Rusya ve Batı Arasında Fark Yoktur
02 May 2024
- Paylaş:
Rusya ve Batı Arasında Fark Yoktur
Rusya ile Batı arasında fark olmaması, uluslararası ilişkilerin karmaşık doğası göz önüne alındığında, taraflar arasında oldukça çekişmeli bir meseledir.
Her iki taraf da kendi değerlerini ve çıkarlarını savunuyor, bu da bazen çatışmalara neden olabiliyor. Küresel finans elitlerin, sahte paradigmalara ve iki tarafın çatışmalarına dayalı bir labirentin arkasına saklanıyor gibi görünüyorlar.
Bu karmaşık düzen, küresel finans elitlerin güçlerini artırmak ve merkezi bir otorite oluşturmak için kendi çıkarları doğrultusunda hareket eden bir tiyatro olarak görülebilir. Dünya siyaseti ve ekonomik krizlerin ardında bazen belirli güç merkezlerinin yattığına inanılır. Örneğin, dünya servetinin büyük bir bölümünü kontrol eden ve sisteme büyük etkisi olan Küresel Finans Elitlerin mevcuttur. Bunlar bankalar, varlık yatırım fonları, danışmanlık ve denetim firmaları, uluslararası kredi derecelendirme ajansları gibi dört temel yapı üzerinden dünyayı şekillendirirler.
Komünist Rusya’nın kuruluşunun Batılı bankalarca finanse edilmesi ve ABD hükümetinden askeri destek alması, tarihin en karmaşık dönemlerinden birini temsil eder. Bu tür iddialar sıklıkla çeşitli teoriler ve spekülasyonlar içerir. Tarihi olayların halktan gizlenmesi, finansal elitlerin güçlerini korumalarına imkân sağlayabilir. Tarih boyunca, bilgi akışının finansal elitler tarafından kontrol edilmesi, güç dinamiklerinin şekillendirilmesinde kritik bir rol oynamıştır.
Küresel finans elitleri, ulusal sınırların ve siyasi ideolojilerin ötesinde, kendi menfaatleri doğrultusunda hareket edebilir ve bu süreçte siyasi figürleri etkileme gücüne sahiptirler. Bazen, bu etki, liderlerin veya politikacıların finansal elitlerin çıkarları doğrultusunda davranmalarına sebep olabilir. Araştırmalar, politik kapasitelerdeki eksikliklerin güçlü finansal çıkar gruplarının oluşumunu desteklediğini ve bu grupların transnasyonal politika ağları üzerinden küresel finansal düzenlemeler üzerinde etkili olduklarını ortaya koymaktadır. Ek olarak, ekonomik elitler ve iş dünyasını temsil eden örgütlenmiş grupların devlet ve hükümet politikaları üzerinde önemli etkileri bulunurken, genel halkın ve toplumun çıkarlarını savunan grupların neredeyse hiç etkisi olmamaktadır. Bu, küresel finans elitlerinin siyasi süreçler üzerindeki etkisinin beklenenden daha karmaşık ve çok boyutlu, hatta bazen felaket sonuçlara yol açabilecek düzeyde olduğunu göstermektedir.
Ukrayna krizi sürerken ve Pasifik ile Orta Doğu’da yeni tehditler ortaya çıkarken, bazı alternatif analistler arasında ilginç bir fikir birliği oluştu. Bu analistlere göre, Başkan Vladimir Putin, Rusya ve BRICS ülkeleriyle birlikte, küreselleşme ve şirket finansörlerinin hakimiyetine karşı bir cephe oluşturuyor. Fakat bu cephenin, gerçek durumdan farklı bir senaryo sunuyor olabileceği ihtimali asla göz ardı edilmemelidir.
1990’larda, Sovyetler Birliğinin Lağv edilmesiyle bölgenin bölgesel federasyon olarak yeniden yapılandırılma süreci, Mikhail Gorbaçov ve diğer küresel liderlerin planlarının bir parçası olarak değerlendirilebilir. Gorbaçov, bu yeni düzenin Birleşmiş Milletler, Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası gibi uluslararası kurumlar tarafından yönetilmesi gerektiğine inanıyordu. Ancak, bu görüşün yalnızca Gorbaçov’a özgü olmadığı ve zaman içinde daha geniş bir kabul gördüğü anlaşılmaktadır.
Sovyetler Birliği’nin çöküşünün ardından Rus ekonomisi ciddi bir mali krize girdi ve acil finansal destek arayışına başladı. Bu süreçte, Uluslararası Para Fonu (IMF) 1992 ile 1996 yılları arasında Rusya’ya 22 milyar dolarlık yardım paketi sağladı. Ancak, Rusya’nın borç ödeme zorlukları nedeniyle bu ilk yardım paketi başarısız oldu. IMF’nin Rusya’ya kredi sağlaması 1990’ların sonlarında tekrar başladı ve bu destek günümüze dek sürmektedir.
2009’da Putin, IMF gözetiminde Özel Çekme Hakları temelinde bir süper rezerv para birimi yaratılmasını teklif etti. Kırım’ın Ukrayna’dan ayrılıp Rusya’ya katılma süreci, IMF’nin Ukrayna’dan önemli tavizler almasıyla kısmen bağlantılı görülüyor. Kırım liderleri, Kiev politikacılarını ülkeyi global bankacılara satmakla itham ederken, Ukrayna için IMF yardımı talebinde bulunan ilk isimlerin Rusya Maliye Bakanı ve Putin olduğu belirtiliyor.
Bundan sonra Yeni Rusya’nın küresel yönetişimde katalizör bir rol oynama hedefi, belirsiz kimliklere sahip küresel elitler tarafından oluşturulan yeni dünya düzeninin bir parçası olarak görülmesinin doğru bir değerlendirme olabilir.
Finansal özgürlük savunucularının diğer insanlardan farklı olduklarına dair düşünce endişe verici olabilir; çünkü bu, onların iş birliği yapma ve gerçekten özgür ve bağımsız bir dünya inşa etme önemini gözden kaçırmamıza sebep olabilir. Ancak, her bireyin başta finans olmak üzere tüm özgürlüğünün geleceği kendi kararlarına ve eylemlerine bağlıdır.
Bu makale; insanlık onuruna ve özgürlüğüne değer veren her bireyin bilmesi gereken kritik meseleleri ele alırken, küresel elitlerin ve dünyanın dört bir yanına dağılmış işbirlikçilerinin “yenilmez” olduğu yanılgısını oluşturmak değildir, aksine insanlar izin vermediği müddetçe insanlık aleyhine olan “Büyük Sıfırlama” gibi hedeflerini asla başaramayacakları gerçeğini ortaya koymaktır.
Guwuste.com
Kalk ve uyar, Kötülüğe de dur de