“Debanking”; bankacılık sektöründe “de-risking” olarak da bilinir. Bankaların kişilerin veya organizasyonların banka hesaplarını kapatma uygulamasıdır. Bu genellikle hesap sahiplerinin finansal, hukuki, düzenleyici veya itibar riski oluşturduğu algılandığında gerçekleşir. Bu durum genellikle yüksek riskli olarak kabul edilen sektörlerde veya faaliyetlerde bulunan hesap sahiplerini etkiler. Bu, bankaların potansiyel yaptırımlar, cezalar ve diğer olumsuz sonuçlardan kaçınmak için aldığı bir önlemdir.
Bu, özgür bir toplumda izin verilmeyen sosyal kontrol için finansın silah haline getirilmesidir.
Peki öyleyse bu bir silaha dönüşebilir mi?
Dönüşmesi mümkün demek hafif kalır.
Silahın ta kendisidir… BU silahı ilk ateşleyen ABD Merkezli Florida Chase Bank oldu. Banka bazı tüketici ürünlerinin pazarlanması ve satışıyla ilgili olarak sözde yasadışı faaliyetlerde bulunmakla suçlanan bazı şirket ve şahısların hesaplarını kapattı. Bunların ortak özelliği Covid19’a şifa olması için alternatif tedavi hizmeti ve ürünlerini satanlar olduğu ortaya çıktı.
Öyleyse bu neyin bir işareti olabilir?
Çin de gizli sosyal kredi sistemi çalışmaya başlatılmıştı. Bugün ise Çin’in insanlarını cezalandıran sosyal kredi sistemi, sosyal kontrol için etkili bir silah haline getiriliyor. Chase Bank’ın hesap kapatma eylemleri küreselcilerin toplum mühendisliği projesinin yeni bir aşamasına işaret etmekte ve Merkez Bankası Dijital Para Birimlerinin (CBDC’ler) kitleleri kontrol etmek için nasıl kullanılacağının bir ön izlemesini sunmaktadır.
Özgür bir toplumda finansın bu şekilde silahlandırılmasına izin verilemez. Chase Bank’ın konu ettiğimiz hesap kapatma işlemi küresel şeytanların sosyal puanlama sistemini getirmek için “toplum mühendisliği” projesinde yeni bir aşamaya geçişi işaret etmektedir. Bazı ülkelerde buna benzer uygulamanın altyapı hazırlıkları sürmektedir.
Buda bize Küresel Şeytanların büyük sıfırlama hedeflerine engel olabilecek olan yada itaat ve biat etmeyen şirketler olursa debanking ile şirketi iflas ettirebileceklerinin ilk işaretlerini vermektedir.
Peki öyleyse, Google Kitleleri Kontrol Etme Mühendislik Çalışmasının Neresinde?
Dünya genelinde gerçekleştiren internette arama motoru %85 ile Google’ın elindedir artık. Bu da insanların internet üzerine neleri görebileceği ve öğrenebileceği üzerinde önemli bir etkiye sahip olması anlamına gelmektedir.
Bu tekel, dünya insanının yanlış bilgilendirilmesine ve “eğitimsizleştirilmesine” bile yol açabilir.
Zaten Yapay Zeka (AI) sistemleri aynı zamanda Küresel Şeytanlara hizmet eden propaganda başta olmak üzere bir çok yanlı amaç için programlanmakta ve potansiyel olarak insanlık için baskın bilgi tabanı haline gelmektedir.
Bugün bunlar başlıca küresel Şeytanların söylemleri olan iklim krizi, gıda krizi, nufus fazlalığı, pandemiler üzerine algoritmaları yeniden dizayn edilmiştir. Ancak BigPharma ise asla göz ardı edilemez.
Yapay Zeka (AI) ile internetin bugünkü durumu, bir zamanlar dünyanın en değerli ve önemli bilgi hazinesi olan İskenderiye Kütüphanesi’nin yakılmasını anımsatıyor. Mısır’daki Antik İskenderiye Kütüphanesi, 200.000’i Mark Antony tarafından Kleopatra’ya verilen olmak üzere 400.000 kadar papirüs parşömeni içeriyordu. Kütüphane yüzyıllar boyunca birkaç kez yakıldı ve bugün neredeyse hiçbir şey kalmadı.
Modern dünyanın kütüphanesi olan Google, arama algoritmalarını, kullanıcı istenen bilginin URL’sini bilmediği sürece resmi olarak onaylanmış bilgilere erişimi kısıtlayacak şekilde yeniden programlamıştır. Bunun dünyanın %90’ını bilmez. Arama üzerindeki bu tekel, Google’a insanların neleri görebileceği ve öğrenebileceği konusunda muazzam bir etki hatta kontrol sağlıyor ki bu tehlikeli bir durum. Gelecek nesiller için dünya nüfusunu kolayca yanlış yönlendirebilir ve “eğitimsizleştirebilir”.
Dünya genelinde gerçekleştiren internette arama motoru %85 ile Google’ın elinde olsa da ufak tefek her arama motoru Google verilerini kullandığından, dolaylı kontrol ve etkisi de muhtemelen %95’e yakındır.
Ancak en tehlikeli süreç ise yapay zekanın çevrimiçi aramayı ele geçirmesi ve bunun sonucunda herhangi bir soruya yalnızca tek bir yanıt verilmesidir. Yapay zeka sistemleri sürekli olarak Küresel Şeytanların ve işbirlikçilerin propagandalarıyla beslenecek ve bu da bundan böyle insanlığın hakim bilgi tabanı haline gelecektir.
Artık insanlık hayat kurtaran bilgileri korumak ve sansürlenemeyecek şekilde dağıtmanın bir yolunu bulmak zorundadır. İşte bunun içinde Qortal, Bastyon ve Nostr gibi merkezi olmayan alternatifler çevrimiçi sistemler ortaya çıkmaya başlıyor. Sansürlenmesi ya da kapatılması mümkün olmayan, tamamen merkezi olmayan, eş bilgisayarlar arası bir dünya genelinde platform haline getirmek için çalışıyorlar.
Yapay Zeka ve Covid-19
Covid 19 ile ilgili yapay zekaya sorulduğunda, küresel şeytanlara hizmet eder hale dönüşmüş olan FDA, DSÖ, WEF gibi ABD merkezli kuruluşların dünya nüfusunu azaltmak için uygulamak istediği planlarına uygun propaganda yapan içerik sonuçlarını veriyor. Bu da bize COVID-19 salgınının “çok daha kötüleri” bir ön deneme olduğuna ve kaçınılmaz olana hazırlanmanın çok önemli olduğuna işaret ediyor sanki.
Planlı Pandemi, küresel şeytanların korku ve kontrolü en üst düzeye çıkaran tetikleyicileri belirlemesine olanak tanıyarak, mesajlaşma ve halkın tepkisi hakkında kritik veri toplanmasını sağladı. Küresel köleliğin nihai amacı, beşikten mezara kadar yeryüzündeki her insanı kontrol etmektir.
Biyolojik silahlar, elektrik şebekesi arızaları, gıda kıtlığı, finansal çöküş, kritik altyapıya yönelik siber saldırılar veya sahte uzaylı istilaları gibi zorluklar karşısında dayanıklılık için önce akıl ve vücut sağlığın korunması şarttır.
İnsanların doğru bilgi paylaşabileceği ve birlikte çalışabileceği kollektif topluluklar oluşturmak da bir diğer kritik hazırlık stratejisidir. Yalnız başına mücadele etmeye kalkışanların küresel şeytanlar tarafından planlana pek çok krizden sağ çıkma olasılığı düşüktür.
Bu tehlikeli kabus durumundan çıkarılacak en önemli ders ise buna kader denilmemesi gerektiğini ve bir araya gelirsek mücadeleyi kazanılacağını zihinlere yerleştirmektir.
Bu tehlikeli durumun gerçekleşip gerçekleşmeyeceği bize bağlıdır.
***
