Bu bankanın kurulmasına yönelik birçok argüman ve tartışma ortaya çıkmıştır, ancak bankanın yasası, 23 Aralık 1913 tarihinde, çok az sayıda üyenin katıldığı bir oylama ile kongreden geçerek yürürlüğe girmiştir.
Bu tartışmalar incelendiğinde, özellikle üç konu dikkat çekicidir. İlki, oylama tarihi ile ilgilidir. Amerika’da 24 Aralık, Noel kutlamaları için resmi bir tatildir ve bu tarihten itibaren genellikle iki hafta süren resmi bir tatil başlar. 23 Aralık ise Noel arifesidir ve insanlar bu tarihten itibaren genellikle resmi tatile girerler. Bu nedenle, böyle önemli bir oylamanın bu tarihe ansızın getirilmesi oldukça kuşkulu görünmektedir.
Diğer bir itiraz argümanı, Borca Dayalı Para Sistemi’nden kaynaklanmaktadır. Böyle bir sistemin Amerika’nın borçlarını artıracağı öne sürülmüştür. Bugün Amerika’nın borçlarının 235 trilyon doları aştığını düşünürsek, o zamanlar neyin kastedildiği açıkça anlaşılır.
Burada daha çok üzerinde durulması gereken ilginç bir nokta da bankanın sahipleriyle ilgilidir. Bu banka, 8 özel bankanın bir araya gelerek oluşturduğu bir kurumdur. İşte insanlar, böyle bir gücün neden özel bankalara verildiğini sorgulamışlar ve hala sorgulamaktadırlar. Örneğin, Thomas Jefferson bu konuda şunları demiştir:
Eğer bu özel bankalara para kontrolü verilirse, bu ülke bankalar tarafından önce enflasyon, sonra deflasyon ile soyulacak ve bir gün bu topraklarda doğan çocuklar, babalarının fethettiği bu kıtada evsiz, fakir ve borçlu olarak yaşamak zorunda kalacaklardır.”
Birçok diğer araştırmacı vatansever olmasına rağmen, bu oluşuma karşı ciddi bir sivil hareket başlatılmıştır; ancak FED yasası ve işlemleri genellikle bir “varsayım” ya da “temel kabul” olarak sunulmuştur. Ancak, iç yüzü hiçbir zaman açıklanmamıştır.
Bu olayın arkasındaki gerçekler hakkında birçok araştırma yapılmıştır. Belki de en önemlisi, Georgetown Üniversitesi profesörlerinden Quigley tarafından gerçekleştirilen çalışmalardır. Quigley, “gündem yoğunluğu” nedeniyle önemli bulgularını tam olarak kamuoyu ile paylaşamamıştır. Zaman içinde, halkın ilgisi bu temel konulardan saptırılarak, “toplum mühendisliği” aracılığıyla başkalarının istediği konulara yönlendirilmiştir.
Ancak şu an dünya genelinde yaşanan büyük finansal krizler ve bilgi teknolojisindeki gelişmeler sayesinde, bu konular yeniden gündeme gelmekte. İnsanlar artık içinde bulundukları Borca Dayalı Para Sistemini ve sahip oldukları kurumları sorgulamaktadır.
Artık gizli kalmış hiçbir şeyin kalmamasını talep ediyorlar.
Prof. Dr. Mete GÜNDOĞAN