Alacaklılar Geldi Sultanım...
09 Ağu 2024
- Paylaş:
Küresel Finans Oyunlarında Osmanlı’nın Borçlanma Tarihinden Türkiye’ye Dersler
Osmanlı İmparatorluğu’nun borçlanma tarihi, ekonomik zorluklar ve dış borçlanma politikaları açısından önemli dersler içermektedir. Bu makalede, Osmanlı İmparatorluğu’nun 19. yüzyılda yaşadığı borçlanma süreçleri ve bu borçların Türkiye Cumhuriyeti’ne olan etkileri ele alınacaktır. Ayrıca, günümüz Türkiye’sinin borçlanma politikalarına dair uyarılar ve öneriler sunulacaktır.
Osmanlı İmparatorluğu’nun Borçlanma Süreci
- 1828-1829: Buğday Krizi ve İlk Borçlanma
1828-1829 yıllarında Osmanlı İmparatorluğu, Rusya ile savaş halindeyken ciddi bir buğday kıtlığı yaşamıştır. Tuna garnizonlarında ekmek yapacak un ve buğday bulunmamaktaydı. Bu durumda Osmanlı, ünlü Yahudi banker Rothschild’e başvurarak buğday satın almıştır. Ancak, bu buğdayın bedelinin sadece yarısını ödeyebilmiştir.
- 1834: Yunan Bağımsızlığı ve Tazminat
1834 yılında, Yunanların bağımsızlıklarını kazanmasının ardından Osmanlı, Yunanlara tazminat ödemek zorunda kalmıştır. Hazine boş olduğu için yine Rothschild’e başvurulmuş ve borç alınmıştır.
- 1853-1856: Kırım Savaşı ve Silah İhtiyacı
Kırım Savaşı sırasında Osmanlı ordusunun silah ve mühimmata ihtiyacı vardı. Ancak, bu ihtiyaçları karşılayacak parası yoktu. Rothschild aracılığıyla 10 milyon 514 bin 976 kuruş borç alınarak gerekli silah ve mühimmat temin edilmiştir.
- 1855: Büyük Borçlanma ve Teminatlar
Kırım Savaşı’nın masrafları Osmanlı’nın mali durumunu daha da kötüleştirmiştir. Osmanlı, Rothschild’den borç alabilmek için Mısır vergisi, İzmir ve Şam gümrüklerinin gelirlerini teminat olarak göstermiştir. Rothschild, İngiltere ve Fransa’nın kefil olması koşuluyla 5 milyon Sterlin borç vermeyi kabul etmiştir.
- 1891 ve 1894: Sultan II. Abdülhamit Dönemi Borçlanmaları
1891 ve 1894 yıllarında, Sultan II. Abdülhamit döneminde Osmanlı hazinesi yine boşalmış ve Rothschild’den borç alınmıştır. Bu borçlar %4 ve %3,5 faiz oranlarıyla verilmiş ve geri ödeme süreleri 60 ve 61 yıl olarak belirlenmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti ve Osmanlı Borçları
1 Kasım 1922’de Türkiye Büyük Millet Meclisi, Osmanlı saltanatına son vermiştir. 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması ile genç Türk devleti, Osmanlı’nın borçlarını üstlenmiştir. Bu borçlar arasında Rothschild’den alınan borçlar da bulunmaktaydı. Kamu maliyesi uzmanı Mahfi Eğilmez’in hesaplamalarına göre, Osmanlı’nın toplam borcu 2013 yılının kurlarına göre 500 milyar dolar tutmaktaydı. Bu borç, Türkiye Cumhuriyeti tarafından ödenmiştir.
Günümüz Türkiye’sine Dersler
T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın verilerine göre, 31 Mart 2024 tarihi itibarıyla Türkiye’nin brüt dış borç stoku 506,8 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiştir. Bu borcun milli gelire oranı %43,8 olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışına sebep olan yüksek borçlanmanın Türkiye’nin daha fazla başına gelmemesi için borca ve faize dayalı olan para kredi sistemi ve buna bağlı ekonomi politikasından vazgeçilmesi gerekmektedir. Çözüm ise Borca ve faize dayalı olmayan yeni bir para kredi sistemi hayata geçirilmesindedir.
Sonuç olarak; Osmanlı İmparatorluğu’nun borçlanma tarihi, günümüz Türkiye’si için önemli dersler içermektedir. Küresel elitlerin, ülkeleri borçlandırarak ekonomik ve siyasi olarak kendilerine bağımlılık oluşturma stratejileri, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünde açıkça görülmektedir. Bu stratejiler, ülkelerin egemenliklerini zayıflatmak ve dış müdahalelere açık hale getirmek amacıyla kullanılmaktadır. Günümüz Türkiye’si, benzer bir tuzağa düşmemek için borçlanma politikalarını dikkatli bir şekilde yönetmeli ve sürdürülebilir ekonomik politikalar benimsemelidir. Mevcut ekonomimizde uygulan Borca (faize) Dayalı Para Kredi Sisteminden (BDPS) vazgeçilerek, bağımsız ve güçlü bir ekonomik yapı oluşturulmalıdır. Bu nedenle, borçlanma ve faiz politikalarına dair bilinçli ve sürdürülebilir adımlar atılmalıdır. Aksi takdirde, Osmanlı İmparatorluğu’nun yaşadığı ekonomik ve siyasi zorluklar ile çöküş Türkiye’nin de başına gelebilir.
Çöküş öncesinde ise tıpkı Osmanlı Payitahtının saraylarında kulakları tırmalayan "Alacaklılar geldi Sultanım" diye işitilen o sözünün "Alacaklılar geldi Sayın Cumhurbaşkanım" şeklinde sıkca işitilmesi hayra alamet değildir. Eğer bunu işitmeler sıklaşırsa tarihimizden ders çıkarılmadığı anlamına gelir. Ancak tarih eğlence yada başka birşey çin değil, tekerrür etmesin diye vardır...
SADİ ÖZGÜL
Guwuste com
Kalk ve uyar!
Kötülüğe de dur de!
Okuyucularımız; kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen hem fikir hırsızlığına ve hem de Allah katında da kul hakkına girer…