Petrolün yokluğunun nasıl bir silah haline dönüşebileceğini başlayalım anlatmaya;
Küresel Şeytanların ölüm tarikatı olan Dünya Ekonomik Forumu (WEF) dünyanın dört bir yanındaki ülkeleri fosil yakıtlar konusunu ele almaya çağırıyor.

2030 ve 2050 yılına kadar fosil yakıt kullanımını 4 milyar ton azaltmayı hedefleyen WEF ve BM’nin sözde insani kalkınma planlarının bir parçası olan “Net Sıfır” tanımının dünya ekonomisi için bir tehdit olduğu ve uygulanmasının 3,5 trilyon dolara mal olabileceği konusunda uyarıyor. Ancak eleştirmenler ise “Net Sıfır” tanımının sadece WEF’in insan haklarının ihlali olduğunu ve mevcut sistemin sorunu çözmek için yeterli olmadığını savunuyorlar. Bunların bir örtmece olduğunu ve en az 4 milyardan fazla insanın ölümünü de içeren gelecek konusunda alarm veriyorlar.

İşte o senaryolar;

Bir çok uzmana göre fosil yakıt kullanımının sona erdirilmesinin dünya nüfusunun yaklaşık yarısının açlık nedeniyle ölümüne yol açacağı konusunda uyarıda bulunanlardan sadece biri. Hatta 4 milyar insan gıda için fosil gübreye bağımlı olduğu, bu olmazsa o kadar insanın açlıktan öleceğini öngörenlerde var.

Başka senaryolarda var!

Bunlardan biride İngiltere Merkez Bankası eski ekonomist Neil Record’a ait. Telegraph’ta yayımlanan makalesinde ölecek insan sayısının altı milyara yakın olduğunu iddia etti.

“Bir Yıl İçinde Altı Milyar Kişi Ölecek” başlığıyla kaleme aldığı makalesinde şunları yazıyordu;

“Eğer fosil yakıtları kullanmayı tam anlamıyla bıraksaydık ve dünyanın, ekonomilerinin ve nüfuslarının bağlı olduğu doğal kaynaklar olmadan yaşasaydık, büyük olasılıkla altı milyar insan bir yıl içinde ölürdü.”

Fosil yakıtların olmadığı bir dünyada neler olacağını inceleyen Record, şebekenin çok ciddi bir şekilde tehlikeye girmesi nedeniyle çoğu insanın elektrik kesintilerine maruz kalacağını, muhtemelen ölümcül olabileceğini ve bunların yaygın ve kalıcı olabileceğini belirtiyor.

İlk günden itibaren, artık kömür çıkarılmamasının yarattığı değişimi ilk hissedenler gaz kullanıcıları olacaktır; dünyadaki petrol kuyuları kapanacaktır. Aynı şekilde dünyadaki gaz sahaları da kapanacaktır ve 10 ya da 15 gün içinde İngiltere basıncı koruyamayacağı için gaz dağıtım sistemini kapatmak zorunda kalacaktır.

Buna karşılık, evsel tedarik de kesilecektir. Gaz akışı duracak ve yaklaşık 21 milyon hane (nüfusun %74’ü) artık ısıtma, sıcak su ve pişirme olanaklarına sahip olmayacaktır.

“İnsanlar panik içinde yemek pişirmek ve ısınmak için elektriğe yönelebilir ama bir dakika…” diyen Record, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Birleşik Krallık elektrik şebekesi “tampon” enerji kaynağı olarak doğal gaza dayanıyor. Talep her gün tüketici talebine göre değişir ve diğer ana enerji tedarikçisi olan yenilenebilir enerji kaynakları oldukça değişkendir ve şebekeye ancak gaz, üretimleri ile tüketici talebi arasındaki boşluğun aslan payını aldığında güç sağlayabilir.

Dolayısıyla ana gaz dağıtım sistemi basınçsız hale geldiği anda şebeke dengeleme sistemi başarısız olur ve elektrik kesintileri başlar.

Elektrikli ısıtmaya, yemek pişirmeye ve su ısıtmaya geçişle birlikte elektrik talebi hızla artmış olacaktır ve bu nedenle ani aşırı talebin karşılanamaması ve dolayısıyla şebekenin kontrol edilemez hale gelerek elektriksiz kalması çok muhtemel görünmektedir. Bu aynı zamanda iletişim sistemlerinin, cep telefonlarının ve televizyonun da olmayacağı anlamına gelmektedir.

Record’a göre, elektrik olmadan akan su ve ısınma da olmayacak ve en savunmasız insanlar ölmeye başlayacaktır. Başlangıçta bu kişiler kendi evlerindeki yaşlılar olacak, daha sonra dizel yedek jeneratörlerin yakıtı bittiğinde hastanelerde olacaklar. İlk 25 gün içinde “sıradan insanlar için gıda bulunabilirliği ve dağıtımı şeklinde yeni varoluşsal sorunlar ortaya çıkacaktır.”

Açlık 25. Günden İtibaren Başlıyor

25.Gün – Yirmi beşinci güne kadar mazot ve benzin muhtemelen tükenecektir, gerçi Record burada zamanlama konusunda muhtemelen cömert davrandığını söylüyor, ancak bunun anlamı gıda dağıtımının başarısız olacağı ve böylece nüfusun çoğu tamamen satın alınan gıdaya bağımlı olduğu için açlıktan ölmeye başlayacaklarıdır.

İlginçtir ki, bu durumdan sadece izole kırsal topluluklar etkilenecek ve tarımsal açıdan kendi kendine yetebilenler nispeten etkilenmeyecektir.

50.Gün – Record, kentsel bölgelerdeki pek çok insanın açlıktan ölmek üzere olacağını ve “kanun ve düzenin bozulacağını” iddia ediyor ve “hayatta kalmak için giderek artan umutsuz arayış” nedeniyle “kitlesel çatışma ve katliamların yaşanacağından” şüpheleniyor.

Elektrik, su temini ve kanalizasyon akışı nedeniyle sahip olduğumuz sıhhi koşullar olmadan, kolera ve dizanteri gibi Viktorya dönemi hastalıklarının geri dönüşünü göreceğiz.

100.Gün – Zaman geçtikçe para ve statü önemsizleşecek ve dünya petrolü durdurduktan sadece üç ay sonra Neil Record, yaklaşık dört milyarlık dünya nüfusunun yaklaşık yarısının öleceğini tahmin ediyor “İlk ölenler kentli yoksullar olacak; sonra orta ve üst sınıflar”

Yine, hayatta kalanlar kırsal alanlarda yaşayan ve yerel tarımsal ürünlerle ya da azalan gıda stoklarıyla yaşayabilenler olacaktır.

Kentsel alanlardaki insanların yüzde elli beşi için gıda ve güvenli suya erişim neredeyse imkansız olacaktır çünkü elektrik olmadan gıda veya depolama tesisleri (soğutucular/dondurucular) için normal dağıtım yollarının hiçbiri olmayacaktır ve pompalanan su olmadan temiz suya erişilemeyecek veya erişilmesi neredeyse imkansız olacaktır.

Petrolsüz Bir Yıl – Cinayet ve Kargaşalar

365.Gün – petrolsüz bir yılın ardından Record, “belki de iki milyar insan daha açlıktan ya da donarak ölecekti, geriye kalan iki milyar canlı yiyecek stoku tükenmiş ya da bozulmuş olacaktı ve kanun ve düzenin kaçınılmaz çöküşü, pek çoğunun şiddet dolu bir sonla karşılaşması anlamına gelecekti” diyor.

“Piyasaların ve fiyatların icadıyla çok zarif bir şekilde çözülen kıt kaynaklar için rekabet, yerini cinayet ve kargaşaya bırakacaktı” diyor

Petrolü durdurma deneyini tersine çevirecek araçlar ortadan kalkacağı için artık geri dönüş yoktur.

“Kitlesel yok oluş, toplumları kültürlerinden, eğitimlerinden ve hayatta kalma tekniklerinden mahrum bırakacaktı. Yeni bir karanlık çağ başlardı” diyen Record, bunun kabus gibi bir senaryo olduğunu, ancak bu senaryodaki her şeyin gerçeklerle desteklendiğini iddia ediyor.

Her hâlükârda hedef dünya nüfusunu azaltma üzerinedir

WEF üyeleri insan sayısının kitlesel olarak azaltılmasının gerektiğini öne sürmüşlerdir. Bunlardan ünlü ve onursal bir üyesi olan Dennis Meadows, insan nüfusunun %86 azaltılmasını savunuyordu. Roma Kulübü’nün 1972 tarihli nüfus azaltma yanlısı kitabı ‘Büyümenin Sınırları’ndaki yazılarında bu hedefe “barışçıl bir şekilde” ulaşılabileceğini savunuyordu. Kitap 50 yılı aşkın bir süre önce yayınlanmış olsa da, ideolojisi bugün hala WEF’in insan karşıtı politikasıyla uyumlu görünmektedir. Meadow, hayatta kalanların “özgürlüğe” ve “yüksek bir yaşam standardına” sahip olabilmesi için “dünya nüfusunun çoğunun yok edilmesi gerektiğini” savunmuştur.

Öyle ya da böyle petrol konusunda bazı uyarılarda bulunan uzmanlar göz ardı edilmemelidir. Küresel Şeytanların insanların iyiliği ile ilgilenmedikleri apaçık ortadadır. Geleceğin insansızlaştırılmış dünyasını kurmak için pek çok plan ve araçları var. Bunlar kimyasal izler, aşılar, ilaç ürünleri, gıdalardaki zehirli maddeler, su vb yollarla insanlığı ele geçirmeyi hedefliyorlar.

Petrol arzını durdurmak ise bunun yollarından sadece biri…