Global Babil’i Yeniden İnşa Edebilirler mi?
06 May 2024
- Paylaş:
Global Babil’i Yeniden İnşa Edebilirlermi?
Geçmişteki gibi, bugün de “gizli cemiyetler” küresel faaliyetlerini sürdürmekteler...
Cizvitler, Tapınak Şövalyeleri, Malta Şövalyeleri, Opus Dei, Farmasonlar, Kurukafa ve Kemikler Tarikatı ve Bohemian Grove gibi gizli örgütler, tarihin çeşitli dönemlerinde ortaya çıkmış ve günümüze dek etkilerini devam ettiren gizli topluluklardır. Bu cemiyetler, genellikle yüksek profilli üyeleri ve özel ritüelleriyle bilinir ve küresel olaylarda rol alarak dikkat çekerler.
Genel kanının aksine, “İlluminati” adı verilen yapı gerçekte var olmayan bir oluşumdur. Bu hayali yapı hakkında bilgi sahibiymiş gibi davranarak çevresini de ikna etmeye çalışan kişiler mevcuttur. 1776 yılında kurulan Bavyera İlluminatisi, bu gizli yapılanmanın merkezi olmaktan ziyade, operasyonel bir parçası olarak görülmektedir.
Siyah Prensler Konseyi, gizli toplulukları bir piramit şeklinde bir araya getirerek Global Babil’i yeniden inşa etme çabasındadır. Bu yapı, Sümer ve Babil’in kökenlerine dayanarak, binlerce yıl öncesine uzanan zengin ve esrarengiz bir tarihe sahiptir.
Kara Rahipler, Tevrat’ta vaat edilen toprakların Yahudilere değil, bu soyun kendilerine vaat edildiğine ve bunun Tevrat’a sonradan eklendiğine inanıyorlar. Günümüz Orta Doğu’sundaki antik Sümer ve Babil toprakları, bu ailelerin anavatanlarıdır. Onlar, insanlığı, özellikle İbrahimi dinlere mensup olanları, hilelerle aldatıyorlar.
Hazreti Muhammed’e vahyedilen Kur’an, insanlık için dinin son bölümüydü. Kur’an, yıllar boyunca toplumlara farklı şekillerde aktarılmış, sahte ajanlar insanların onu anlamasını engellemeye çalışmışlardır. Kur’an adına gerçekleri söyleyenler, İslam devletlerinde en çok zulme uğrayanlar olmuş, aynı yöntemlerle İslam inancına saldırılmış ve gerçek bilgi sahipleri öldürülmüş ya da itibarsızlaştırılmıştır.
Simyacıların keşiflerine kadar, soylular ve rahipler insanlığı dini inançlarla yönettiler. Ancak bilimin ilerlemesiyle, bu gruplar hile ve aldatmacalarla dini yavaşça Avrupa ve toplumlardan uzaklaştırmaya başladılar. 20. yüzyılda, kaosu ifade eden ideolojilerle, bir sonraki yüzyılda insanlığı kontrol etme ve dünya hakimiyeti kurma planlarını hayata geçirdiler.
Birinci ve İkinci Dünya Savaşları, bu planları küresel bir ölçekte gerçekleştirmek ve kurumsallaştırmak için kullanıldı. Atalarının yaptığı gibi, sadece alt sınıfları kontrol etmek için oluşturdukları yasaların arkasına saklanarak, savaşlar ve katliamlar onların en çok tercih ettikleri yöntemlerdi. 1900-2000 yılları arasında dünya genelinde yaşanan katliamlar, bu durumu daha iyi anlamak için incelenebilir.
Nuh Tufanından sonra, küresel egemenlik ve intikam arayışında olan aileler ve rahipler, geçtiğimiz yüzyılda eşi benzeri görülmemiş bir hızla faaliyet gösterdiler.
Hikaye, özgürlük maskesi altında kölelik ve baskı uygulayan ailelerin ve rahiplerin ülkeleri acımasızca ele geçirmesi etrafında dönüyor. Bu gruplar, insanlığın sahip olduğu her şeyi – tarihleri, inançları ve gelenekleri de içerecek şekilde – böldüler ve yok ettiler. Yok ettikleri şeylerin yerine insanlara sahte bir özgürlük anlayışı sundular. Sorgulayanların sayısı arttıkça, rüzgarı lehlerine çevirerek ülkeleri özgürlük savaşçılarının arzularına göre yeniden şekillendirdiler ve onları kahramanlar olarak sundular.
Demokrasi yanılsaması, insanlara her dört ya da beş yılda bir oy kullanma hakkı tanınarak daha da pekiştirildi. ABD’de ve Trump döneminde olduğu gibi, başkanlık seçimleri Kara Rahipler Konseyi’nin emirlerine göre şekilleniyordu. Sahte özgürlükler adına binlerce yıllık gerçekler yitirildi ve bu kayıpların nasıl gerçekleştiğini kavramak önemlidir.
Dünyanın demir parmaklıkları yoktur, ancak sürekli özgürlükten bahsedenler, insanlara aslında demir parmaklıkları olmayan bir hapishaneyi özgürlük adı altında pazarlamaktadır. Tavşanın peşinden koşmayı bırakıp kendi gerçeklerimizle yüzleşmek, kişinin kendi gerçek benliğine uyanması için hayati önem taşır.
Bu makale; insanlık onuruna ve özgürlüğüne değer veren her bireyin bilmesi gereken kritik meseleleri ele alırken, küresel elitlerin ve dünyanın dört bir yanına dağılmış işbirlikçilerinin “yenilmez” olduğu yanılgısını oluşturmak değildir, aksine insanlar izin vermediği müddetçe insanlık aleyhine olan “Büyük Sıfırlama” gibi hedeflerini asla başaramayacakları gerçeğini ortaya koymaktır.
Guwuste.com
Kalk ve uyar! Kötülüğe de dur de!