Küresel Elitlerden Öneriler: Et Yenmesin
03 Haz 2024
- Paylaş:
Küresel Elitlerden Öneriler: "Et Yenmesin!"
Olmayan İklim krizinin savunucuları, Birleşmiş Milletlerin küresel açlıkla mücadele stratejileri planlarına, et tüketiminin azaltılmasını dahil etmek istiyorlar
Küresel elitler tarafından finanse edilen aktivistler ve iklim bilimcileri, iklim krizinin eşiğinde olduğumuzu savunuyor ve Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) tarımsal gıda yol haritasının “küresel açlıkla mücadele” stratejilerini yeterli bulmuyorlar. Bu gruplar, yüksek gelirli ülkelerde et tüketiminin azaltılmasını destekliyorlar.
Ayrıca, sürdürülebilir yeni nesil gıda sistemlerine geçiş ve alternatif protein kaynaklarının kullanımının artırılmasının, “iklim krizi” ile mücadelede kritik olduğunu ileri sürüyorlar. Gıda arzını düzenleme ve sınırlama çabaları kapsamında, ineklerin kesilerek azaltılmasının karbon emisyonlarını düşüreceği ve iklim krizinin etkileriyle mücadelede etkili olacağı öne sürülüyor. FAO’nun raporlarına göre, tarım, hayvancılık ve gıda sistemleri sera gazı emisyonlarının yaklaşık %26’sından sorumlu tutulmakta.
Bu durum, emisyonları azaltma ve tarım ile gıda sistemlerini sürdürülebilir bir biçimde dönüştürme hedefi güden, tarım ve hayvancılık sektörlerini kısıtlamak amacıyla uzun vadeli stratejik planların geliştirilmesine ve dünya genelindeki işbirlikçi devlet ve hükümetler tarafından uygulanmasına olanak sağlıyor.
Raporun tam sürümünün yayınlanmasıyla küreselcilerin menfaatine yönelik eleştirilerin dikkate alınıp alınmayacağı belirsizliğini korurmaya devam ediyor.
Raporu biraz daha detaylandırısak Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), dünya genelinde açlığı sona erdirmek ve küresel ısınmayı 1.5 santigrat derecenin altında tutmak amacıyla yayımladığı yol haritasında, hayvancılık, tarım ürünleri, balıkçılık, su ürünleri yetiştiriciliği ve gıda kaybı ile israfını içeren on alanda yüz yirmi eylem önerdiği dikkat çekiyor. Ancak, hayvancılık üzerindeki yoğunlaşmanın, yenilenebilir hayvan popülasyonunun azaltılması ve ultra işlenmiş yapay etler, böcek bazlı işlenmiş gıdalar ve yapay süt ürünlerinin yaygınlaştırılması ihtimalini artırabileceği endişesi artıyor.
Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Türkiye’deki buğday sektörü için geliştirdiği yol haritası da belirlemiti. Ancak geliştirmeye çalıştığı projenin sonuçlarının sektörü güçlendireceği umuduyla karşılanmasına rağmen, küresel gıda fiyatlarındaki artış ve Türkiye’deki gıda enflasyonu arasındaki farkın giderek arttığı gözlemleniyor. Bu durum, Gıda ve Tarım Örgütünün stratejisinin Türkiye üzerindeki etkinliği ve kapsamı ile olası zararları hakkında soru işaretleri ve şüpheleri de beraberinde getiriyor.
Ancak gelişmeler işin içinde başka bir amaç olabileceği şüphesi doğuyor.
Küresel elitler ve onların işbirlikçileri, rapora yönelik eleştirilerinde gıda sistemlerinin veri odaklı çözümlerle iyileştirilmesi gerektiğini ve karar verme süreçlerinde verinin merkezi bir rol oynaması gerektiğini savunuyorlar. Ayrıca, teknokratların veri manipülasyonuna ve yanıltıcı kullanımlarına karşı çıkması gerektiğini de belirtiyorlar. Ancak, önerdikleri verilerin güvenilirliği konusunda hala endişeler bulunmaktadır.
Bu çerçevede, önümüzdeki ay yayımlanacak olan kapsamlı rapor öncesinde, FAO’nun Küresel elitlerin kendi menfaatlerini gözeterek yaptıkları eleştirilere cevap vermesi ve önerilen eylemleri hayata geçirecek açık yöntemler ortaya koyacağı endişesi var.
Peki öyleyse bu beklenti içinde olanlar kimler?
Yapay et, bitki bazlı tuhaf proteinler, mikroorganizma kaynaklı proteinler gibi alternatif yapay ve sentetik protein kaynakları, küresel protein ihtiyacını sürdürülebilir bir biçimde karşılamak adına büyük kazançlar vaat eden yeni yatırımların odağında yer alıyor. Bu yenilikçi alternatifler, dünya çapında yayılmış araştırma merkezleri kuran ve geleceğin beslenme çözümlerini şekillendirmeye hevesli Küresel Elitler ve işbirlikçilerinin dikkatini çekmekte.
Bunlar gerçekleşene kadar boş duracak değiller elbette…
Çiftliklerin küçültülmesi için büyükbaş hayvan sayısının azaltılması planlanıyor. Genç inekler, daha az et içerdikleri için bu düzenlemenin dışında tutulacak. Azaltma işlemine, daha fazla et içeren olgun ineklerden başlanacak. Bu stratejiyle, piyasada et miktarı azalacak ve sığır eti fiyatları etkin bir şekilde yükselecek. Elde edilecek gelir oldukça fazla olacak. Devlet sübvansiyonları, tüketicilerin eti uygun fiyata almalarını bir süreliğine sağlayacak ve bu sübvansiyonların maliyeti dolaylı olarak yine halkın ödediği vergilerle karşılanacak. Böylece, küresel elitlerin hedeflediği kazançlarda bir azalma olmayacak.
Bu süreçte odak noktası çiftçiler olacaktır. Çiftliklerini küçültmeleri durumunda zarar etmemeleri için devlet tarafından teşvikler ve yardımlar sağlanacak. Çiftçiler bu yardımlara bağımlı hale geldikten sonra, ilerleyen zamanlarda teşvikler ve yardımlar sonlandırılacak. Bu sayede Küresel Elitlerin kontrolünde tek bir tarım sistemi oluşturulmuş olacak.
Türkiye de bu senaryoların benzerleri hayata geçirilir mi?
Bu senaryonun Türkiye’de uygulanıp uygulanmayacağı sorusuna yanıt oldukça açık; eğer Birleşmiş Milletler ve bağlı kuruluşlarının ofis sayısı artarsa, bu senaryonun hayata geçirilmesi mümkün olacaktır.
Bu makale; insanlığın onuruna ve özgürlüğüne değer veren her bireyin bilmesi gereken kritik meseleleri ele alırken, küresel elitlerin ve dünyanın dört bir yanına dağılmış işbirlikçilerinin “yenilmez” olduğu yanılgısını oluşturmak değildir, aksine insanlar izin vermediği müddetçe insanlık aleyhine olan “Büyük Sıfırlama” gibi hedeflerini asla başaramayacakları gerçeğini ortaya koymaktır. Bunlara izin vermemek, onlar için kötü haberlerin başlangıcı olacaktır.
SADİ ÖZGÜL
Guwuste.com
Kalk ve uyar! Kötülüğe de dur de!