Korku ve Yalan Haber Propagandası
04 May 2024
- Paylaş:
Korku ve Yalan Haber Propagandası
Hükümetler, halkın dikkatini dağıtmak ve bölünmelerini sağlamak amacıyla korku ve yanıltıcı haberleri kullanabilirler. Bu taktikler, insanları yönlendirmek ve kontrol etmek için planlanmıştır.
Reality TV programlarının temel amacı eğlendirmektir. Ancak bu programlar, dikkatimizi dağıtırken ve duygusal tepkilerimizi harekete geçirirken, toplumun büyük bir kısmı pasif kaldıkça, zorbalık, yolsuzluğu ve beceriksizlik konularında farkındalık yaratma çabalarını etkisizleştiriyor. Yapılan araştırmalar, Reality TV izleme sıklığının artmasıyla, insanların gerçekle kurguyu ayırt etme yeteneklerinin azaldığını ortaya koyuyor.
Dünya genelinde insanlar, ortalama olarak günde üç ila beş saatini televizyon izleyerek harcıyorlar. İnsanlar 65 yaşına geldiklerinde daha fazla televizyon izliyorlar ve bu süre yaş ilerledikçe artış gösteriyor. Reality TV programları ise, her yeni sezonunda izleyici kitlesinin neredeyse yarısını kendine çekmeyi başarıyor.
Daha yakından bakıldığında, bu çılgınlığın altında bir yöntem yattığı görülür. Acımasız bir hesaplama, titiz bir düzenleme ve ürkütücü bir soğukkanlılıkla, bir nüfusu nasıl kontrol edeceğini ve insanların çok fazla direnç göstermeden küresel elitlerin gizli gündemlerini nasıl ilerleteceğini test eden bir deney haline geldiği görülebilir.
Görülebileceği gibi, ABD hükümeti günümüzün önde gelen propaganda üreticilerinden biridir. Gözetleme teknikleri ile çevrimiçi aktiviteleri izleme ve iddia ettikleri “dezenformasyonu” düzeltme eğilimi, Orwell’in 1984 eserinde adeta akıl verdiği yöntemlerin yeniden canlandırılmasını hatırlatıyor. Bu tür “zihin kontrolü”, bilgi ve iletişim kaynaklarının giderek merkezi bir ağa bağlanmasıyla neyin yayınlanacağını, neyin söyleneceğini ve dolayısıyla neyin düşünüleceğini kontrol etme olasılığının arttığı bir tehlikeye işaret ediyor.
CIA’nın 1950’lerde başlattığı Mockingbird Operasyonu, 25’ten fazla büyük gazete ve telgraf ajansındaki muhabirler aracılığıyla istihbarat raporları yerleştirmeyi amaçlıyordu. Bu operasyon, zamanla yeniden sınıflandırıldı, adlandırıldı ve hükümetin gizlilik, yanıltma ve dönüşüm katmanlarının ardına saklandı. Bu zihin kontrolü kampanyalarının amacı, halkının hükümetin ülkeyi totaliter bir polis devleti imajıyla yeniden şekillendirmesine ne kadar izin vereceğini test etmektir.
Korku yayma taktikleri, zihin kontrol programlamasında kritik bir işlev görür. Planlanmış krizler, salgınlar, terörist saldırılar ve silahlı çatışmalar, insanları sürekli bir korku halinde tutar; bu da insan beyninin rasyonel düşünme yeteneğini baskılar. Korku dolu bir zihin, bağımsız düşünmeyi bırakır ve böylece propaganda, beyin yıkama, zihin kontrolü veya basitçe korku satıcılığı ile kolaylıkla yönlendirilebilir, manipüle edilebilir ve kontrol altına alınabilir.
Korku, yalnızca korku yayanlara daha fazla güç kazandırmakla kalmaz; aynı zamanda insanları gruplara böler. Birbirlerini düşman olarak görmelerine neden olur ve sadece kendi görüşlerini duyacak şekilde tartışmalarını sağlar. Bu Makyavelist strateji, ülkede o kadar yaygınlaştı ki, insanların çoğu beyinlerinin yıkandığını ve “biz” ile “onlar” arasında düşünmeye zorlandıklarını fark etmiyor. Bu sırada, propaganda için çalışanlar ceplerini doldurmaya devam ederler.
Bu görünmez mekanizma, insanları korku yoluyla itaat etmeye zorlayan ve tek dünya hükümeti kurma çabasında olan bir yapıdan başka bir şey değildir. Sahne arkasındaki bu yapı, insanları beyinlerini yıkayacak, manipüle edecek ve kontrol altında tutacak kuklalar olarak görmektedir.
Günlük yaşamda karşılaşılan dikkat dağıtıcı, moral bozucu ve kafa karıştırıcı tüm haberler, otokratik hükümetler tarafından üretilen propaganda ile şekillendiriliyor ve yandaş medya aracılığıyla halka sunuluyor. İnsanlık tarihinde ilk kez, dünya çapında algıları yönlendirmek için bir strateji uygulanmakta. Kitle iletişim araçları, bu stratejinin uysal araçları olarak işlev görüyorlar. Ancak bu stratejiye karşı çıkanlar, insanlı aleyhine olan yapıyı deşifre etmekte zorlanabiliyor.
İnsanlar, başkalarının kendileri adına düşünmesine izin vermek konusunda dikkatli olmalıdır. Kendi adına düşünemeyen bir toplum, propaganda karşısında çaresiz kalır. Reality şovları kapatıp, dünyanın distopik bir geleceğe doğru adım adım ilerlediğini fark ederek buna karşı koyma zamanı gelmiştir.
Bu makale; insanlık onuruna ve özgürlüğüne değer veren her bireyin bilmesi gereken kritik meseleleri ele alırken, küresel elitlerin ve dünyanın dört bir yanına dağılmış işbirlikçilerinin “yenilmez” olduğu yanılgısını oluşturmak değildir, aksine insanlar izin vermediği müddetçe insanlık aleyhine olan “Büyük Sıfırlama” gibi hedeflerini asla başaramayacakları gerçeğini ortaya koymaktır.
Guwuste.com
Kalk ve uyar, Kötülüğe de dur de