Global Hile: “Özgürlük Savaşı”
10 May 2024
- Paylaş:
Global Hile: “Özgürlük Savaşı”
Tarihte birçok "özgürlük savaşı" Babil, Mısır, Sümer ve Roma kökenli soydan gelen aileler tarafından önceden planlanmış, başlatılmış ve sonlandırılmıştır.
İnsanları kontrol etmenin ve yönetmenin en iyi yolu sürekli kontrolü kargaşa çıkarmak için yapmıştır bunları.
İnsanlar birbirleriyle savaşırken, genellikle arka planda yürütülen yeni planlardan habersizdirler. Savaşan taraflar, kontrolü ellerinde tutarlar; zira kontrolsüz giriştikleri pek çok savaşı kaybettikten sonra, yer altına çekilmiş ve güç toplayıp yeniden ortaya çıkmayı beklemişlerdir.
On altıncı yüzyıldan itibaren yapılan savaşları incelediğinizde, bu soy ailelerin varlığını göreceksiniz. Son iki yüzyılda gerçekleşen savaşların hepsinin ardında bu aileler bulunmaktadır. Üzücü olan, devam eden savaşlarda da bu durumun sürüyor olmasıdır.
ABD’deki Boston Çay Partisi, İngilizlerin çay vergilerine karşı Kolonilerin başkaldırısını simgeleyen bir olaydır. Ancak bu olay, Kolonileri isyana teşvik etmek için planlanmıştı. Kızılderili kıyafetleri giymiş batılılar, çay taşıyan gemilere çıkarak, çayları Boston limanına dökmüşlerdi. Bu isyanın planlaması, Londra’daki Ana Loca’da bulunan Masonlar tarafından yapılmış ve hayata geçirilmişti. Tarihte, bu tür pek çok kurgulanmış olay bulunmakta, hatta II. Dünya Savaşı’nda Rothschildler ve diğerlerinin de böyle bir etkisi hatta parmağı vardır.
Yakın zamanda çıkartılan plandemi ve halen oynanmakta olan iklim krizi ve kıtlık oyunlarını planlayanlar dünya genelinde yine o soyun çocuklarıdır.
Peki o zaman ÇİN kimin kontrolünde?
Çin neden dünya buğdayının %50’sini stoklar.
Sakın “nüfusunu doyurmak için” demeyin !
ÇİN halkı onların umurlarında bile değil !
Bu soy ailelerin 150 yıl önce Çin’i Mao’nun eliyle nasıl ele geçirdiklerini, tarihini ve inançlarını nasıl yok ettiklerini araştırmanızı öneririz. Eğer Çin ve Japonya arasında olurda bir gün savaş çıkarsa, bu savaşın arkasında bu soy ailelerin olduğunu iyi bilin. Çin’i daha iyi anlamak istiyorsanız, George Orwell’in “Hayvan Çiftliği” kitabını okumanızı tavsiye ederim. Komünizmle aldatılan ve yok edilen eski Çin’in yerine kurulan ve halkı sistemden dışlayarak soy ailelerin kontrolüne bırakılan devletin adıdır. Hindistan’ı da bu perspektifle değerlendirebilirsiniz.
Bütün sistemin arkasında Londra var.
Londra, soylu ailelerin ve efendilerin buluştuğu bir yerdir. Roma, rahiplerin merkezidir. ABD, kölelerin kullanıldığı bir yer olarak bilinir. Sistemin işleyişi şu şekildedir: Roma yazar, Londra planlar, ABD ise bu planları hayata geçirir.
İngiltere’yi yöneten Sümer, Babil, Roma ve Mısır kökenlilerden oluşan bu soy, ABD’yi, planlarının merkezi olması amacıyla kurdular. Kapitalizm aracılığıyla Avrupa ve ABD’de hakimiyet kurarken, doğuda imparatorlukları yıkıp Komünist ve diktatörlük rejimleriyle dünya hakimiyeti planlarını tıkır tıkır hayata geçirdiler.
Komünizm Avrupa’da doğmuş ancak daha çok Doğu’da uygulanmıştır. Afrika kıtasının nasıl ele geçirildiğini ise araştırmanızı tavsiye ederiz. Atalarının toprakları olan Ortadoğu ve Mezopotamya’dadır. Dünyada en fazla sömürgeci devletlerin kimler olduğunu öğrenmek istiyorsanız, ülkelerin bayraklarına, konuştukları dillere ve inançlarına bakarak bu bölgeleri geçmişte ve bugün kimlerin sömürdüğünü anlayabilirsiniz.
Sistemin işleyişinde Roma yazar, Londra planlar, ABD ise bu planları hayata geçirirmesine Kissenger ve Soros isimleri üzerinden örneklendirelim;
Kissinger planlar (Diplomasi) Soros ise operasyonel olarak uygular.
Son yetmiş yılda, Henry Kissinger’ın stratejik olarak dahil olmadığı ve George Soros’un bu stratejileri operasyonel olarak uygulamadığı çok az ülke vardır. Kissinger diplomasi yoluyla planlar yaparken, Soros bu planları operasyonel olarak hayata geçirir. Her ikisi de aynı soy kökenden gelen sadık hizmetkarlardır ve hizmetlerine devam etmektedirler, ne tür bir etki altında oldukları ise bilinmemektedir.
Bu soy aileler ve onlara emir veren Kara Rahipler, yüzyıllar boyunca global kontrol sistemini parça parça kurmuşlar ve bugünkü karmaşıklığına ve detaylarına, Kara Rahiplerin yaptığı büyülerle ölümüne bağlı kalarak ulaşmışlardır. Firavunlar ve Nemrutlar ise onların sadık hizmetkarlarıdır…
Bu sadık hizmetkarların varlığını daha iyi anlamamız için şu bilgiyi paylaşalım; Kissinger’ın 2009 yılındaki sözleri son zamanlarda hızla yayılmaktadır. Okuması ürkütücü olsa da, bu sözleri tekrar tekrar okumanız faydalı olacaktır.
Henry Kissinger, 25 Şubat 2009’da DSÖ Öjenik Konseyi’ne şöyle demişti: “Sürü, zorunlu aşıları kabul ettiğinde, oyun sona erer. Her şeyi kabul edecekler – zorla kan veya organ bağışı ‘refah için’. Çocukları ‘refah için’ genetik olarak değiştirebilir, kısırlaştırabiliriz. Koyunların zihinlerini kontrol ederek sürüyü yönetirsiniz. Aşı üreticileri milyarlarca dolar kazanacak ve bu odadaki pek çok kişi yatırımcıdır. Bu, harika bir kazan-kazan durumudur. Sürüyü budayacağız ve sürü, onları yok etmemiz için bize para ödeyecek.”
Yaldızlı kafesler içinde illüzyonlarla yaşatılıyoruz.
İnsanlar, kendilerinin görebildiği fakat diğerlerinin göremediği, parmaklıksız bir hapishanede çeşitli hokkabazlıklar ve illüzyonlarla uyuşturularak esir alınmışlardır. Gözlerimizin önünde ne kadar açıkça hareket etseler de, bu hokkabazlık ve illüzyonlar o kadar ustaca yapılmıştır ki, pek çok insan bunu fark edememektedir.
O soyun çocukları aktör olduğu müddetçe bu dünyada özgürlük diye bir şey yok, sadece yaldızlı kafesler vardır. Bizler, yaldızlı kafesler içinde illüzyonlarla yaşıyoruz. Bu kafesler her yerde mevcut, ancak kimse bunun farkında değil. Fark edenler ise anlattıklarında ya “deli” ya da popüler deyişle “uçuk komplocu” olarak damgalanıyorlar. Bu kafesler yüzünden insanlık, sistematik bir şekilde bilinçten uzaklaştırılmış ve kendilerine verilen aklı geliştirmek yerine, kendi elleriyle üzerine kilit vurmuşlardır. Konuyu daha iyi anlamak için Aristo’nun ünlü mağara alegorisini okumanızı öneririz.
İnsanlar, gerçeklerin yerine sahteleri konularak oluşturulan bir algı hapishanesinde yaşamlarını sürdürmektedirler. “O” soydan gelenlerin amacı, insanların bu dünyada gerçeği algılamalarını ve anlamalarını engelleyerek, hileleri ve aldatmacalarıyla onları ebediyen burada tutmaktır.
“O” ve onun dünya çapında yayılmış işbirlikçileri tarafından kullanılan politik dil, yalanların gerçek gibi görünmesi, cinayetlerin meşru kabul edilmesi ve zorbalığın haklı gösterilmesi amacıyla tasarlanmıştır. Gerçeklerin gün yüzüne çıkması, büyünün bozulması ve insanların illüzyonlar ile çeşitli hilelerden uyanmaları için “O” ve onun dünyadaki temsilcilerine karşı birlikte mücadele etmeliyiz.
Bu makale; insanlık onuruna ve özgürlüğüne değer veren her bireyin bilmesi gereken kritik meseleleri ele alırken, küresel elitlerin ve dünyanın dört bir yanına dağılmış işbirlikçilerinin “yenilmez” olduğu yanılgısını oluşturmak değildir, aksine insanlar izin vermediği müddetçe insanlık aleyhine olan “Büyük Sıfırlama” gibi hedeflerini asla başaramayacakları gerçeğini ortaya koymaktır.
Guwuste.com
Kalk ve uyar, Kötülüğe de dur de
Makalemizi beğendiyseniz paylaşmayı unutmayınız…