Bu iddialı planın, dijital kimlik unsurunu çeşitli operasyonel hedeflere dahil etmeyi ve potansiyel gizlilik endişelerine rağmen teknoloji yoluyla yolcu deneyimini geliştirmeyi amaçladığı ve TSA’nın, havalimanlarında yüz tanıma teknolojisinin kullanımını geliştirmek için stratejiler belirlediğini açıkladı. Bu stratejinin bir sonraki hedefi ise, TSA kontrol noktalarında dijital kimlikleri, yüz tanıma sistemi ve mobil uygulamalarla doğrulayan mevcut pilot programın en az dokuz noktaya genişletilmesini de içeriyordu.
TSA dijital kimlik yeteneklerini önemli ölçüde büyütmek için bunlarla yetinmedi. Bunun için de dijital kimlik için kullanılan platformlara bir platform daha eklemeyi planlıyor. Bu, yolcuların artık dijital kimlik gereksinimlerini karşılamak için mobil cihazlar da dahil olmak üzere altı seçeneğe sahip olacağı anlamına geliyor. Ancak kamuoyuna yapılan bu duyuruda bu iyileştirmeler hakkında spesifik ayrıntılar vermemiş olması şüpheleri de beraberinde getiriyor.
TSA bu şüpheleri gidermek için ise,
TSA, dijital kimlik girişimlerinin yanı sıra PreCheck hizmetinde yüz tanıma sistemlerinin kullanımını genişletmeye kendini adamış olduğunu vurgulamakta. PreCheck programı, kayıtlı yolcular için riskleri değerlendirmeyi ve havaalanı güvenliğini basitleştirmeyi amaçladığını açıklasa da yolcuların kişisel verilere erişimiyle ilgili endişeler nedeniyle tartışmalarla karşı karşıya kaldı.
Ama buna rağmen bu teknolojiyi kullanan havalimanı sayısının iki katına çıkarması bekleniyor. Ayrıca PreCheck’e katılan havayolu sayısının da artması bekleniyor.
Peki öyleyse bu artış iyi bir şey mi?
Bu program muhtemelen dünya çapında yaygın bir şekilde uygulanacaktır.
Kimilerine göre kolaylık ve güvenlik gibi görünse de işin aslı hiçte öyle olmayabilir.
Çünkü Büyük Sıfırlama hedefinden vazgeçmeyen Küresel Şeytanların hiçbir taşın altını boş bırakmayacak bir kontrol ve gözetim arayışında olduğu dijital teknokratik bir geleceğe doğru atılmış önemli adımlardan biridir.
Öyleyse tekrar soralım;
- Dijital kimlik avına hazır mısınız?
- Distopik yönetim ile insanları disiplin ve kontrol yollarıyla alakalı uygulamalar nereye varacak?
Bu sorulara doğru cevaplar bulmak için dijital kimlik avcılığının arkasındaki karanlık planları inceleyelim;
Günümüzde iklim krizi veya başka bir kriz değil, algı krizi yaşanmaktadır.
Makalemizde konu ettiğimiz hususun bir sonraki aşaması Sosyal Puanlama Sistemini hayatın her alanında uygulamaya geçirmektir. Bu uygulama ise güvenlik tedbirleri ve iklim gerekçesi ile hayata geçirilmek istenmektedir.
Dünyanın birçok büyük şehirlerinde insanlar sokaklar, okullar, trenler ve hatta umumi tuvaletler de dahil olmak üzere hayatlarının birçok alanında sıkı denetimlere tabi olacaklar. Belirli bir puanın altına düşmeden minimum puanla yaşamak gibi eylemler için vatandaşlık puanları verilecek. Ödüller olduğu kadar cezalarda olacak. Para cezaları, hak kaybı ve kamuya karşı hareket edenler, borçlarını ödemeyenler, suç işleyenler veya hükümet karşıtı davranışlarda bulunanlar için cezalar buna benzer cezalar yer alacak.
Kara listesi de olacak vatandaşlık dijital puanlama sistemi ile düzenleyecekleri katalog suçlar kapsamına giren eylemleri işleyen kişilerin kredi notu düşülecek ve şehrin kamuya açık alanlardaki dijital reklam panolarında isimlerinin ilan edilmesi gibi sorunlarla karşılaşacaklar. Bu aynı zamanda psikolojik tahribata yol açacak ve suç oranlarını da artacaktır. Buda suç oranlarında ciddi bir artışa yol açacaktır.
Sistem düşük puanlıların sosyal izolasyonuna bile izin vererek yüksek puanlıları düşük puanlılardan ayıracak. Yüksek puanlılar düşük puanlılarla aynı bölgede bulunduklarında, yüksek puanlıların puanları “düşmekte” ve bu da suç oranlarında ciddi bir artışa yol açmakla suçlanıp ya izole edilecekler yada şehirlerden çıkarılacaklar.
Düşük puanına sahip biri için ev sahibi olmak tatlı bir hayale dönüşecek. Daha düşük puanlardaki biri şehir dışına seyahat amacıyla uçak ve tren bileti dahi alamayacak, özel aracına benzin alamayacağı içinde şehir dışına çıkamayacak. Hatta tuvalette bir adet havlu peçete için yüz taraması istenecek, eğer ikinci peçete isterse puan kaybetmeyi göze alacak.
Sakın bunlar uçuk komplo teorisi falan demeyin!! Çünkü yukarıda saydığımız bazı uygulamalar ÇİN’de hayata geçirildi bile. Hatta yukarıda saydıklarımızın bir kısmı hayata geçirilmesi için benzer bir uygulama iklim krizi adına QR ödeme sistemleri ve dijital vatandaşlık puanlama sistemine entegre çipli yeni nesil kredi kartları hazırlanmaya başladılar bile.
Bu tarz sosyal kredi sisteminin amacı Küresel Şeytanlara karşı olanlarla olmayanların iyi vatandaş-kötü vatandaş olarak sınıflandırılmayı da amaçlamaktadır.
Bitti mi? Tabii ki hayır!!
Bankalarda bu işin içine dahil edilmeye çalışılmaktadır. Bunu da karbon ayak izi uygulamalarının bankacılık ve finans sektörüne entegre edilmesinde görmekteyiz. Düşük puanı olan bireyleri parasız bırakarak köleleştirmek amacıyla yeni dönemde ciddi yaptırımlara maruz bırakacaklardır. Faizsiz İslami görüntüsü çizmeye çalışan bankaların bile bu işin içinde olmalı dikkatlerden de kaçmıyor.
Bu yeni uygulama WEF’in açıkladığı Plan 2030’un gizli gündemidir. Bu planla bireylerin tüketimden seyahate, ulaşımdan eğitime kadar pek çok alanda davranışlarını kısıtlamalarına yol açacaktır.
Bunların hepsi Büyük Sıfırlama hedefini başarıya ulaştırmak için küresel şeytanların toplanma merkezi olan ve başındada Nazi sempatazine Claus Shwab’ın olduğu Dünya Ekonomik Formu’nun (WEF) Plan 2030 ajandasıdır.
***
Küresel Şeytanların insanları köleleştirme gizli planlarına rağmen yerde ve gökte hiçbir şey gizli değildir. Ancak insanlar, uyanık olduğu ve mücadele etmek için kollektif olarak bir araya geldiği ve çalıştığı müddetçe Adem’in nesline düşman olan Şeytanın ve Küresel İşbirlikçi yavru şeytanlarının planları zayıftır ve kolaylıkla da bertaraf edilebilir. Çünkü Allah’ın çalıştığımızın karşılığını vereceği yönünde kesin vaadi vardır.
Merak ettiğiniz, okuduğunuz ve bir küresel planlarının daha ifşasını fark ettiğiniz için teşekkürler…
Guweste.Com
“Get up and wake up! Stop the evil!” (Kalk ve uyar! Kötülüğe de dur de.!)