Kasırgalar Yönlendirilerek Madenleriniz İtina İle Nasıl Çalınır?
25 Eki 2024
- Paylaş:
Kasırgaların Karanlık Yüzü: Proje Cirrus
Kasırgalar Yönlendirilerek Madenleriniz İtina İle Nasıl Çalınır?
Dünyamız, görünmeyen güçlerin sinsi planlarıyla şekillenen kaos içinde çalkalanıyor. Küresel elitler, insanları kontrol etmek için doğayı silah olarak kullanmaktan çekinmiyor ve insanlığın geleceği için büyük tehdit oluşturuyor. Batı’nın değerli maden rezervlerinin kontrolü için uygulanan çevresel modifikasyon teknikleri, karanlık senaryonun parçası. Makalemizde, ABD’deki son iki kasırga olayını örnek alarak, elitlerin insanlığa yönelik tehditlerini, ekonomik çıkarların ötesindeki toplumsal huzursuzlukları ve çevresel yıkımları ele alacağız.
Kasırgaları Yönlendirme Planı; Evleri Kullanılmaz Hale Getirip Madenleri Çalmak
- - Proje Cirrus ve Hava Durumu Modifikasyonu İle Doğanın Silahlandırılması
Proje Cirrus, kasırgaları yönlendirmek ve kontrol etmek amacıyla 1947 yılında General Electric ve ABD ordusu tarafından başlatılan ilk resmi projedir. Proje, hava durumu modifikasyonunun tehlikelerini gözler önüne sererken, bulutları gümüş iyodür gibi kimyasallarla tohumlayarak kasırgaların yönünü değiştirmeyi amaçlıyordu. Ancak, müdahalelerin sonuçları öngörülemezdi. Proje, doğanın silahlandırılması anlamına gelirken, insanlığın doğaya karşı savaş açtığını gösteriyor. Elitler, iklimi manipüle ederek doğal felaketleri silah olarak kullanmayı hedefliyor ve insanları korku içinde tutarak kontrol etmeye yönelik strateji olarak değerlendirilebilir.
- - Hava Durumu Kontrol Teknolojisinde Gizli Güçlerin Oyunu
ABD eski Savunma Bakanı William Cohen’in 1997’deki itirafı, hava durumunu kontrol etme yeteneğinin varlığını ortaya koyarak elitlerin doğayı istismar etme yöntemlerini gözler önüne seriyor. Örneğin, 2012’deki Sandy Kasırgası’nın yön değiştirmesi ve güçlenmesi, teknolojilerin varlığını sorgulatıyor ve elitlerin iktidarlarını sürdürmek için doğayı nasıl manipüle ettiklerini gösterirken, doğanın insanlık üzerindeki etkisini artırırken, aynı zamanda güçlerin sorumluluğunu da sorgulamamıza neden oluyor. ABD, kasırga mağduru olan Batı Kuzey Carolina’daki lityum rezervleri, küresel enerji geçişinin merkezinde yer alıyor. Lityum, elektrikli araçlar ve yenilenebilir enerji sistemleri için hayati bileşen olarak öne çıkarken, elitlerin ekonomik çıkarları uğruna bölge halkını yok sayması büyük tehdit oluşturken, ekonomik çıkarların insan hayatından daha önemli hale geldiğini gösteriyor.
Küresel elitlerin insanları kontrol etme stratejileri, korku yaratma üzerine kuruludur. Hava durumu kontrol teknolojileri, doğal afetlerin yanı sıra toplumsal huzursuzlukları da tetikleyerek stratejinin parçasını oluştururken, toplumsal huzursuzluklar, insanların güvenlik hissini zayıflatarak, elitlerin kontrol mekanizmalarını güçlendirmektedir.
Devleti Planlı Yetersizliğe Sürüklemek
Kasırgalar sonrası Batı Kuzey Carolina’daki yıkım, Acil Durum Yönetimi’nin yetersizliğini ortaya koyuyor. Devletin felaket sonrası yardımda bulunmaması, elitlerin ele geçirdiği kurumların insanları planlı şekilde yalnız bıraktığını ve toplumda derin güvensizlik ortamı oluşturduğunu da gösteriyor. Bölge halkı dayanışma göstererek birbirlerine yardım etmeye çalışsa da, çabalar devletin yetersizliğini telafi edemiyor ve elitlerin insanları istatistik haline getirdiğinin göstergesi olurken, insanların kendi kaderlerini tayin etme arzusunu artırırken, devlete olan güveni sarsıyor ve toplumsal bağların zayıflamasına yol açıyor. Böylelikle halkın bölgeyi arazilerini satarak bölgeyi terk etmeleri sağlanmaya çalışılmaktadır.
Lityum Projesinin Arkasındaki Büyük Aktörler
Lityum, sadece mineral değil, aynı zamanda küresel güç dinamiklerinin önemli parçası haline gelmiştir. Büyük finans aktörlerinin kontrolündeki dev portföy şirketleri, lityum projelerini yönlendirmekte ve lityum çıkarma şirketlerinin finansal bağlantıları ve iktidardaki siyasilerle olan ilişkileri aracılığıyla konunun karanlık yüzünü gözler önüne sermektedir. Yatırımlar, sözde temiz enerji politikalarının arkasındaki gerçek niyetleri sorgulatmakta ve elitlerin kendi çıkarları doğrultusunda hareket ettiklerini, halkın yararını ise göz ardı ettiklerini göstermekle kalmayıp, elitlerin ekonomik çıkarlarını koruma yöntemlerini ve toplum üzerindeki etkilerini açığa çıkarmakta; lityum projelerine olan ilgi, enerji geçişi sürecindeki elitlerin rollerini ve halkın nasıl istismar edildiğini ortaya koymaktadır.
Gizli Güçlerin Karanlık Planlarında Hedefleri Nedir?
Kimin “gizli güçler” bizim ise “Küresel elitler” olarak tanımladığımız gücün insanlığa yönelik tehditleri, ekonomik çıkarların ötesine geçerek toplumsal huzursuzluklar ve çevresel yıkımları da kapsıyor. Dünya lityum rezervleri üzerindeki projeler, elitlerin doğayı manipüle etme ve insanları kontrol etme çabaları “Büyük Sıfırlama” planlarıyla bağlantılıdır. Hava durumu modifikasyonlarıyla doğa olaylarının yönlendirilmesi, karanlık senaryonun parçası olarak felaketlere yol açmakta ve hedeflerini gerçekleştirmek için çaba sarf etmektedir.
Çıkarmamız Gereken Dersler
Hava modifikasyon denemelerin ABD halkı üzerindeki başarısı, benzer operasyonların diğer ülkelerde de mümkün olduğunu gösteriyor. Toplumların bilinçlenmesi, direnişi ve dayanışması, elitlerin planlarını engellemek için umut verici güç oluşturuyor. İnsanlar, toprakları ve kaynakları üzerindeki haklarını unutmamalı; bu, yalnızca mücadele değil, insanlığın geleceği için direniş olmalıdır. Elitlere karşı durmak, bireysel değil, kolektif bilinçlenme sürecidir. Korku ikliminin normalleştiği dünyada, gerçeklerin peşinden koşmak ve dayanışma içinde hareket etmek, kurtuluş yolumuz olabilir. Bu süreç, insanlığın geleceği için kritik öneme sahiptir; karanlık senaryolarla başa çıkmak için araya gelmek her zamankinden daha elzemdir. Bireylerin tehditlere karşı uyanık olmaları ve güvenliklerini sağlamak için adım atmaları gerekmektedir. Küresel elitlerin tehditlerine karşı durmak, artık tercih değil, tüm insanlığın kaderini belirleyecek zorunluluktur. Kollektif hareket etmek, tehditleri bertaraf etmenin en etkili yoludur ve toplumsal dayanışmanın yükselmesi, küresel elitler için kötü haberlerin başlangıcı olacaktır.
Ele aldığımız konuyu; “Bize bir şey olmaz. Bunlar uçuk komplo teorisi” olarak değerlendirenlere öneri sunalım: Yazıyı “Batı Kuzey Carolina” yerine yaşadığınız bölgenin ismiyle (örneğin, Kuzey Marmara) tekrar okursanız, tehlikenin ne kadar yakın veya uzak olduğunu daha iyi anlayacağınıza inanıyoruz.
Guwuste com
Şimdi uyanma ve birlik olma zamanı!!
Kalk ve uyar! Kötülüğe de dur de!
Uyanık olun, sorgulayın ve gerçeği aramaktan asla vazgeçmeyin…
Okuyucularımız; kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler…