Kalk Ve Uyar! Kötülüğe Dur De!

Hero Image

Para Küpürlerinin Alım Gücünün Azalması ve Dijitalleşmenin Yükselişi

  • 06 Nis 2024

  • Paylaş:
Blog Detail Header

 

Para Küpürlerinin Alım Gücünün Azalması ve Dijitalleşmenin Yükselişi

 

2009 yılından itibaren Türkiye’de kullanılan Türk lirası banknotlarında herhangi bir değişiklik yapılmamıştır.

 

Türkiye’de kullanılan banknotlar 200, 100, 50, 20, 10 ve 5 lira olmak üzere altı farklı değere sahiptir. İlk piyasaya sürüldüklerinde, 200 liralık banknot yaklaşık 134 Amerikan doları değerindeydi. Ancak, Türk Lirası’nın Amerikan Doları karşısında değeri zamanla önemli ölçüde düşmüştür. Günümüzde, 200 lira yalnızca 7 Amerikan dolarına denk gelmektedir. Bu, piyasaya sürüldükleri döneme kıyasla banknotların alım gücünde yaklaşık yirmi kat bir azalma olduğunu göstermektedir.

 

Her ne kadar aynı banknotları kullanmaya devam etsek de, piyasadaki mal ve hizmetlerin alım gücü ile eşitlenebilmesi için banknotların üzerindeki değerlerin güncellenmesi ve artırılması gerekmektedir. Örneğin, Avrupa Birliği’nde kullanılan en yüksek değerli banknot olan 500 euro, Türk lirası olarak yaklaşık 15 bin lira değerindedir. Bu durum, euro ile Türk lirası arasındaki büyük değer farkını gözler önüne sermektedir.

 

Euro’nun çeşitli banknotları, Türk Lirası karşısında şu anki döviz kuruyla aşağıdaki değerlere eşdeğerdir:

  • 200 Euro, yaklaşık 6,942 TL,
  • 100 Euro, yaklaşık 3,471 TL,
  • 50 Euro, yaklaşık 1,735.50 TL,
  • 20 Euro, yaklaşık 694.20 TL,
  • 10 Euro, yaklaşık 347.10 TL,
  • 5 Euro ise yaklaşık 173.55 TL’ye denk gelmektedir.
  • Bu kurlarla, 200 Türk Lirası, yaklaşık 5.76 Euro yapmaktadır.

 

Avrupa Birliği’nde yedi farklı banknot bulunmaktadır. En düşük değerli banknot 5 Euro iken, en yüksek değerli banknot 500 Euro’dur. Güncel döviz kuruyla, 200 Türk Lirası’nın satın alma gücü, bu banknotların en düşük iki değeri arasında yer almaktadır.

 

Para birimlerinin güncellenmesi gerekiyor.

 

Analizlerimize dayanarak, enflasyonun mevcut durumunu göz önünde bulundurduğumuzda, Türk Lirası için önerilen en yüksek kupürün 5,000 TL olması gerektiğini belirtiyorum. Bu, piyasadaki mal ve hizmet alışverişlerini kolaylaştıracaktır. Özellikle kırsal kesimde yaşayanlar için teknolojik altyapının yetersizliği nedeniyle nakit kullanımının önemi büyüktür. Dijital dönüşüm ve temassız ödeme sistemleri yaygınlaşmış olsa da, kırsal kesimde bu imkanlardan yararlanmak mümkün değildir. Nakit ödeme zorunluluğu, büyük miktarda nakit taşıma riskini beraberinde getirir ve bu durum, sadece ‘kart kullanımı’ önerisiyle çözülemez.

 

Gerçek çözüm, 2009’da yaptığınız hesaplamalarla belirlediğiniz mevcut para kupürlerini aynı mantıkla güncellemektir; eğer gerekli bilgiye sahip değilseniz, Avrupa Birliği’ni referans alarak bu kupürlerin değerlerini güncelleyebilirsiniz. Çünkü para kupürlerinin alım gücü ilk çıktıkları zamandan bu yana önemli ölçüde azaldı.

 

Bu kupürleri güncellemez ve toplumu dijitale yönlendirirseniz, bu durum merkezi sistemin, dijitalleşme hayalleri kuranların ve devlet içinde paranın dijitalleşmesiyle birlikte diğer endeksleri uyumlu hale getirerek sosyal statü endeksleri oluşturmayı hedefleyenlerin projelerine hizmet edecektir. Bu, istenmeyen bir durum yaratabilir.

 

Bugün her yerde dijital altyapı yok.

 

Dijital altyapının her yerde bulunmaması, dijital para kullanımının yaygınlaşmasıyla mahremiyetin azalmasına sebep olabilir. Türkiye’nin dijital altyapısı yetersiz olan bölgelerinde yaşayan insanlar, bu durum nedeniyle şehirlere veya toplu yaşam alanlarına göç etmeye zorlanabilirler. Dijital para kullanımının artması, enflasyonu tetikleyebilir, kredi maliyetlerini artırabilir ve aracı kurumlara ödenen komisyonları yükseltebilir. Bu sorunların çözülmesi gerekmektedir. Sistemin sağladığı kolaylıklar ve nakit taşıma derdinden kurtulma avantajları olsa da, farklı ödeme yöntemlerinin kullanılması konusunda dikkatli olmak önemlidir.

 

Peki, kimse neden şu soruları tartışmıyor?

 

  • Bu paralar nasıl yaratılıyor?
  • Nasıl ortaya geliyor?
  • Bu, borca dayalı para sistemi ister kağıt para ister dijital para olsun nasıl ortaya çıkıyor?

 

Esas tartışılması gereken bu hassas konular olması gerekirken, kimse bunları sormuyor.

 

Önce paranın yaratılma sürecinden bahsedelim; Günümüz ekonomilerinin temel taşlarından biri olan Borca Dayalı Para Sistemi (BDPS), hem kağıt para hem de dijital para için geçerli olan karmaşık bir mekanizmadır. Bu sistemde, para yaratma süreci iki aşamalıdır. İlk olarak, Merkez Bankası yeni para basar ve faiz karşılığında bankalara borç olarak verir. Ardından, bankalar, gerçekte var olmayan parayı, bilgisayar sistemleri üzerinden tuşlara basarak havadan yaratarıp piyasaya sürerler. Bu süreç, her ülkenin kendi mevzuatına göre düzenlenmiş olup, bankaların kredi verme işlemleri ile tamamlanır. BDPS, modern ekonomilerin vazgeçilmez bir parçası olmakla birlikte, ekonomik döngüler, balonlar, fırsat eşitsizliği, faiz yükü gibi bir dizi olumsuz etkiye de sahiptir.

 

Gelelim asıl soruya;
İnsanların yönünü dijitale akacak şekilde sistemi neden kolaylaştırıyorsunuz?

 

Aslında, bu süreçler başka yöntemlerle de kolaylaştırılabilir. Ancak bu kolaylaştırmalar sonucunda yeni kısıtlamaların ortaya çıktığı görülüyor. Eğer bu durum diğer endekslerle (karbon, yaşam kalitesi, sağlık endeksleri gibi) birleştirilirse, mevcut toplum yapısının tamamen kontrol altına alınmış ve robotlar gibi işleyen bir topluma dönüşebileceği endişesi var. Avrupa’daki para birimlerine bakıldığında, bu sistemden bağımsız hareket ettikleri, diğer ülkelerin de benzer bir tutum sergilediği görülüyor. Bu nedenle, işlevselliğini yitirmiş olan para birimlerinin yenilenmesi gerektiği düşünülüyor. Ayrıca, madeni paraların üzerinde yazılı olan değerlerin, maliyetlerinin çok altında bir seviyeye indiği belirtiliyor.

 

Kredikartı kullanımı da patladı! Çünkü millette para kalmadı. Herkes ekside. Gününü kartlarla çevirmeye çalışıyor. Varlıklarını satma noktasına geldi. Yakında ahlaksızlık da patlayacaktır!

 

Bu durum giderek anlamsız hale geliyor. “Bu para birimleri artık değersiz, ortadan kaldıralım” noktasına gelindiğinde, bu düşünceyi kabul edecek bir toplum yapısının oluştuğu söylenebilir. Bu, belki de bazı çevrelerin amaçladığı bir sonuç olabilir. İnsanları dijitalleşme yoluyla daha kontrol edilebilir hale getirmek bu amaçlardan biri olabilir. Ancak bu tür bir duruma asla izin verilmemelidir.

 

Hâlâ meseleyi anlamamış hatta anlamamakta ısrar eden bir ekonomi idaresi var. Bütün bunlar başımıza faizden dolayı geldi. Ama bu kafa kredikartı kullanımını frenlemek için faiz artırıyor!

 

Çünkü küreselcilerin dijital kölelik ajandası uygulanıyor.
Çünkü ağzı başka söyleyip eli başka işleyenler görev icra ediyor.
Çünkü mevcut sisteme biat edilmiş.
Onun için sorgulanmıyor...

Bu işin sonu ekonomik helake gider!

 

Prof. Dr. Mete GÜNDOĞAN
İkitsat Hareketi

Makale Yazarı

Article Author

Mete GÜNDOĞAN

Yazar

Yazarın Diğer Yazıları

Paylaş:
Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.