Kalk Ve Uyar! Kötülüğe Dur De!

Hero Image

Akşam Yemeği için Böcek Yemek...

  • 12 Haz 2024

  • Paylaş:
Blog Detail Header

Akşam Yemeği için Böcek Yemek!

 

1970’lerde, eski ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, gıda, enerji ve para gibi kilit kaynakların kontrolünün gücünü erken fark etti.

 

Gıda arzının kontrolü, insanların da kontrolü anlamına gelir. Bu durum, gıdanın stratejik bir silah olarak önemini ve kontrol sahiplerinin uluslar ve topluluklar üzerindeki etkilerini kullanma potansiyelini gözler önüne serer. Fakat bu tür bir kontrol, distopik bir geleceğin işaretçisi de olabilir.

 

1974 Dünya Gıda Konferansı’nda Henry Kissinger tarafından sunulan plan, dünya nüfusunun azaltılmasını ve hükümetlerin güç sahiplerinin isteklerine göre hareket etmelerini sağlamayı hedefliyordu. Bu plan, bir küresel gıda krizi yaratmayı ve bu kriz aracılığıyla hükümetleri yönlendirmeyi öngörüyordu. O günden bu yana, planın uygulanması için yapılan çalışmalar, küresel istikrar ve güvenlik üzerindeki potansiyel etkiler konusunda endişeleri artırıyor.

 

Avrupa Komisyonu’nun önerdiği yeni yasalar, doğal tohum kullanımını sınırlayarak küresel şirketlerin kontrolünü artırma riski taşıyor. Bu durum, tarımsal çeşitliliğin korunmasını savunanlar tarafından endişeyle karşılandı. Doğal tohumların yerine genetiği değiştirilmiş organizmaların (GDO) geçmesi, gıda sistemimizin çevresel etkileri açısından önemli bir konudur.

 

Dünya Ekonomik Forumu’nda (WEF), küresel gıda şirketlerinin liderleri ve devlet temsilcileri, milyarlarca insanın gıda erişimini etkileyebilecek politika ve stratejiler üzerine toplanıyor. Kamu denetimi ve hesap verebilirlik eksikliği, insanların ne ve ne kadar yiyeceğine dair kararları kimin vereceği sorusunu akıllara getiriyor. Bu, gelecekte olası kaosların işareti olabilir.

 

Hollanda’daki okul kafeteryaları, küresel ısınma ile mücadele amacıyla öğrencilere kurt unu ve böcek bazlı yiyecekler sunan bir pilot program başlattı. Daha önce mizahi bir komplo teorisi olarak adlandırılan “böcek yedirme” fikri, öğrenciler için gerçek bir seçenek haline geldi. Bu tür politikalar, gıda tercihleri ve yaşam tarzları üzerinde keyfi değişiklikler yapma çabalarının bir parçası olarak ele alınıyor artık.

 

AB’nin teklif ettiği yeni tohum yasası, doğal tohumların ticaretini yasaklamayı ve çiftçilerin özgürce tohum takas etmelerini sınırlamayı öngörüyor. Bu adımlar, tohum dağılımını merkezi hale getirme ve sonuçta bitkilerin genetik yapısını değiştirme amacı taşıyor. Gıda üretiminin çeşitliliği ve sürdürülebilirliği üzerinde önemli etkileri olabilecek bu amaçlara, yeni genetik mühendislik teknolojileri ile ulaşılması hedefleniyor.

 

Bu kontrolün kapsamı ve bütünlüğü, milyonlarca hatta milyarlarca insanın yaşam tarzlarını keyfi olarak yeniden şekillendirme konusundaki kararlılığı ile gösterilebilir. Avrupa’daki bu değişim, yalnızca bir başlangıçtır. Halk, kendilerine dayatılan politikalara artık daha bilinçli ve tepkilidir. Pandemi sırasında yaşananlar, insanların gözlerini açtı. İklim krizi ve karbon ayak izi gibi konuların arkasındaki emperyalist politikaları anladılar. BM ve NATO gibi kuruluşların ulusal bağımsızlıkları tehdit ettiğini fark ettiler. Bu nedenle, Avrupa’daki halk, kendi topraklarında bu tür unsurları istememektedir. Ülke bağımsızlıklarını geri kazanmak ve ulusal bilinci yeniden canlandırmak istiyorlar. Fakat bu uyanış, gelecekte daha büyük çatışma ve kaosun işareti olabilir.

 

Bu dönüşüm sadece Avrupa’ya özgü değil; dünya genelinde benzer bir bilinçlenme söz konusu. İnsanlar, küresel elitler tarafından dikte edilen politikalara daha fazla farkındalık gösteriyor ve tepki veriyor. Bu bilinçlenme, siyasi atmosferi hızla değiştiriyor ve Avrupa’daki bu değişim diğer kıtalara da sıçrayacak gibi görünüyor. İnsanlar, kendi geleceklerini belirleme hakkını yeniden kazanmak istiyorlar, bu nedenle anti-emperyalist ve anti-globalist hareketler güç kazanıyor. Fakat bu artış, ileride daha büyük çatışmalara ve kaosa yol açabilir.

 

Küresel gıda politikalarının stratejik hedefleri ve bu politikaların olası etkileri, gıda sistemlerinin kontrolü ve manipülasyonu konusunda endişeleri artırıyor. Bu kontrol, karanlık bir geleceğin işareti olabilir. İnsanların refahı ve doğal beslenme hakları göz ardı edilirken, küresel elitlerin çıkarları için milyonlarca insanın yaşam tarzları keyfi bir şekilde değiştiriliyor.

 

Artık bu durum bir zorunluluk değil, bir tercih meselesi. Gerçekler göz önünde bulundurulduğunda, akşam yemeği için böcek yemek bir zorunluluk değil, bir tercih haline gelebilir. Bu olası distopik geleceği anlamak, hepimiz için büyük önem taşır.

 

Bu makale; insanlığın onuruna ve özgürlüğüne değer veren her bireyin bilmesi gereken kritik meseleleri ele alırken, küresel elitlerin ve dünyanın dört bir yanına dağılmış işbirlikçilerinin “yenilmez” olduğu yanılgısını oluşturmak değildir, aksine insanlar izin vermediği müddetçe insanlık aleyhine olan “Büyük Sıfırlama” gibi hedeflerini asla başaramayacakları gerçeğini ortaya koymaktır. Bunlara izin vermemek, onlar için kötü haberlerin başlangıcı olacaktır.


Guwuste.com
Kalk ve uyar! Kötülüğe de dur de!


Bu makaleyi kullanmak isteyenler kaynak göstermek şartıyla izin almadan kullanabilirler…

Makale Yazarı

Article Author

GUWUSTE

Yazar

Yazarın Diğer Yazıları

Paylaş:
Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.