Aydınlatıcı içeriklerde dolu makalede bilgi silahları ile insan beyninin uzaktan kontrolü alanındaki gelişmelere değineceğiz.

Öyleyse başlayalım anlatmaya;

Mart 2012’de dönemim Rusya Savunma Bakanı Anatoly Serdyukov, 2011-2020 yılları için Rusya’nın silah tedarik planının yeni fiziksel prensiplere dayalı silahların geliştirilmesini içerdiğini belirtmişti. Bunlar arasında doğrudan enerji silahları, jeofizik silahlar, dalga enerjisi silahları, genetik silahlar ve psikotronik silahlar bulunmakta olduğunuda açıklamıştı.

Dünya basını da 1960’lardaki bilimsel deneyleri yayınlayarak psikotronik silahların açık kullanımına odaklanmıştı. Bu deneyler, elektromanyetik dalgalar kullanarak basit sesleri insan beynine iletmenin mümkün olduğunu kanıtlamıştı. Birkaç gazete bu alandaki başarılarla ilgili haberler yapmıştı.

Önceki araştırmalar, çok küçük elektromanyetik dalgaların beyin hücrelerini bozabildiğini, düşünceleri değiştirebildiğini ve doğrudan bir kişinin beynine düşünceler ve komutlar gönderebildiğini göstermişti. Buna ek olarak, yüksek yoğunluklu mikrodalgalar iç organlara, kontrol sistemlerine zarar verebilir veya intihara neden bile olabileği öngörülmektedir.

Mikrodalgaların Hayvan Davranışları Üzerindeki Etkisi

Pandora adlı gizli bir ABD Donanması projesinde yer alan Joseph C. Sharp tarafından yürütülen ve 9 kelimeyi duyabildikleri, tanımlayabildikleri ve birbirinden ayırt edebildikleri bir deneye atıfta bulundu. Sistemin gelişimi, 1997 yılında ABD Çevre Koruma Ajansı’nın web sitesinde yayınlanan ve “Mikrodalga İşitsel Etkisi Yoluyla İletişim” adlı bir Savunma Bakanlığı projesinden bahseden bir belgeden anlaşılmaktadır. Bu proje, düşük müdahale olasılığı ile güvenli radyo frekansı iletişimi sağlayan yenilikçi bir teknolojiyi tanıtmaktadır. Bu teknolojinin arama ve kurtarma, güvenlik ve özel operasyonlar alanlarında çeşitli askeri uygulamaları bulunmaktadır.

2007 yılında Washington Post gazetesi, bir kişinin zihnine sözcükleri iletmek için mikrodalgaların kullanıldığını haber konusu yapmıştır. Hava Kuvvetleri Araştırma Laboratuvarı 2002 yılında bu teknolojinin patentini almıştır, ancak laboratuvarın Yönlendirilmiş Enerji Müdürlüğü sözcüsü Rich Garcia patent ya da mevcut veya ilgili araştırmalar hakkında yorum yapmayı reddetmiştir. Bir Bilgi Edinme Özgürlüğü Yasası talebine yanıt olarak Hava Kuvvetleri 2002 patentiyle ilgili sınıflandırılmamış belgeleri yayınladı ve bu belgelerde patentin Ekim 1994’te Hava Kuvvetleri laboratuarında yapılan insan deneylerine dayandığı belirtildi.

İnsan sinir sisteminin uzaktan kontrolü

Dünya medyası ise ne hikmetse, insan sinir sisteminin uzaktan kontrolüne yönelik araştırmalardaki ilerlemenin boyutlarını tam olarak açıklamaktan kaçınmaktadır. Kemik iyileşmesinde darbeli alanların keşfine yaptığı katkılardan dolayı iki kez Nobel Ödülü’ne aday gösterilen Dr. Robert Becker, 1974 yılında J.F. Schapitz tarafından gerçekleştirilen bir deneyi “Body Electric” adlı kitabında ele almıştır. Bu deney, bir hipnozcunun söylediği sözlerin, modüle edilmiş elektromanyetik enerji kullanılarak doğrudan insan beyninin bilinçaltı bölümlerine iletilebileceğini göstermiştir. Bu iletim, mesajları almak veya çözmek için herhangi bir teknik cihaz kullanılmadan gerçekleşir ve deneğin bilgi girişi üzerinde bilinçli bir kontrolü yoktur.

Dört deneyden birinde, deneklere basitten tekniğe kadar değişen yüz sorudan oluşan bir test verildi. Test sırasında farkında olmadan bilgi ışınlarına maruz kalmışlardır. Bu ışınlar, boş bıraktıkları sorulara cevaplar önerdi, bazı doğru cevapları için hafıza kaybına neden oldu ve diğer doğru cevaplar için hafıza bozulmasına neden oldu. İki hafta sonra denekler teste tekrar girmek zorunda kaldı. Ancak ikinci testin sonuçları hiçbir zaman yayınlanmadı. Bu deneylerde insan beynine deneklerin farkında olmadığı mesajlar göndermek için ultrason frekanslarının kullanıldığı açıktır. Bu yayınların ve beyin frekanslarını kullanarak denizaltılarla iletişim kuracak antenlerin yapımını desteklemeyi reddetmesinin bir sonucu olarak Dr. Robert Becker, araştırmaları için mali desteği kaybetti ve bu da nihayetinde bilimsel kariyerinin sona ermesine neden oldu.

Araştırmacılar, elektromanyetik dalgalar kullanarak insan konuşmasını insan beynine aktarmanın en zorlu görevlerden biri olduğunu düşünüyor. Düşünme, karar verme ve eylemi etkileyen insan duygularını kontrol etmenin çok daha kolay olduğuna inanılıyor. Bu tür cihazlarla yapılan deneylerin kurbanı olduğunu iddia eden kişiler sesler duyduklarından, sahte duygular yaşadıklarından ve doktorların teşhis koyamadığı açıklanamayan iç organ ağrıları çektiklerinden şikayet etmektedirler.

Bu silahların kullanımı siyasi kriz dönemlerinde yeniden ortaya çıkma eğilimindedir. Rus gazetelerine göre, 1991 yılında Mikhail Gorbachov’a karşı yapılan başarısız darbe sırasında General Kobets, Rus Beyaz Sarayını savunanları zihin kontrol teknolojisinin kendilerine karşı kullanılabileceği konusunda uyarmıştır.

Bu araştırma neden şimdiye kadar gizli kaldı?

Bilgi silahları üzerine yapılan araştırmalar şu nedenden dolayı gizli tutulmuştur: Süper güçler arasında gizli bir silahlanma yarışı ya da hükümetlerin bu teknolojileri kötü kararlardan kaynaklanan krizler için yedekte tutması. Eski Rusya Savunma Bakanı Serdyukov’a göre, bu silahlar sekiz yıl içinde Rus askeri cephaneliğinin bir parçası haline gelecek ve bu da demokrasinin sonunun başlangıcı olacak. Daha önce Rusya bu kaynakları kullanma konusunda kararlı değildi ancak beyin frekanslarını kullanarak geniş alanları hedef alabilen Amerikan HAARP sisteminin inşasına başlandığında Rusya zihin kontrol teknolojilerini yasaklama niyetini dile getirdi. Rusya Devlet Duması ve Bağımsız Devletler Birliği Parlamentolar Arası Asamblesi, BM Genel Sekreteri Kofi Annan ile görüşülen ve Mart 1998’de BM Genel Kurulu gündemine alınan bilgi silahlarının geliştirilmesini ve kullanılmasını yasaklayan uluslararası bir anlaşma önerdi.

Zihin Kontrol Teknolojisi Yasağı

Zihin kontrol teknolojisinin yasaklanması, ABD’nin bir konvansiyon üzerinde müzakere etmeyi reddetmesi nedeniyle Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda görüşülmedi. Bununla birlikte, ABD Kongresi’nde zihin kontrol teknolojisinin yasaklanmasını öngören bir yasa tasarısı önerildi, ancak hızla değiştirilerek Uzay Koruma Yasa Tasarısı’ndan çıkarıldı. Ne ABD Kongresi ne de ABD Başkanı zihin kontrol silahlarının yasaklanması yada yasaklanmaması için herhangi bir çaba sarf etmedi. Avrupa Parlamentosu da 1999 yılında, bu sistemin tüm nüfusları manipüle etmek için kullanılabileceğine inananlar ise insanların manipüle edilmesinin yasaklanması çağrısında bulunmaya devam ediyorlar.

Avrupa Parlamentosu, ister sivil ister askeri olsun, insan beyninin kimyasal, elektriksel, sonik ya da diğer işlevlerine ilişkin bilgileri kullanarak insanları manipüle edebilecek silahlar geliştirmeyi amaçlayan tüm araştırma ve geliştirmelerin uluslararası bir sözleşme ile küresel olarak yasaklanması çağrısında bulunmuştur. Ancak Avrupa ülkeleri NATO’nun ölümcül olmayan silahlar politikasını kabul ederek bu niyetlerinden vazgeçtiklerini açıklamışlardı.

STOA raporuna göre, ABD bu silahların kullanılmasının en büyük destekçilerinden biridir. Ekim 1999’da NATO öldürücü olmayan silahlar ve bunların müttefik cephaneliklerine dahil edilmesi konusunda yeni bir politika açıklamıştır. 1996 yılında ABD Ordusu, yönlendirilmiş enerji sistemleri ve radyo frekans silahları gibi ölümcül olmayan araçları tanımlamıştır. Bu silahlar 1999’dan bu yana 13 yıllık sürekli bir gelişim sürecinden geçmiştir.

Teknolojik ilerlemelere bağlı olarak “daha kontrollü ve yönlendirilmiş bir toplumun” ortaya çıkacağını öngörenlerin sayısı hiçte az değildir günümüzde. Zihin kontrol teknolojilerinin kullanımı, ABD Kara Harp Okulu Stratejik Çalışmalar Enstitüsü’nün 1994 tarihli bir yayınında da öngörülmüştür. 21 yüzyılda teknolojideki ilerlemeler dünya çapındaki isyanların potansiyel ya da aktif destekçilerinin tespit edilmesini mümkün kılacaktır. Sofistike kişilik simülasyonları, her bir birey için psikolojik kampanyalar yaratmak ve uyarlamak için kullanılacak, potansiyel olarak insan özgürlüğünü manipüle etme ve kişilikleri yönetici elitin arzularına göre şekillendirme yeteneğine yol açacaktır.

Sansür

Sansür, özellikle belirli silahlara ilişkin bilginin kasıtlı olarak bastırılmasıdır. Bu yönde bir silahlanma yarışının, insanları kontrol etme ve yaratıcılıklarını bastırma aracı olarak hizmet eden bu silahların sınıflandırılmasıyla körükleniyor. Günümüzde psikotronik bir savaşın halihazırda gizlice ve resmi bir savaş ilanı olmaksızın yürütülüyor…

Psikotronik silahların kullanılmasını ve bu savaşın tırmanmasını ancak şeffaf ve işbirliğine dayalı bilimsel araştırmalarla önleyebiliriz. Rusya ve ABD’deki bazı eyaletler dışında, bu teknolojilerin devletler ve hükümetler tarafından kullanılmasını suç sayan herhangi bir yasa bulunmamaktadır. Bu teknolojilere sahip olmanın kitle imha silahlarına sahip olmakla cezası aynı olmalıdır.

Şu iki soruyla makaleye son verelim;
– İnsanlık, bu teknolojilerin demokrasi ve insan haklarına karşı kötüye kullanılmasını önleyebilir mi?
– İnsanların beyinleri ve bedenleri elektromanyetik dalgaların ve nöroteknolojilerin saldırılarına karşı korunuyor mu?
***

Ama biz yine de hatırlatmamızı tekrar yapalım;
Yerde ve gökte hiçbir şey gizli değildir. Ancak insanlar ise uyanık olduğu müddetçe şeytanın planları zayıftır ve kolaylıkla da bertaraf edilebilir. Çünkü Allah’ın vaadi vardır. Merak ettiğiniz, okuduğunuz ve uyanık kalmak istediğiniz için teşekkürler…

Bu makalede Mojmir Babacek’ın anlatılarından faydalanılmıştır…