Kalk Ve Uyar! Kötülüğe Dur De!

Hero Image

Modern Savaş Devleti Nasıl Çalışır?

  • 30 Nis 2024

  • Paylaş:
Blog Detail Header

Modern Savaş Devleti Nasıl Çalışır?

 

Modern savaş devletinin nasıl olması gerektiğini anlamak için uzaklara gitmeye gerek yok. Rehber, birçok kişinin kütüphanesinde bulunan bir kitapta gizli.

 

George Orwell’in “1984” kitabından bahsediyorum. Dikkatinizi çektiyse, ‘eser’ ifadesini kullanmıyorum. Bunun nedenini yazının sonunda açıklayacağım.

 

“1984”, modern savaş devletinin yaşam standartlarını yükseltmeksizin nasıl makine ürünlerini tükettiğini gözler önüne seriyor. Big Tech’in gözetim yeteneklerinin ve teknolojik totalitarizminin artan becerilerini detaylı bir şekilde betimleyen bu kurgusal olmayan hikaye, gerçek dünyadaki tahminleriyle bugün bile ilgi çekici. Orwell, toplumun küresel elitin baskıcı gücüne karşı nasıl bir normalleşme sürecine girebileceğini öngörmüş, bu da belki de onun “sessiz savaş” ile olan ilişkisi sayesinde günümüz olaylarına yansımıştır.

 

1984, İngiltere imparatorluk devletinin Avrasya ve Doğu Asya ile sürekli savaş içinde olmasının dikkat dağıtma, kontrolü meşrulaştırma, korku, itaat yaratma, ekonomik kontrol gibi çeşitli amaçlara hizmet ettiğini öne sürer. “Savaş Barıştır” sloganı, düzen ve istikrarın korunması için sürekli savaşın gerekliliğine olan inancı temsil eder. Ancak, totalitarizmin tehlikelerini ve gerçeğin manipülasyonunu gözler önüne sererken, savaşın asıl amacının alt sınıfları zayıf tutarak yönetici sınıfın iktidarda kalmasını sağlamak olduğunu iddia eder ve bu konuya odaklanma nedenlerini açıklamayı belirsiz bırakır.

 

Orwell’in ‘1984’ eserindeki “sürekli savaşın” amacını alıntılarla ele alalım;

 

Sürekli savaşın modern toplumda insan hayatını değil, emek ürünlerini yok etmeyi amaçladığını ileri sürer. Makinelerin yükselişi insan yaşam standartlarını artırsa da, hiyerarşik toplum yapısını bozma riskini taşır. Bu, dünya hakimiyeti peşinde olanlar için tehlikeli olabilir ve Orwell, bu duruma karşı onlara “uyanın” çağrısında bulunuyor olabilir.

 

Toplum, okuryazarlığın yaygınlaşması ve bireylerin kendi düşüncelerini geliştirmesiyle uzun süre aynı kalmayacaktır. Hiyerarşik bir toplumun sürdürülebilirliği, yoksulluk ve cehalet üzerine kuruludur. Tarımsal bir geçmişe dönüş, makineleşme ile çatışır ve endüstriyel olarak geride kalan ülkeleri askeri ve ekonomik açıdan savunmasız bırakır, bu nedenle bu tür politikaların sıkılaştırılması yerine, yeniden değerlendirilmesi gerektiği anlaşılabilir.

 

Mal üretiminin kısıtlanması pek de iyi bir çözüm olarak görülmedi. 1920 ile 1940 yılları arasında, kapitalizmin son dönemi ekonomilerin durgunlaşmasına, toprakların işlenemez hale gelmesine ve nüfusun büyük bir kısmının işsiz kalmasına yol açtı. Bu, devlet yardımlarıyla güç bela geçinen insanlar, askeri gücün zayıflaması ve direnişin kaçınılmaz oluşu gibi sonuçlara sebep oldu ve bu yüzden sürdürülmesi önerilmiş olabilir.

 

Savaş, yönetici gruplar tarafından düşmana karşı yapılıyor gösterilse de aslında toplumun yapısını koruma amacıyla kendi halkına karşı kullanılır. “Savaş” kelimesi yanıltıcıdır; zira savaşın barış kadar kalıcı olduğu ve varlığının son bulduğu söylenirse, bu tür göreceli ifadeler akıllarda şüphe uyandırır.

 

Orwell’in “1984” eseri, modern devlet yapılarını çözümlemenin bir anahtarı olarak görülürken, bu distopik romanın, iki yüzyıldır kesintisiz faaliyet gösteren küresel elitlerin hedeflerine nasıl hizmet edebileceği konusunda düşündünüz mü hiç?

 

Bu, distopyanın gerçek dünyadaki yansımalarını araştırmayı başlangıç olarak kabul edersek, Orwell’in İngiliz Gizli İstihbarat Servisi (MI6) ile bağlantılı olduğu ve hatta bir ajan olduğu iddialarını konuşarak başlayabiliriz. Nitekim, bbu kadar planlı distopik olayları nasıl bu kadar doğru öngörebilirdi ki?

 

MI6 ile ilişkili olduğu öne sürülen güçlü kanıtlar, belgeler ve araştırmalar bulmak oldukça kolaydır. Bu konuyu daha derinlemesine incelemek istiyorsanız, internet üzerinde “Orwell listesi” veya “Orwell’in listesi” anahtar kelimeleriyle arama yapabilirsiniz.

 

Orwell’ın “1984” kitabı, İngiliz İstihbaratının isteği üzerine MI6 ajanı olarak yazdırılmış olabileceği ihtimali güç kazanıyor. Bu teori, Orwell’ın bir propaganda ustası olarak, “Ne yaparsanız yapın, biz kazanacağız!” mesajıyla toplumları geleceğe hazırlama niyetinde de olabilir.

 

Türkiye’de bazı kesimler, Orwell’ı geleceği öngörebilen bir kahin olarak görüyor. “1984” romanındaki karanlık distopik dünya, Büyük Sıfırlama’nın destekçileri ve hayranlarına göre, günümüz modern devletlerinin nasıl olması gerektiğine dair bir rehber niteliğinde. Yıllar boyunca kahinmiş gibi anılması, yayıncılarının finansal çıkarlarına hizmet ediyor olabilir.

 

“1984” kitabını bu perspektiften okumak, gelecekteki tehlikelere karşı erken uyarı olarak işlev görebilir. “Savaş barıştır” gibi sloganlar, propaganda ustalarının, MI6 yöneticilerinin ve dünyanın dört bir yanındaki ajanların manipülatif taktiklerine karşı uyanık olmamızı, yeni nesil stratejiler geliştirmemizi sağlayabilir. Zira propaganda teknikleri konusunda İngilizlerin ustalığı tartışılmazdır.

 

Bu makale; insanlık onuruna ve özgürlüğe değer veren her bireyin bilmesi gereken kritik meseleleri ele alırken, küresel elitlerin ve dünya genelindeki işbirlikçilerinin “yenilmez” olduğu yanılgısını oluşturmak değildir. Aksine insanlar izin vermediği müddetçe insanlık aleyhine olan “Büyük Sıfırlama” gibi hedeflerini asla başaramayacakları gerçeğini ortaya koymaktır. 

 

Sadi ÖZGÜL

 

Guwuste.com
Kalk ve uyar, Kötülüğe de dur de

Makale Yazarı

Article Author

Sadi ÖZGÜL

Yazar

Yazarın Diğer Yazıları

Paylaş:
Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.