Corona Virüsü Hiç Olmadıysa, Neden Bu Kadar Korktuk?
30 Eki 2024
- Paylaş:
Corona Virüsü Hiç Olmadıysa, Neden Bu Kadar Korktuk?
Corona Aldatmacasının Peşinde: Virüs Hiçbir Zaman Var Olmadı
Dünya, Covid-19 pandemisi ile yalnızca bir sağlık krizi değil, aynı zamanda insanlığın geleceği üzerinde derin etkiler bırakan bir korku ve kontrol mekanizması ile karşı karşıya kaldı. Küresel güç odaklarının bu durumu kendi çıkarları doğrultusunda nasıl kullandığına dair sorgulamalar yaparak, korku dolu anlatımın ardındaki gerçekleri açığa çıkarmaya çalışacağız. Hazır olun, çünkü bu yolculuk, pandeminin ötesinde insanlığın karşı karşıya olduğu daha büyük tehditleri toplumun her kesiminde yankı buluyor. Makalede, Covid-19’un gerçek doğası, aşılama sürecinin etkileri ve medyanın rolü gibi kritik konular derinlemesine incelenecek.
Pandemi İddiaları: Gerçek mi, Yalan mı?
Covid-19’un başlangıcında, dünya genelinde bir pandeminin varlığına dair güçlü bir inanç oluşturuldu. Ancak, yapılan araştırmalar, bu iddiaların temelsiz olduğunu ortaya koyuyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) sözde verilerine göre, Ocak 2020’de yalnızca 83 PCR onaylı Covid-19 vakası bulunuyordu. Bu rakam, 6.4 milyar insanın yaşadığı bir dünyada, bir pandeminin varlığını sorgulatıyor. Küresel güç odaklarının, bu durumu kendi çıkarları için nasıl manipüle ettiğini anlamak, bu sürecin ardındaki karanlık niyetleri açığa çıkarmak açısından kritik öneme sahip.
Korku Manipülasyonu ve Medyanın Rolü
Küresel güç odakları, pandemiyi bir korku aracı olarak kullanarak halkın psikolojik durumunu istismar etti. Medya, bu korku kampanyasının en büyük destekçisi oldu; sürekli yayılan korkutucu haberlerle virüsün ölümcül etkileri hakkında panik yarattı. Bu durum, bireylerin mantıklı düşünme yetilerini zayıflatarak özgürlüklerinin kısıtlanmasına yol açtı. Büyük medya kuruluşları, hükümetlerin korkutucu açıklamalarını destekleyerek toplumu daha da tedirgin etti. Korku, ekonomik çöküş ve sosyal kaosa neden olan bir silah haline geldi. Bilimsel veriler çoğu zaman göz ardı edilirken, dramatik hikayeler öne çıkarıldı; virüs, “terörist” gibi tanımlanarak halkın duyduğu korkuyu artırdı ve hükümet politikalarına karşı çıkmalarını engelledi.
Aşı Eleştirisi: Sağlık mı, Kazanç mı?
Covid-19 aşıları, insan sağlığına yönelik ciddi tehditler barındırdığı iddialarıyla gündeme gelmekte ve aşılama uygulamalarının ölüm oranlarını artırdığına dair veriler sunulmaktadır. Küresel güç odaklarının bu aşıları bir kazanç kapısı olarak görüp insan sağlığını hiçe sayarak kendi çıkarlarını önceliklendirdiği düşünülüyor. Aşıların yalnızca bir sağlık çözümü değil, aynı zamanda bir kontrol aracı olarak kullanıldığına dair endişeler artmakta; özellikle gençler ve çocuklar üzerindeki etkileri yüksek ölüm oranlarıyla birlikte kaygı verici boyutlara ulaşmaktadır. Aşılama sürecinin yan etkilerinin çoğu zaman göz ardı edilmesi, halk sağlığını tehdit eden bir durum haline gelmektedir. Bu bağlamda, küresel güç odaklarının aşıları manipülasyon aracı olarak kullanma yöntemlerini anlamak, sürecin ardındaki gerçekleri açığa çıkarmak açısından büyük önem taşımaktadır.
Bilimsel Geçerlilik: Testlerin Sorgulanması
RT-PCR testinin geçerliliği, pandeminin başlangıcından bu yana sürekli sorgulanmakta ve birçok bilim insanı tarafından güvenilirliği tartışılmaktadır. Testin, virüsün kimliğini tespit etmek yerine yalnızca genetik parçaları belirlediği ifade ediliyor; bu durum, Covid-19 vakalarının sayısının abartıldığına dair endişelere yol açıyor. Küresel güç odaklarının bu testleri kullanarak insanları manipüle etme yöntemlerini anlamak, sürecin ardındaki gerçekleri açığa çıkarmak açısından kritik bir öneme sahiptir.
Siyasi ve Ekonomik Etkiler: Ekonomik Savaş, Çöküş ve Sosyal Kaos
Pandemi süreci, dünya genelinde ekonomik ve sosyal yapıyı destabilize ederek büyük bir çöküşe yol açtı. İşsizlik oranlarının artması, birçok işletmenin kapanması ve insanların geçim sıkıntısı çekmesi, sosyal kaosa neden oldu ve ruh sağlığını olumsuz etkiledi. Bu süreçte, küresel güç odaklarının durumu kendi çıkarları doğrultusunda nasıl kullandığına dair pek çok örnek mevcut. Ekonomik çöküş, elitlerin insanları kontrol etme ve çıkarlarını koruma stratejilerinin bir parçası olarak değerlendirilebilir.
Cinsiyet ve Yaş Grubu Üzerindeki Etkiler: Gençlerin Sağlığı ve Geleceği
Aşılama uygulamalarının gençler ve çocuklar üzerindeki etkileri, endişe verici boyutlara ulaşarak yüksek ölüm oranlarına yol açtığına dair verilerle gündeme geliyor. Küresel güç odaklarının, genç nesilleri hedef alarak geleceği şekillendirme çabaları, toplumda büyük bir kaygı yaratıyor. Bu durum, insanlığın geleceği için ciddi tehditler barındırmakta ve genç bireylerde sağlık sorunlarına yol açarak, onların geleceğini tehdit eden bir faktör haline gelmektedir.
Küresel Güç Odağının Büyük Sıfırlama Planının Pandemi İle Bağlantısı
Yukarıda ele alınan konular, küresel güç odaklarının büyük sıfırlama planlarının bir parçası olarak değerlendirilebilir. Covid-19 pandemisi, yalnızca bir sağlık krizi değil, aynı zamanda insanlığın kontrol altına alınması için bir fırsat olarak kullanıldı. Korku, manipülasyon ve ekonomik çöküş gibi stratejiler, elitlerin çıkarlarını koruma ve güçlerini pekiştirme çabalarının bir yansımasıdır. Aşılar ve medya aracılığıyla yürütülen kampanyalar, bireylerin özgürlüklerini kısıtlayarak toplumsal etkiler yaratmıştır. Bu süreç, insanlığın geleceği için ciddi tehditler barındırmakta ve bu tehditlerin farkında olmak, bireylerin kendi kaderlerini belirlemeleri açısından hayati önem taşımaktadır.
Elitlerin stratejilerine karşı durmak ve bireylerin duyarlılık geliştirmesi, karanlık planların etkisiz hale gelmesine yardımcı olabilir. Toplumsal dayanışma, elitlerin oyunlarına karşı güçlü bir savunma mekanizması işlevi görecek ve geleceğimizi şekillendirme gücüne sahip olmak, her bireyin sorumluluklarını yerine getirmesiyle mümkün olacaktır. Bu dayanışmanın güçlenmesi, küresel güç odakları için kötü haberlerin başlangıcını işaret etmektedir.
Guwuste com
Şimdi uyanma ve birlik olma zamanı!!
Kalk ve uyar! Kötülüğe de dur de!
Uyanık olun, sorgulayın ve gerçeği aramaktan asla vazgeçmeyin…
Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler…