Kalk Ve Uyar! Kötülüğe Dur De!

Hero Image

Dijital Özgürlüğün Düşüşü…

  • 01 Tem 2024

  • Paylaş:
Blog Detail Header

Dijital Özgürlüğün Düşüşü…

 

Sizi dijital dünyanın karanlık ve kaotik dehlizlerinde kaybolmamak için davet ediyoruz.

 

Burada, masum gibi görünen bitler ve baytlar arasında, devasa bir kötülüğün doğuşuna şahit olacaksınız. Bu canavar, Dijital Güven ve Güvenlik Ortaklığı (DTSP), OFCOM ve Dünya Ekonomik Forumu (WEF) gibi masumane isimlerle anılıyor. Ancak dikkat edin! Bu isimlerin ardında, özgürlüğümüzü yutmayı bekleyen, açgözlü bir kaos girdabı saklanıyor.

 

Veri Labirentinde Bir Araştırma Macerası başlıyor…

 

Bu çılgın keşif yolculuğunda, üç kurumun çarpık raporlarını ve bulanık açıklamalarını nitel içerik analiziyle detaylı bir şekilde inceledik. Akademik literatürün karanlık labirentlerinde gezindik, uzmanların fısıltılarına kulak verdik ve dijital dünyanın alanlarına göz attık. Veri bilgileri süzgeçten geçirdik.

 

Tespitlerimizi 5 başlıkta sizinle paylaşmaya karar verdik.

 

1-) Anlaşmanın Şizofrenik Amaçları

 

“Zararlı içerikle mücadele” ifadesi, internette dolaşan bir virüs gibi algılanıyor. Ancak zarar ve yarar kavramları, anlamın bulanık sularında kayboluyor. DTSP, “yaş güvencesi” adı altında dijital kimliklerimizi kısıtlıyor. OFCOM, “çevrimiçi güvenlik” adıyla özgürlüklerimizi tehdit ediyor. WEF’in “hiçbir şeye sahip olmayacaksınız ve mutlu olacaksınız” söylemi ise kaos dolu bir geleceği işaret ediyor. Veri toplama ve hedefli müdahaleler, Orwell’in distopyası ile Kafka’nın absürdlüğünü anımsatıyor. Her etkileşimimiz, bu dijital Panoptikon hapisanesi tarafından izleniyor. Kişisel deneyimlerimiz, soğuk ve hesaplanabilir verilere indirgeniyor. Duygularımız bile algoritmaların etkisi altında kalıyor.

 

2-) Gizlilik mi? İyi Şaka Ama…

 

Gizlilik ve şeffaflık, dijital dünyanın sirk arenalarında jonglörlük yapıyor. Veri toplama süreçleri, her şeyi yutan bir kara delik gibi davranıyor. Mahremiyetimiz, bu veri toplama furyasının kurbanı haline gelirken, şeffaflık sözleri dijital sisin ardında kayboluyor. “Veri toplarken mahremiyet sorunlarından kaçınıyoruz” diyorlar; sanki ateşten geçip yanmamak mümkünmüş gibi! Üçüncü tarafların verilere erişimi, Pandora’nın kutusunun açılması gibidir. Peki, bu üçüncü taraflar kim? Belki dördüncü, beşinci, hatta altıncı taraflar da vardır! Dijital dünyamız, görünmeyen gözlerle çevrili. Büyük Birader artık sadece gözetlemekle kalmıyor; analiz ediyor, tahminler yapıyor ve müdahale ediyor!

 

3-) İfade Özgürlüğünün Trajikomedisi

 

“Zararlı içerik” tanımı giderek daha esnek hale geliyor ve bu durum ifade özgürlüğümüzü kısıtlamak için kullanılıyor. Düşüncelerimiz, kaotik bir sansür makinesinin dişlilerinde eziliyor. Her tweet, her post, her yorum artık potansiyel bir suç olarak görülüyor! “Ciddi olumsuz etki ve önemli zarar içeren durumlar” ifadesi, muhalif sesleri susturmak için bir kılıf haline gelmiş durumda. Düşünce polisi, dijital dünyada devriye gezmeye başladı. Orwell’in distopyası, teknolojinin ilerlemesiyle gerçeğe dönüşüyor!

 

4-) Küresel Güç Dinamiklerinin Karnavalı

Bu anlaşma, küresel güç sahiplerinin çılgın bir karnavalı gibidir. Dijital alanın kontrolü, hızlı, baş döndürücü ve tehlikeli bir lunapark trenine benziyor. Gelişmiş ülkeler bu trenin ön koltuklarında yer alırken, diğer ülkeler ise arkada sarsıntıları yaşıyor. “Küresel uyum” adı altında sunulan şey, aslında dijital emperyalizmin bir yansıması. Tek düze düşünce, davranış ve internet anlayışı! Farklılıkların yok edilmesiyle birlikte, kültürel çeşitlilik de bu dijital homojenleştirme sürecinin kurbanı haline geliyor.

 

5-) Hukuki ve Etik Labirent

 

Hukuk ve etik, kaotik dijital dünyada yolunu kaybetmiş iki gezgin gibidir. Devletlerin hukuk sistemleri, küresel algoritmaların kurbanı haline gelmektedir. Hesap verebilirlik ve hukukun üstünlüğü, dijital dalgalanmada sabun köpüğü gibi sönükleşiyor. Anayasal haklar, dijital bir tsunami karşısında kağıttan yapılmış kuleler gibi çökmekte. Demokrasi, bu yeni dijital düzende nostaljik bir hatıraya dönüşüyor. Yasalar artık parlamentolar tarafından değil, algoritmalar tarafından oluşturuluyor!

 

Sonuç olarak; Sevgili okuyucularımız işte karşınızda “Küresel Dijital Güvenlik” anlaşmasının çılgın portresi. Bu kaotik tabloda, özgürlük ve mahremiyet, dijital Leviathan’ın midesinde çırpınıyor. Bu anlaşma, Orwell’in bile hayal edemeyeceği bir distopyanın kapılarını aralıyor. Bu dijital çılgınlığın ortasında, eleştirel düşünce ve demokratik değerler, fırtınada savrulan yapraklar gibi. Ancak unutmayın, kaosun içinde bile umut vardır. Belki de bu çılgınlığın içinden, yeni bir dijital Rönesans doğabilir.

 

Şimdilik, bu kaotik dijital sahnenin seyircileri olarak, gözlerimizi dört açmalı, kulaklarımızı dikmeli ve eleştirel aklımızı her zamankinden daha uyanık tutmalıyız. Çünkü bu dijital tiyatronun sonunda alkışlayacak olanlar da, ıslıklayacak olanlar da bizleriz. Ve belki de, bu kaotik dijital distopyadan kaçış, yine bizim ellerimizde. Unutmayın, her kaos yeni bir düzenin tohumlarını taşır. Dijital özgürlüğümüzün kaderini belirleyecek olan, bu tohumları nasıl ekeceğimiz ve büyüteceğimizdir.

 

Bu makale; insanlığın onuruna ve özgürlüğüne değer veren her bireyin bilmesi gereken kritik meseleleri ele alırken, Büyük Sıfırlama hedefleri için insanlık aleyhine faaliyetler yürütenlerin “yenilmez” olduğu yanılgısını oluşturmak değildir. Aksine insanlar izin vermediği müddetçe hedefleirni asla başaramayacakları gerçeğini ortaya koymaktır. Bunlara izin vermemek, onlar için kötü haberlerin başlangıcı olacaktır. 

 

Burak YILMAZ
Guwuste com

Kalk ve uyar! Kötülüğe de dur de!

 

Okuyucularımız; kaynak göstermek şartıyla içerikleri izin almadan kullanabilirler…

Makale Yazarı

Article Author

Burak YILMAZ

Yazar

Yazarın Diğer Yazıları

Paylaş:
Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.