Tarımın Sonunu Getirecek Yeni Komplolar
22 Haz 2024
- Paylaş:
Tarımın Sonunu Getirecek Yeni Komplolar
Tarımın Sonunu Getirmeye Yönelik Küresel Kıtlık Yeni Komplo Teşebbüsleri…
Son dönemlerde, küresel tarım endüstrisinin geleceği üzerine yapılan tartışmalar, çeşitli entrikalarla dolu bir kaos ortamını beraberinde getirmiştir. Dünya Ekonomik Forumu (WEF) ve Birleşmiş Milletler (BM) öncülüğünde hazırlanan ve Amerika Birleşik Devletleri de dahil olmak üzere 13 ülkenin imzaladığı bir anlaşma, tarım endüstrisinin yok edilmesi ve küresel bir kıtlık yaratılmak istendiğini ortaya koymuştur.
Birleşmiş Milletler ve Dünya Ekonomik Forumu tarafından oluşturulan bir anlaşma, gıda üretimini küresel ısınmanın önde gelen sebeplerinden biri olarak işaret etmektedir. Bu çerçevede, tarım arazilerinin azaltılması ve tarımsal üretimin kısıtlanması gerektiği vurgulanmaktadır. Anlaşmayı imzalayan ülkeler arasında başta ABD olmak üzere Arjantin, Avustralya, Brezilya, Burkina Faso, Şili, Çek Cumhuriyeti, Ekvador, Almanya, Panama, Peru, İspanya ve Uruguay gibi ülkeler yer almaktadır. Anlaşma, her ülkenin tarım arazilerini ne oranda azaltması gerektiğini belirleyen hedefler koymaktadır.
Metan emisyonlarını düşürme bahanesiyle, tarımsal üretimi sınırlayarak ve çiftlikleri kapatma yoluyla küresel bir gıda sıkıntısı yaratma taahhüdü verilmiştir. WEF’in Küresel Metan Merkezi’nin duyurduğu bu plan, dünya gıda arzını tehlikeye atarak toplumun endişelerini suistimal eden bir kriz mühendisliği grubu tarafından desteklenmektedir.
İspanya Tarım, Balıkçılık ve Gıda Bakanlığı, tarımsal faaliyetlerden kaynaklanan metan emisyonlarını azaltarak Paris İklim Anlaşması’ndaki hedeflere ulaşma konusunda uluslararası topluluğun ortak çabasını memnuniyetle karşıladığını açıklamıştır. Küresel Metan Merkezi, gıda sistemlerinin metan emisyonlarının büyük bir kısmından sorumlu olduğunu ve bu durumun gezegenimizi tehdit ettiğini belirtmiştir. Beyaz Saray İklim Özel Temsilcisi John Kerry ise, metan emisyonlarının azaltılmasının küresel ısınmayla mücadelede hızlı sonuçlar vereceğini ve tarım bakanlarının bu yöndeki Küresel Metan Taahhüdüne katılımını olumlu karşıladığını ifade etmiştir. Bunun yanı sıra, geleneksel hayvancılığın yerini böcek proteininin alacağı ve et ürünlerinin sadece zengin elitler tarafından erişilebilir olacağı öngörülmektedir.
Bu anlaşmalar ve beyanlar, küresel elitlerin gıda üretimini kısıtlama ve çiftlikleri kapatma yoluyla küresel bir kıtlık yaratmayı hedefliyor ve bu da nüfus azaltma politikalarının bir parçasıdır. Gıda üretiminin durdurulması nüfusun azalmasına sebep olacak ve bu da bazı elit grupların kontrolünü güçlendirecektir. Gıda üretiminin azalması, dünya çapında ciddi sonuçlara neden olacaktır. Tarım alanlarının yok edilmesi, gıda arzının düşmesine ve fiyatların artmasına yol açacaktır. Bu, özellikle düşük gelirli ülkelerde ve topluluklarda gıda güvensizliğini artıracak ve tarım sektöründe çalışan milyonlarca insanın geçimini riske atacaktır.
Anlaşma, geleneksel hayvancılığın alternatif gıda kaynaklarıyla, örneğin böcek proteinleriyle değiştirilmesini öngörüyor. İnek ve tavuk gibi geleneksel et kaynaklarının yerini cırcır böcekleri ve böcek larvaları alacak, etin lüks bir ürün haline gelerek sadece zengin elitler tarafından erişilebilir olacağı ifade ediliyor olması, gıda alışkanlıklarında radikal bir dönüşüme neden olacağı için toplumsal bir dirençle karşılaşması mümkün görülmektedir. WEF Küresel Metan Merkezi’nin açıkladığı bu plan, dünya gıda arzını tehdit eden ve halk arasında paniğe neden olabilecek kriz mühendisliği yapan bir grup tarafından destekleniyor.
Sonuç olarak, WEF ve BM’nin öncülüğünde 13 ülkenin imzaladığı anlaşma, tarım endüstrisinin yok edilmesi ve küresel kıtlık yaratılması yönünde bir kaos ortamına yol açmıştır. Metan emisyonlarını azaltma bahanesiyle tarımsal üretimin kısıtlanması ve çiftliklerin kapatılması gibi eylemlerin küresel kıtlığa sebep olacağı ortadadır. Gıda üretiminin azaltılması ve alternatif gıda kaynaklarının desteklenmesi, dünya çapında ciddi sosyal ve ekonomik etkilere neden olacaktır. Bu nedenle, bu tür politikaların uygulanmasında şeffaflık ve bilimsel temelli ve insani yaklaşımlar esas alınmalıdır.
Peki öyleyse şu soruyu soralım; Türkiye'ye sıra ne zaman gelecek?
Gıda kontrolünün, insanların da kontrolü anlamına geldiği gerçeği göz önünde bulundurulduğunda, bu tür girişimlerin, insanlığı kontrol altına almayı ve Büyük Sıfırlama’ya geçişi hızlandırmayı amaçlayan, insanlık aleyhine bir dizi operasyonlar zincirinin halkalarından biridir.
Bu makale; insanlığın onuruna ve özgürlüğüne değer veren her bireyin bilmesi gereken kritik meseleleri ele alırken, insanlık aleyhine faaliyetler yürütenlerin “yenilmez” olduğu yanılgısını oluşturmak değildir, aksine insanlar izin vermediği müddetçe insanlık aleyhine olan hedeflerini asla başaramayacakları gerçeğini ortaya koymaktır. Bunlara izin vermemek, onlar için kötü haberlerin başlangıcı olacaktır.
Guwuste com
Kalk ve uyar! Kötülüğe de dur de!
Okuyucularımız içeriği kaynak göstermek şartıyla izin almadan kullanabilirler…