Kalk Ve Uyar! Kötülüğe Dur De!

Hero Image

Ruslar Galip Gelecek! Müslümanlar Buna Çok Sevinecek!

  • 02 Ara 2024

  • Paylaş:
Blog Detail Header

Ruslar Galip Gelecekler! Müslümanlar da Buna Çok Sevinecek!

 

Teo politik Bir Okuma Öngörüsü 

 

Günümüz gelişmelerini düşündüğümüzde, Kuran-ı Kerim’in Rum Suresi’nde çok ilginç bir olay bildirilmiştir. 

 

Olay ayetlerde şu şekilde bildirilmektedir: 

 

“Rumlar yenildiler (2) 
Bu mağlubiyetten sonra yakın bir yerde onlar galip geleceklerdir (3) 
Birkaç sene içerisinde olacaktır ki emir önünde sonunda Allah’a aittir ve o gün müminler sevineceklerdir (4) Bu (galibiyet) Allah’ın yardım etmesi ile olacaktır. O (Allah) dilediğine yardım eder ve O çok güçlü ve çok merhametlidir (5)” 
(Rum Suresi:2-5)

 

Bu ayetlerle birlikte, ayetlerin açıklanması bağlamında bir hadis de aktarılmaktadır. 

 

Hadis ise şu şekildedir: 

 

Rivayete göre Sasaniler (İranlılar) bir savaşta Rumlara karşı galip geldiler. Haber Mekke’ye ulaşınca müşrikler sevindiler ve bu durumu Müslümanların aleyhine yorumladılar. Kısa bir süre içinde bu ayetler nazil oldu. Hz. Ebubekir, müşriklere “Allah gözünüzü aydın etmesin! Allah’a yemin ederim ki Rumlar İranlılara yakın bir zamanda galip gelecekler.” dedi. Bunun üzerine müşrikler, bahse girmek istediler. Hz. Ebubekir de üç yıl süre belirleyip on devesine bahse girdi. Durumdan Hz. Peygamberi haberdar edince, Hz. Peygamber “ayetteki ‘bid’a sinîn’ ifadesi üç ile dokuz yıl arasını ifade eder. Deveyi artır, süreyi de uzat” dedi. Hz. Ebubekir, deveyi yüz ve süreyi de dokuz yıl yaptı. Neticede Rumlar, 627 yılında İranlılara galip geldiler. Kuran-ı Kerim ayetleri gerçek çıkmış ve Peygamberin sözü doğrulanmış oldu. Hz. Ebubekir, bahse konu olan yüz deveyi aldı, Hz. Peygambere getirdi. Hz. Muhammed (SAV), develeri sadaka olarak dağıtmasını söyledi. 

 

Genel olarak, bu ayetlerin izahı bu şekilde yapılagelmiştir. Ancak şöyle bir soru hala cevap bekleyen güncel bir sorudur: 

 

Ayette, açık bir şekilde “Rumların galip geleceği” (سَيَغْلِبُونَۙ) ifadesi yer almaktadır. Ve o gün, müminlerin ferahlayacağı (وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَۙ) belirtilmektedir. Galibiyet kelimesinde gelecek zaman kipi kullanılmıştır. Peygamberimize gelen vahiy ise son ayet ile 632’de tamamlanmıştır. 

 

Peki, mevcut anlayış çerçevesinde değerlendirdiğimizde, olmuş bitmiş bir olay için Cenab-ı Allah neden gelecek zaman kipi kullansın? 

 

  • Burada başkaca bir hikmet, başkaca bir işaret daha olabilir mi? 
  • Kuran-ı Kerim’de bu şekilde yazıldığına göre, ayetler yine aynı bölgede büyük bir savaşın neticesinden haber veriyor olabilir mi? 

 

Bu soruların cevabını bulmak için öncelikle “Rumları” tanımlamamız gerekir. Rûm kelimesi, Arapların Yunanlılar, Slavlar ve Romalılardan oluşan halkı anlatmak üzere kullandıkları bir isimdir. Bu, bir ırkın ismi değildir. Ayette bu isimle, Doğu Roma olarak da bilinen Bizans İmparatorluğu tebaasının kastedildiği anlaşılmaktadır. Hadis kaynaklarında da Rum ismi genellikle Bizanslılar için birçok defa kullanılmıştır. Dolayısıyla bu ayetlerde geçen Rumlar, Bizanslılardır. Ancak Bizans yıkıldı. Yeni fetihler başladı. Bizans artık yok. Konstantiniyye değil, İstanbul var. 

 

Bu durumda, galip gelecek olan Rumlar nerededir? 

 

Bizans yıkıldıktan sonra Rumlar Batı’ya gidememişlerdir. Çünkü oradaki Katolikler, onlar açısından paganlar olarak görülmektedir. Haçlı seferlerinde Konstantiniyye’yi yağmalamış ve tebaasını kılıçtan geçirmişlerdir. Rumlar, Kuzeye gitmeyi tercih ettiler. Orada yaptıkları çalışmalar zamanla bugünkü Rusya Federasyonu Ortodoks halklarını oluşturdu. Böylelikle Rus Ortodoks yapısının temeli atılmış oldu. Nitekim bugünkü yaklaşımlara baktığımızda, Rus Ortodoks anlayışı, Batı’nın ürettiği pagan anlayıştan oldukça farklılaşmıştır. Üçüncü cinsiyet sapkınlığına şiddetle karşıdır. Şeytani ritüelleri terörist ritüeller olarak görmektedir. Ailenin korunmasını esas olarak benimsemektedir. Semavi inançlara saygılıdır. 

Tüm bunlardan şunu anlıyor ve söyleyebiliyoruz: Rum Suresi’nde bahsedilen Rumlar, bugün itibarıyla Ortodoks Ruslardır. 

 

Buna karşın Batı’da, pagan bir anlayış kurumsal hakimiyet tesis etmiş durumdadır. Bu bağlamda neoconlar, Batı pagan yaklaşımının çekirdeğini oluşturmaktadır. Siyonizm ile tarihi tapınak şövalyelerinin yaklaşımları dahi bu çekirdek yapının içerisindedir. Ancak bunları, Yahudi ve Hristiyan inancı ile eşleştiremeyiz. Böyle bir eşleştirme büyük bir yanılgı olur. Onların da kendilerini bu pagan yapının dışında tutmaya çalıştıklarını birçok eylem ve söylemlerinde görebiliyoruz. 

 

Şimdi Batı’dan gelen bu paganlar, Doğu Akdeniz’de Kudüs merkezli bir imparatorluk kurmak için bölgeyi kan çanağına çevirmek istemektedirler. Bunun için büyük bir ittifak oluşturdular. Bu ittifakın içerisinde Siyonist Yahudiler, Siyonist Hristiyanlar ve Siyonist Müslümanlar da bulunmaktadır. Kim bu ittifaka katılırsa, o da onlardan olur. Yani sıfatının Müslüman, Hristiyan veya Yahudi olmasının reel bir hükmü kalmaz. Hepsi pagan olur. Pagan ideallere hizmet etmiş olurlar. Paganların tarafında pozisyon aldıktan sonra, adlarının Rum veya sıfatlarının Ortodoks olması da halkları ağır bir mağlubiyetten kurtarmaz! Maide Suresi’nin elli birinci ayeti özellikle bunlara işaret etmektedir. Bu çerçevedeki tüm detayları “Hokkabaz” isimli kitabımda uzun uzun anlattım. 

 

Şimdi bu teopolitik açıdan baktığımızda, bölgemizde önümüze nasıl bir tablo çıkıyor? 

 

Şöyle bir tablo çıkıyor:

 

  • Bir tarafta başını Siyonist neoconların çektiği paganlar var. 
  • Diğer tarafta başını Rumların/Rusların çektiği ve (Müslüman, Hristiyan ve Yahudi) müminlerin de desteklediği bir yapı var. 

 

İşte bu iki taraf savaş halindedir. Neticede Rumlar yani Ruslar ve müminler galip geleceklerdir.  Fakat bu tabloya dışarıdan bakıldığında, paganlar daha üstün gözükeceklerdir. Diğer bir ifade ile maddi kuvvet analizi yaptığınızda, paganların daha üstün ve hâkim olduğunu göreceksiniz. 

 

 

Peki, bunu nereden çıkarıyoruz? 

 

Şuradan çıkarıyoruz: Allah, Rum Suresi beşinci ayette, “bu (galibiyet) Allah’ın yardım etmesi ile olacaktır.” diyor. Eğer kuvvet dengesi doğal olarak Ruslar/Rumlar lehine olacak olsaydı, böyle bir müjde ifadesine gerek olmazdı. Bu ayette zaten hitap Rumlara/Ruslara değil, galip gelecek olan tarafa yöneliktir. 

 

Ayet aynı zamanda inananların hangi tarafta olması gerektiğini ihbar ve ihtar etmektedir. 

 

Dahası, dördüncü ayette galibiyete müminlerin sevinecekleri (يَفْرَحُ) ifade edilmektedir. Ayette kullanılan kavram “ferahlamak” kavramıdır. Müminler ferahlayacak, rahatlayacaklar demektir. Sevinç, feraha kavuşmanın sonucudur. Buradan da müminlerin galibiyete kadar, pagan yapının tasallutu (hegemonyası) altında olacağını anlıyoruz. 

 

Dolayısıyla mağlubiyet ile birlikte paganların, bölgesel/küresel hakimiyetinin de son bulacağını söyleyebiliriz. 

 

İşte size, teopolitik bir okuma ile günümüz olaylarının anlamı. Karmakarışık gözüken ve herkesin herkesle savaşabildiği gözlemlenen bir tablonun teopolitik yorumu. Bu zamana kadar yapılan yorumlar genellikle jeopolitik ve ekonomi politik yorumlardır. O yorumlara bu teopolitik yorumu da katmak elzemdir. 

 

Sonuçta Allah’ın dediği olur. Ama ne dediğini iyi anlamak, bizim doğru tarafta pozisyon almamıza vesile olur. 

 

Elbette, en doğrusunu bilen Allah’tır. 

 

Prof. Dr. Mete Gündoğan

Makale Yazarı

Article Author

Mete GÜNDOĞAN

Yazar

Yazarın Diğer Yazıları

Paylaş:
Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.