15 Dakikalık Şehirler Kafestir!!
03 Kas 2024
- Paylaş:
Kafes Hayatı Şehirlerde Özgür Birey Olmak Mümkün mü?
15 Dakikalık Şehirler Kafestir!!
Günümüzde şehirlerin dönüşümü, insan yaşamının yeniden şekillendirilmesi projeleriyle dolup taşıyor. WEF'in 2030 Gündemi (Plan 2030) çerçevesinde hayata geçirilen bu projeler, bireylerin yaşam alanlarını daraltarak toplumsal huzursuzluk yaratma potansiyeli taşıyor. Peki, bu dönüşümün arkasında yatan gerçekler neler? Küresel elitlerin akıllı şehirler girişimi, insanlığa yönelik tehditlerini ve sinsi planlarını derinlemesine inceleyelim.
2030 Gündemi ve 15 Dakikalık Şehirler: Nakit Kullanımının Kaldırılması
Küresel elitlerin şekillendirdiği şehirler, aslında insanları kontrol altına almak için tasarlanmış laboratuvarlar. 15 dakikalık şehirler, bireylerin ihtiyaçlarını karşılamak için her şeyin elinin altında olduğu, fakat dış dünyadan izole bir yaşam sunarak insanların kendi mahallelerinde hapsolmasına neden oluyor. Nakit kullanımının kaldırılması ve dijital para sistemlerine geçiş, bireylerin harcamalarının vatandaşlık sosyal punlama sistemi ile izlenebilir hale gelmesine yol açarak ekonomik bağımsızlıklarını kaybetmelerine zemin hazırlıyor. Bu durum, bireylerin özgürlüklerini kısıtlayan bir kontrol mekanizması haline geliyor.
Yeşil ve Sağlıklı Şehirler: Araçsız Bölgelerin Sinsi Planı
Küresel elitler, “yeşil” ve “sağlıklı” şehirler vaadiyle insanları kandırırken, aslında sinsi planlarını devreye sokuyorlar. Araçsız bölgeler, bireylerin hareket özgürlüğünü kısıtlayarak toplumsal yaşamı daraltan bir strateji olarak öne çıkıyor. İnsanların yalnızca belirli yerlerde dolaşmalarına izin verilmesi, dışarı çıkmalarının engellenmesiyle sonuçlanıyor. Paylaşımlı ulaşım sistemleri, toplumsal etkileşimleri sınırlayarak bireyler arasındaki bağları zayıflatıyor. Böylece, elitlerin kontrolü pekişiyor ve “yeşil” dönüşüm, bireylerin yaşam alanlarını daraltarak onları daha kolay yönetilebilir hale getiriyor.
Amsterdam: Akıllı Şehir Uygulamaları ve Kontrol Planları
Amsterdam, akıllı şehir uygulamalarıyla elitlerin kontrol planlarının laboratuvarı haline gelmiş durumda. Deneme projeleri, bireylerin yaşamlarının nasıl denetim altına alındığını gözler önüne sererken, akıllı giriş sistemleri ve plaka tanıma teknolojileri aracılığıyla araçların ve insanların hareketleri sürekli izleniyor. Bu uygulamalar, diğer şehirler için örnek teşkil ederken, küresel elitlerin insanları manipüle etme yöntemlerini de ortaya koyuyor. Bireylerin özgürlüklerini kaybetmeleri ve denek haline gelmeleri kaçınılmaz hale geliyor.
Plaka Tanıma Teknolojisi ve Sıfır Emisyon Bölgeleri
Plaka tanıma teknolojisi, Avrupa’daki sıfır emisyon bölgeleriyle birleştiğinde, bireylerin hareketlerini izlemek için etkili bir araç haline geliyor. Araçların girişini kısıtlayarak kurallara uymayanları keyfi cezalandırma imkanı sunuyor. Bu durum, çevre koruma amacı taşımaktan öte, bireylerin özgürlüklerini kısıtlayan bir kontrol mekanizması işlevi görüyor. Sonuç olarak, bu teknolojiler bireylerin yaşam alanlarını daraltarak yaşamlarını daha da zorlaştırıyor.
Park Yerlerinin Kaldırılması: Ulaşım ve Bağımsızlık Üzerindeki Etkisi
Diğer şehirlerde park yerlerinin kaldırılması, ulaşım ve bağımsız seyahat özgürlüğünü kısıtlayan bir strateji olarak öne çıkıyor. Bu uygulama, şehirlerin ulaşım politikalarının parçası olarak insanların hareketlerini kontrol etmeyi amaçlıyor. Park yerlerinin ortadan kaldırılması, bireyleri toplu taşıma sistemlerine yönlendirirken, araç sahibi olmanın sağladığı bağımsızlığı da ortadan kaldırıyor. Böylece, insanların yaşam alanları daraltılarak kontrol altına alınmaya çalışılıyor. Elitlerin bu stratejileri, bireylerin yaşamlarını zorlaştırmanın yanı sıra toplumsal huzursuzluk yaratma potansiyeli taşıyor.
Akıllı Sayaçlar ve Enerji Kontrolü
Akıllı sayaçlar ve trafo evleri, enerji geçişinin parçası olarak bireylerin yaşamlarını denetim altına almayı ve enerji tüketimini vatandaşlık sosyal puanlama sistemi çerçevesinde izlemeyi hedefliyor. Elektrik dönüşümünün ötesinde, bireylerin yaşamlarının her alanında daha fazla kontrol sağlama çabası ön plana çıkıyor. Ancak, trafo evlerinin yaydığı gürültü ve elektromanyetik alanlar, insanların sağlığını tehdit ederek yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir. Bu durum, denetim ve bağımsızlık arasındaki dengeyi sarsabilir.
Küresel Elitlerin Büyük Sıfırlama Planları ve Akıllı Şehirler
Küresel elitlerin akıllı şehir dönüşümü ve insan yaşamını yeniden şekillendirme çalışmaları, Büyük Sıfırlama (Great Reset) planlarının bir parçasıdır. WEF'in "2030 Gündemi" çerçevesinde hayata geçirilen akıllı sistemler ve dijital para uygulamaları, bireyleri daha fazla denetim altına alma amacı taşırken, yeşil ve sağlıklı şehirler vaadiyle sunulan dönüşüm, aslında birer tuzak işlevi görmektedir. Bu süreç, bireylerin yaşam alanlarını daraltarak toplumsal huzursuzluk yaratma potansiyeli taşırken, aynı zamanda bireyleri denek haline getirerek elitlerin güçlerini artırmaktadır.
Geleceğimiz İçin Duyarlılık Geliştirmek
Peki, Hollanda'da uygulamaya konulmak istenen 15 dakikalık akıllı (kafes gibi) şehirler Türkiye'de de olabilir mi? Çocuklarımız, 2030’da olmasa da 2050’de, bu tür şehirlerde yaşamak zorunda kalabilirler. Bu durumu engellemek için elitlerin insanlık aleyhine olan stratejilerine karşı duyarlılık geliştirmek büyük önem taşıyor. Toplumsal dayanışma, bu tehditlere karşı güçlü savunma mekanizmalarının oluşturulmasının başlangıcı olacaktır. Her bireyin sorumluluklarını yerine getirmesiyle bu mekanizmaların etkinliği artacaktır. İşte o zaman, geleceğimizi şekillendirme gücüne sahip olacağız ve bu durum elitler için kötü haberlerin başlangıcı olacaktır.
SADİ ÖZGÜL
GUWUSTE.COM
Şimdi uyanma ve birlik olma zamanı!!
Kalk ve uyar! Kötülüğe de dur de!
Uyanık olun, sorgulayın ve gerçeği aramaktan asla vazgeçmeyin…
Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.