Kalk Ve Uyar! Kötülüğe Dur De!

Hero Image

İklim Aktivistlerine Dikkat Etmeliyiz

  • 01 May 2024

  • Paylaş:
Blog Detail Header

 

İklim Aktivistlerine Dikkat Etmeliyiz

 

Birleşmiş Milletler ve bağlı kuruluşları, iklim araştırmalarında dikkat çekici bulgulara ulaşmış ve tavsiyesine göre, iklim aktivistleri konusunda daha dikkatli olması gerekiyormuş…

 

BM ve Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), ‘iklim krizi’ ifadesini resmi bir terim olarak kullanmazken, medya ve aktivistlerin iklim değişikliği konusunda ‘iklim krizi’, ‘küresel ısınma’ ve ‘iklim acil durumu’ gibi ifadelerle daha duyarlı bir dil benimsemiştir deniliyor.

 

Bazı araştırmacılar, bu terimlerin sözde iklim aktivistleri ve medya tarafından oluşturulan bir algı olduğunu ve bilimsel bir temele dayanmadığını savunurken, bazı araştırmacılar ise Temmuz 2023’ün “Dünya’nın kayıtlara geçen en sıcak ayı” olarak tanımlanmasına karşın, on yıl öncesine göre hemen hemen aynı sayıda sıcak ve soğuk bölge olduğunu belirtiyorlar.

 

“İklim krizi” terimi, politikacılar ve medya tarafından sıklıkla, sıfır karbon emisyonunun kritik önemini vurgulamak amacıyla kullanılır. Ancak, BM’nin Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli, bu tehdidi aynı dille tanımlamaktan kaçınır. Panel’in 2021’de yayınladığı son rapor, medyanın ‘iklim krizi’, ‘küresel ısınma’ ve ‘iklim acil durumu’ gibi ifadelerle tarafsızlığını yitirmiş olabileceğini öne sürüyor. Bu durum, “iklim krizi” algısının, katı bilimsel temellere dayanmayıp, iklim aktivistleri ve medya tarafından oluşturulan bir algı olabileceği izlenimini uyandırabilir. Öte yandan, Avrupa Birliği’nin 2021 İklim Değişikliği Yasası ve Avrupa Parlamentosu’nun 2019’da iklim ve çevre acil durumu ilan etmesine rağmen, “iklim krizi” ifadesinden kaçınılmaktadır.

 

‘İklim krizi’, ‘küresel ısınma’ ve ‘iklim acil durumu’ terimleri, bağımsız medya ve iklim aktivistlerinin dünya halklarını bilinçlendirmek için kullandıkları ifadelerdir. Bu terimler, resmi raporlarda yer almasa da toplumun dikkatini çekmekte ve önemli bir farkındalık oluşturmuştur. Küresel Elitler ise bu farkındalığın daha da yayılmasından endişe ettikleri ortadadır. Bu da gerçek iklim aktivistlerine itibar etmemiz gerektiğini anlamamız için yeterli olacaktır.

 

Geçmişte yaşanan hızlı ısınma dönemlerinin, günümüzdeki gibi olduğu göz ardı edilmemelidir.

 

Dansgaard-Oeschger olayları, sebepleri tam olarak çözülememiş iklim dalgalanmalarıdır. İklim biliminin geçmişteki hatalarını bir kenara bırakarak, gelecekteki iklim değişiklikleri ve insan etkileri arasındaki ilişkiyi araştırmak büyük önem taşımaktadır. Yakın gelecekte, 2023 yılında yaşanan sıcaklık artışının, 25. güneş aktivite döngüsünün zirvesine ulaşması, güçlü bir El Nino olayı ve Hunga Tonga-Hunga Ha’apai su altı volkanik patlamasının stratosfere büyük miktarda su buharı bırakması gibi üç önemli faktörün birleşip birleşmediği incelenecektir.

 

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin Üçüncü Değerlendirme Raporu ise iklim sisteminin doğrusal olmayan ve kaotik yapısının gelecekteki iklim tahminlerini zorlaştırdığını belirtiyor. Bu yüzden, model çözümlerinin topluluklarını kullanarak sistemin muhtemel durumlarını tahmin etmek daha uygun görülüyor. Atmosfer-Okyanus Bağlantılı Genel Dolaşım Modelleri gibi iklim modelleri, gelecekteki sıcaklık ve yağış gibi iklim değişkenlerini anlamak için geliştirilmiş olsa da, bu modellerin çözünürlüğü birçok parametre ve karmaşık algoritmalar nedeniyle sınırlıdır. CO2 konsantrasyonlarının iki katına çıkmasıyla beklenen sıcaklık artışını ifade eden Denge İklim Duyarlılığı, farklı modellerde büyük değişiklikler göstermektedir. Bu, yıllar süren geliştirme çalışmalarına rağmen, iklim modellerinden beklentilerin azalmasına sebep olmuştur.

 

2017’de, birçok iklim modeli, gözlemlere kıyasla aşırı ısınma eğilimi gösterdiği ve önemli ölçüde yanlış olduğu ifade edilmiştir. Bu modellerin, son on yılın iklim değişikliklerini gerçekçi bir şekilde yansıtmadığı düşünülmekte, bu da gelecekteki iklim değişikliklerini ve ilgili politika kararlarını tahmin etme yeteneklerini sorgulamaktadır. Özellikle güneş, bulutlar ve volkanik faaliyetler gibi faktörlerde, modellerin iklim süreçlerini doğru bir şekilde anlamadığına dair eleştiriler mevcuttur. Ancak, bu tür eleştiriler genellikle bastırılmakta veya göz ardı edilmektedir.

 

İklim modelleri, iklim değişikliğinin etkilerini anlamak için gelecekteki insan kaynaklı karbon emisyonu senaryolarını kullanır. Ancak, insan kaynaklı CO2 emisyonlarının oranı son altmış yılda büyük ölçüde sabit kalmış ve bu, raporların insan kaynaklı iklim krizi konusunda uyarıda bulunmamasına neden olmuştur.

 

Tüm emisyon senaryoları, fosil yakıt merkezli kalkınmayı yansıtan “Paylaşılan Sosyoekonomik Yollar” olarak adlandırılır. Tüm raporlar, olumsuz senaryoların gerçekleşme ihtimalinin düşük olduğunu, fakat dikkate alınması gereken uç durumların olabileceğini vurgular. Ayrıca, kasıtlı olarak yanıltıcı sonuçlar üretmeyi hedefleyen yeni bir emisyon senaryoları serisinin planlandığı ve bu sonuçların şüpheyle karşılanması gerektiği konusunda uyarıda bulunurlar.

 

Bu makale; insanlık onuruna ve özgürlüğe değer veren her bireyin bilmesi gereken kritik meseleleri ele alırken, küresel elitlerin ve dünya genelindeki işbirlikçilerinin “yenilmez” olduğu yanılgısını oluşturmak değildir. Aksine insanlar izin vermediği müddetçe insanlık aleyhine olan “Büyük Sıfırlama” gibi hedeflerini asla başaramayacakları gerçeğini ortaya koymaktır. 

 

Guwuste.com
Kalk ve uyar, Kötülüğe de dur de

Makale Yazarı

Article Author

GUWUSTE

Yazar

Yazarın Diğer Yazıları

Paylaş:
Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.