WEF’in Hedefi; Teknoloji Çağında Dijital Otoriterlik
23 Mar 2024
- Paylaş:
WEF’in Hedefi; Teknoloji Çağında Dijital Otoriterlik
Dijital Kill Switch, otoriter hükümetler tarafından muhalefeti bastırmak, seçim yenilgilerini önlemek ve halkları izole edip bağlantısız bırakmak amacıyla günümüzde giderek daha sık kullanılmaktadır.
“Dijital kill switch”; VPN (Sanal Özel Ağ) bağlantınız kesildiğinde internet erişiminizi otomatik olarak kesen bir güvenlik özelliğidir. Bu, VPN bağlantınızın kesilmesi halinde dijital verilerinizin yanlışlıkla ifşa olmasını önlemek amacıyla tasarlanmıştır. VPN sunucusuyla yeniden bağlantı kurulana kadar internet erişiminiz engellenir.
Bu özellik, özellikle otoriter hükümetlerin yönetimindeki ülkelerde yaşayan siyasi aktivistler, gazeteciler veya blog yazarları için hayati önem taşır. VPN Kill Switch, bu kişilere ikinci bir savunma hattı olarak hizmet eder ve hassas verilerin ile IP adreslerinin korunmasına yardımcı olur. İşte bu yüzden otokrat hükümetler bu özelliği engellemek istemektedir.
2021 yılında internet kesintileri hızlanmaya başlamıştı. Yıllar içinde bu kesintiler giderek artarken, Afrika ve Asya’daki ülkeler bu yöntemlere başvurdu. 2023 yılına gelindiğinde, bu ülkelere yenileri eklendi. Bunlar arasında Jammu, Keşmir, Hindistan, Kazakistan ve çevre ülkeler bulunmaktadır. Bu ülkeler daha fazla dijital karanlığa gömüldüler. Etiyopya ve Kazakistan’da hükümetler, siyasi hareketlenmeyi ve askeri baskı haberlerini önlemeye çalışırken, sözde sivil huzursuzluklar internetin kapatılmasına neden oldu.
Halbuki, internet bağlantılı bir çağda interneti kapatmak; iletişim, ticaret, seyahat ve elektrik şebekesi gibi her şeyi kapatmak anlamına gelir. Otoriter yöneticiler, hedeflerini ilerletmek için sıkça karartma taktiklerine başvururlar.
Dijital otoriterlik, teknoloji çağında, nüfusu izlemek, baskı altına almak ve manipüle etmek gibi yöntemlerle insan haklarını ve sivil özgürlükleri riske atar; demokratik ve açık toplumların temel prensiplerini ele geçirip bozar. İçerik engelleme, kısıtlama ve filtreleme, hükümetlerin beğenmediği web sitelerine ve uygulamalara erişimi sınırlamak için kullandığı yöntemlerdendir.
Hükümetler, COVID-19 salgınıyla mücadele etmek, seçimlerin bütünlüğünü korumak ve dezenformasyonla savaşmak bahanesiyle vatandaşların özgürlüklerini kısıtlama, kişisel izleme programları, artan gözetim, sansür, yayın yasağı, içerik kaldırma, aşırı suçlamalar ve gölge yasaklamalar gibi hak ihlallerine başvurmaktadırlar.
Otokratik hükümetler, insan hakları ihlalleri veya eğitimle ilgili bilgiler gibi haberlerin yayılmasını kısıtlamak amacıyla içerikleri sansürlemektedir. Ayrıca, bu hükümetler, WhatsApp, Facebook veya Twitter gibi mesajlaşma uygulamaları üzerinden iletişim kuran ve barışçıl olsa bile kitlesel gösteriler düzenleyen hükümet eleştirmenlerini engellemek için de bu yöntemi kullanmaktadır.
Dünyanın birçok ülkesinde internet kısıtlamaları, bilgi akışını düzenlemenin ve muhalefeti bastırmanın bir yolu olarak görülüyor.
Hatta küresel elitler tarafından planlanmış ve hayata geçirilmiş krizler, acil durum yetkileri ve teknofaşizm çağında, çeşitli yöntemlerle “tasfiye” için düğmeye basmak üzere gerekli bilgi birikimi, teknoloji ve yetkiye zaten sahipler. Her ülkenin kendine göre İletişim Yasaları vardır.
Ancak otokratik devletlerde, başkana savaş, kamu tehlikesi, afet ya da ulusal acil durum hallerinde kablolu ya da kablosuz radyo ve telefon hizmetlerini askıya alma yetkisi verilmektedir. Planlanmış bir kriz durumunda, otokrat başkan zaten daha önceden ne yapıp edip gerçek bir acil durum yetkisini devreye sokabilecek şekilde almıştır.
Bu otokratik devletlerde, Ulusal Güvenlik adı altında otokrat başkanın atacağı adımlar ana hatlarıyla çizilmiştir. Başkana, kontrolsüz ve sorumsuz bir şekilde yürütme, yasama ve yargı yetkileri verilmiştir. Bu durum, sıkıyönetim ve insan haklarının askıya alınmasına yol açar.
İnternet kapatma düğmesi, hükümetin ülkeyi kilitleme ve sıkı yönetim uygulama planının sadece bir parçasıdır.
Otokrat başkanların, kriz zamanlarında denetimsiz bir şekilde kullanabilecekleri ve bir sonraki siyasi demagogun kullanımını veya istismarını bekleyen pek çok gizli yetki olabilir. Otokrat yönetimlerde, otokrat başkanın yetkilerini genişletmek ve hükümet tiranlığını meşrulaştırmak için planlanmış ulusal krizlerin insanlık aleyhine bir silah olarak kullanılma eğilimi dikkate alındığında, interneti kapatma gibi sözde acil durum yetkilerinin devreye sokulması, siyasetin ‘kuşa bak’ taktiği ile yapıldığı ülkelerde sadece bir zaman meselesi olabilir.
Otokratik devletler ve hükümetler bunu yapmak istiyor olabilir, ancak Küresel Elitler kenarda mı seyrediyor?
Hatta bu ülkeler, WEF’in 2024 yılında Davos’ta gerçekleştirdiği zirvede Büyük Sıfırlamanın gerçekleştirilmesinin gecikmesinden ötürü endişelenmiş olabilirler ki, dijital dezenformasyonla mücadele stratejilerini hayata geçirme kararı aldılar.
Bu durumda, 2024 yılı ve sonrasında bu tür karartmalar yapma eğiliminde olanların Küresel Elitler ile iş birliği içinde olduklarını düşünmemiz gerekir.
***
Şunu da asla unutmamalıyız;
Küresel Elit Şeytanların (KEŞ) insanları köleleştirme amacıyla hiçbir taşın altını boş bırakmamacasına gizli planlarına rağmen yerde ve gökte hiçbir şey gizli değildir. Ancak insanlar, uyanık olduğu ve mücadele etmek için kollektif olarak bir araya geldiği ve çalıştığı müddetçe Adem’in nesline düşman olan Şeytanın ve Küresel İşbirlikçi yavru şeytanlarının planları zayıftır ve kolaylıkla da bertaraf edilebilir. Çünkü Allah’ın çalıştığımızın karşılığını vereceği yönünde kesin vaadi vardır.
Merak ettiğiniz, okuduğunuz ve bir küresel planlarının daha ifşasını fark ettiğiniz için teşekkürler…
Guwuste.Com
Kalk ve uyar! Kötülüğe de dur de!!
(Get up and wake up! Stop the evil!)