ABD Derin Devleti olarak da bilinen Federal Rezerv Karteli (FED), Bank of America, JP Morgan Chase, Citigroup ve Wells Fargo’nun da aralarında bulunduğu Bankacılığın Dört Atlısı’na ait bir grup bankadır. Bu şirketler aynı zamanda Petrolün Dört Atlısı Exxon Mobil, Royal Dutch/Shell, BP ve Chevron Texaco’nun da sahibidir. Bu banka hissedarlarının çoğunluğu Avrupa’da yerleşik olup, küresel oligarşinin servetini ABD Trust Corporation elinde tutmaktadır.

 

J.W. McCallister’a göre, dördü ABD’de olmak üzere sekiz aile New York Federal Rezerv Bankası’nın %80’ine sahiptir. Bu özel şube, Federal Rezerv Sistemi’nin en güçlüsü olarak kabul edilmektedir. CPA Thomas D. Schauf, McCallister’ın iddialarını destekleyerek on bankanın Federal Rezerv Bankası’nın on iki şubesini de kontrol ettiğini ekliyor.

 

1913’te kurulan Morgan Evi, Astorlar, DuPontlar, Guggenheimlar, Vanderbiltler ve Rockefellerlar gibi önde gelen ailelere hizmet vermiştir. AT&T, General Motors, General Electric ve DuPont’un kuruluşunu finanse etmiştir. Zaman içinde Morgan Evi, Rothschild ve Rockefeller ailelerinin kontrolü altına girdi.

 

Morgan Evi, ABD’nin savaş çabalarının finansmanında önemli bir rol oynamış, İngiliz Boer Savaşı ve Fransa-Prusya Savaşını etkilemiştir. J.P. Morgan’ın da aralarında bulunduğu bankerler, bankacılık sektöründeki nüfuzları ve siyasi ve ekonomik sistemleri manipüle etme yetenekleriyle tanınıyorlardı.

 

Popülist bir vaiz olan William Jennings Bryan, 1896 ile 1908 yılları arasında üç kez Demokratların başkan adayı oldu. Emperyalizm karşıtı kampanyası “İngiliz sermayesine finansal kölelik” tuzağına odaklandı. Teddy Roosevelt 1908’de Bryan’ı yendi ama Standart Oil Trust’ı hedef alan Sherman Anti-Tröst Yasasını geçirmek zorunda kaldı. 1912’de Wall Street’teki güç yoğunlaşmasını ele almak üzere Pujo Duruşmaları düzenlendi.

 

J. Pierpont Morgan’ın oğlu Jack Morgan, Remington ve Winchester’ın artan silah üretiminin arkasındaki itici güçtü. Morgan, İngiliz Boer Savaşı’nı ve Fransa-Prusya Savaşı’nı finanse etti, Paris Barış Konferansı’na başkanlık etti ve Alman ve Müttefiklerin yeniden yapılanma çabalarını yönetti. 1930’larda Amerika’da popülizm yeniden canlandı ve bu durum Goldman Sachs ve Lehman Bank gibi şirketlere fayda sağladı. Senatör Gerald Nye, Morgan hanedanının İkinci Dünya Savaşı’nı önlemek için ABD’yi kasıtlı olarak Birinci Dünya Savaşı’na soktuğundan emindi.

 

Jack Morgan, sırasıyla Mitsubishi ve Mitsui’nin sahipleri olan Japonya’nın en zengin aileleri Iwasaki ve Dan aileleri ve İtalyan faşist lider Benito Mussolini ile olan yakın ilişkileri sayesinde ABD’nin İkinci Dünya Savaşı’na katılmasında önemli bir rol oynamıştır. Savaştan sonra Morgan temsilcileri, çeşitli Batılı ve gelişmekte olan ülkelerdeki özel merkez bankalarını kontrol eden Sekizler Ailesi’nin merkez bankası olarak faaliyet gösteren Uluslararası Ödemeler Bankası’nda (BIS) Dr. Hjalmer Schacht ile bir araya geldi. BIS’in tekelci kapitalist faşizmin gündemini desteklediğine, 1990’larda Macaristan’a ekonomisinin özelleştirilmesini kolaylaştırmak için köprü krediler sağladığına şüphe yoktur.

 

Bretton Woods anlaşması sekiz aileye önemli ölçüde fayda sağlamıştır. Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası bu “yeni dünya düzeninin” kurulmasında çok önemli bir rol oynadı. Rockefeller ailesi ayrıca ABD’nin en büyük beş yatırım bankasından biri olan Merrill Lynch’i kontrol ediyordu ve ABD’nin en büyük 50 ticari bankasının varlıklarının %25’ini ve en büyük 50 sigorta şirketinin varlıklarının %30’unu elinde tutuyordu.

 

Rockefeller Vakfı, diğer aile hayır kurumlarının yanı sıra Ford ve Carnegie Vakıfları ile de yakın mali bağlara sahiptir. Ayrıca her yıl Ulusal Noel Ağacı’nın yakıldığı 30 Rockefeller Plaza ve Rockefeller Center’ın da sahibidirler. David Rockefeller, Dünya Ticaret Merkezi kulelerinin inşasında önemli bir rol oynamıştır. Aile, ABD bilim çevrelerinde öjenik hareketin, insan klonlamanın ve DNA’nın önemli bir finansal destekçisi olmuştur.

 

Bu makale; insanlık onuruna ve özgürlüğüne değer veren her bireyin bilmesi gereken kritik meseleleri ele alırken, küresel elitlerin ve dünyanın dört bir yanına dağılmış işbirlikçilerinin “yenilmez” olduğu yanılgısını oluşturmak değildir, aksine insanlar izin vermediği müddetçe insanlık aleyhine olan “Büyük Sıfırlama” gibi hedeflerini asla başaramayacakları gerçeğini ortaya koymaktır. 

 

Guwuste.com
Kalk ve uyar, Kötülüğe de dur de