Savaşlar Devam Ederse...
01 Haz 2024
- Paylaş:
Savaşlar Devam Ederse...
Savaşların sonsuza kadar devam etmesini garanti eden sistemin adı Amerika Birleşik Devletleri’dir.
ABD savaş yoluyla günümüzde imparatorluklar kurmuştur. Savaşların sonsuza kadar devam etmesini garanti eden bir sisteme sahip olduğu için savaş karşıtı başkanlarını öldürmekten çekinmemiştir.
Günümüzde, Amerika Birleşik Devletleri’nin savaş ilan etme süreci, çeşitli gerekçelerle kolaylaştırılmış gibi görünmektedir. Sıklıkla doğrudan katılmadıkları çatışmalara lojistik destek sağlayarak, bu durumun savaşların uzamasına ve yeni anlaşmazlıkların ortaya çıkmasına neden olduğu belirtilmektedir. Ayrıca, küresel bir etkiye sahip olan Amerikan medyasının, tarihte olduğu gibi, savaşan devletlerin çıkarlarını savunarak ve askeri-endüstriyel kompleksin çıkarlarına hizmet ederek “kazan-kazan” politikasıyla önemli miktarda gelir elde etmektedirler.
Amerika Birleşik Devletleri’nin savunma harcamaları, sürekli savaş hazırlıkları nedeniyle yüksek seviyelerde seyretmektedir. Silahlar fabrikalarda üretilmekte ve bu süreçte silah üreticilerine büyük meblağlar ödenmektedir. Amerikalıların çoğu da kayıtsızlık ve sessizlikleriyle bu savaş makinesine destek vermektedir.
ABD ekonomisi, savaş ve savunma harcamaları üzerine o kadar yoğun bir şekilde kurulmuştur ki, barış ve savaş dönemleri arasındaki farkı ayırt etmek güçtür. 2024 yılında ABD’nin savunma harcamaları için ayrılan bütçe 886 milyar dolar olarak belirlenmiştir.
Bu rakam, Çin, Rusya, Hindistan, Suudi Arabistan, İngiltere, Almanya, Fransa, Güney Kore ve Japonya’nın savunma harcamalarının toplamından daha fazla bir miktarı ifade etmektedir. ABD’nin savunma bütçesi, askeri personel için maaş zammı ve araştırma-geliştirme çalışmalarının finansmanı gibi kalemleri kapsamaktadır ve Rusya’ya karşı Ukrayna’ya verilen destek de savunma giderlerini artıran faktörler arasında yer almaktadır.
Günümüzde, ABD ve NATO’nun politikaları, Rusya ile potansiyel bir nükleer silah kullanımını içerebilecek açık bir çatışma riskini artırmaktadır. Bu durum, dünyayı nükleer bir felaketin eşiğine getirebilir. Beklenmedik bir şekilde, Rusya ve Çin arasında herhangi bir ayrılık yaşanmamış, aksine, ikili arasında güçlü bir stratejik ortaklık oluşmuştur. Bu ortaklık, Avrasya ve Orta Doğu’da ABD, İngiltere ve NATO’nun hibrid savaş taktiklerine karşı koyma ve bu taktikleri yenme konusunda kararlı bir tutum sergilemektedir.
ABD liderliğindeki güçlerin Rusya’ya baskıları arttıkça, Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) gibi genişleyen ittifaklar ve BRICS ülkeleri arasındaki ekonomik ortaklıklar daha da güç kazanmaktadır. Çok sayıda devlet, ABD’nin politikalarına alternatif olarak iş birliği yapma yoluna gitmektedir. Rusya ise Batı Asya, geniş Asya, Afrika ve Latin Amerika’da birçok ülke ile iş birliğini artırarak küresel etkisini genişletmektedir.
Amerika Birleşik Devletleri ve müttefiklerinin adına “büyük sıfırlama” dedikleri yeni dünya düzenine liderlik etme hedeflerinin devam ettiği yönündeki devam etse de, bu görüş küresel çapta destek bulmamaktadır. Dünya genelindeki vicdan sahibi uzmanlar ve aktivistler, ABD ve NATO’nun Rusya’nın belirlediği kırmızı çizgileri ihlal ederek iç çatışmalara destek verme eğilimlerinin risklerini sıkça vurgulamışlardır. Bu endişeler, geniş halk kitleleri tarafından önemsenmiştir. Özellikle, NATO’nun Rusya için belirlediği iki kırmızı çizginin aşılması durumunda Ukrayna’daki çatışmaya doğrudan müdahale olasılığı, uluslararası toplumda ciddi kaygılara neden olmuştur.
Batı’daki birçok saygın siyasetçi ve diplomat, ABD’nin Rusya ve Çin’e karşı izlediği politikaları aptalca ve son derece tehlikeli buluyor. ABD’nin, bu iki ülke arasındaki güçlü ittifakı tanımak yerine, çatışma yönündeki politikalarını artırmasını eleştiren görüşlerini dile getiriyorlar.
Uzmanlar, İsrail’in Ortadoğu’daki durumunun ve insanlık için oluşturduğu risklerin arttığını belirtiyorlar. Ayrıca, Ukrayna, ABD ve NATO’nun kaybedeceğini ifade ediyorlar. İsrail’in Birleşmiş Milletler’in kararlarına karşı duruşunu sürdürmesi ve Kremlin’in Ukrayna ile ilgili uyarılarını göz ardı etmesi halinde, ABD’nin taktiksel nükleer silah kullanma olasılığının yükseldiği konusunda uyarıda bulunuyorlar.
Eğer ABD yönetimi kaybetme endişesiyle dünyaya zarar verecek eylemlerde bulunursa ne olur? Sonuçta, ABD ve İsrail gibi dünyanın başına dert olan iki nihilist devlet var.
Dünya, büyük çoğunluğun sessizliği karşısında geleceğin tehlikelerini öngörememesi durumunda, akıl almaz bir yıkıma sürüklenebilir. Günümüzde, uçurumun kenarında olduğumuzu işaret eden belirtiler her geçen gün daha da netleşiyor. Göçmen krizleri, ekonomik istikrarsızlıklar ve uluslararası gerilimler gibi küresel sorunlar, eğer şimdiden ele alınmazsa, gelecekteki nesiller için telafisi mümkün olmayan sonuçlara yol açabilir.
Bu makale; insanlığın onuruna ve özgürlüğüne değer veren her bireyin bilmesi gereken kritik meseleleri ele alırken, küresel elitlerin ve dünyanın dört bir yanına dağılmış işbirlikçilerinin “yenilmez” olduğu yanılgısını oluşturmak değildir, aksine insanlar izin vermediği müddetçe insanlık aleyhine olan “Büyük Sıfırlama” gibi hedeflerini asla başaramayacakları gerçeğini ortaya koymaktır. Bunlara izin vermemek, onlar için kötü haberlerin başlangıcı olacaktır.
Guwuste.com
Kalk ve uyar! Kötülüğe de dur de!
Makalemizi beğendiyseniz paylaşmayı unutmayınız…