İnsanları izlemek ve sınırlar içinde ve ötesinde hareketlerini belirlemek için kullanılan parmak izleri, pasaport fotoğrafları ve iris taramaları gibi gelişmeleri takip etmektedir. Yüz tanıma, mahremiyeti ihlal ederek ve hareket özgürlüğünü kısıtlayarak biyometrik gözetimin hedeflerine etkili bir şekilde ulaşmaktadır.
Sistem, yakalanan yüzleri benzersiz veri noktalarına dönüştürür ve daha sonra mevcut görüntülerden çıkarılan veri noktalarıyla karşılaştırılır. Yüz tanıma teknolojisi doğruluk ve hız açısından ilerledikçe, gözetimdeki etkinliği de önemli ölçüde artmaktadır.
Peki öyleyse geliştirilmiş doğruluk, kalıcı önyargıya sebep olur mu?
Olması mümkün.
Gözetim, bireylerin eylemlerini izleyerek mahremiyet ve güvenlik arasında denge kurmayı amaçlayan bir kavramdır. Bununla birlikte, tarihsel olarak otorite konumunda olanlar tarafından tercih edilen bireyleri tespit etmek ve yakından izlemek için kullanılmıştır. Hindistan’daki kast kameraları, Çin’deki Uygurların yüzlerinin izlenmesi ve ABD okullarında düşük gelirli ve çoğunluğu Siyah olan nüfusları orantısız bir şekilde etkileyen devam takibi gibi dünya çapında çeşitli gözetim biçimleri mevcuttur. 2019 yılında, yüz tanıma teknolojisinin Siyah ve Asyalıları Beyazlara kıyasla 100 kata varan oranlarda yanlış tanımladığı tespit edilmiştir. Bu durum, gözetimin kalıcı ve potansiyel önyargısını vurgulamaktadır.
Hatta öyleki 2018 yılında Amazon’un Rekognition aracı, ABD Kongresi’nin 28 siyahi üyesini yanlışlıkla sabıka fotoğraflarıyla eşleştirdi. Bu da ırksal olarak önyargılı ve ayrımcı yanlış pozitif sonuçlara yol açtı. Bununla birlikte, yazılımdaki gelişmeler ve büyüyen görüntü koleksiyonu sayesinde, yanlış pozitiflerin görülme sıklığı önemli ölçüde azaldı. Pikselleşme ve statik görüntüleri harekete dönüştürme becerisindeki gelişmelerin yanı sıra sosyal medya etiketleme ve Clearview AI gibi gelişmiş kazıma araçlarının artan kullanımı hata oranlarının düşmesine yardımcı oldu. Bununla birlikte, sistemlerdeki önyargılar ve halihazırda hedeflenmiş toplulukları hedefleme amaçları devam etmektedir. Teknoloji tarafsız olmadığı gibi, yürüttüğü gözetim de tarafsız değildir.
Yüz tanıma Sistemleri Uzun bir geçmişin en son teknolojisidir
Son yıllarda biyometrik kimlik doğrulama ana akım haline geldi; akıllı telefonlarda yüz tanıma, havaalanı deneyimini hızlandıran teknoloji, çevrimiçi bankacılık uygulamalarına parmak izi erişimi ve hatta biyometrik ödeme kartları örnekleri sonsuzdur. Nispeten yeni bir kavram gibi görünse de, biyometri aslında yüzyıllardır var. Biyometri, parmak izlerinin ve el izlerinin imza ve mühür olarak kullanıldığı eski zamanlara kadar uzanmaktadır. Biyometrinin kimlik belirleme ve güvenlik amacıyla bir araç olarak kullanılması 19. yüzyılın sonlarında Alphonse Bertillon’un çalışmalarıyla başlamıştır.
Alphonse Bertillon, antropolojik antropometri tekniğini kolluk kuvvetlerine uygulayan ve fiziksel ölçümlere dayalı bir kimlik belirleme sistemi oluşturan bir Fransız polis memuru ve biyometri araştırmacısıydı. Antropometri, polis tarafından suçluları tanımlamak için kullanılan ilk bilimsel sistemdi. Daha önce suçlular sadece isim veya fotoğrafla teşhis edilebiliyordu. Bu yöntem zamanla yerini parmak izine bıraktı.
Aynı zamanda sabıka fotoğrafının da mucididir. Suçluların fotoğraflanması 1840’larda, fotoğrafın icadından sadece birkaç yıl sonra başladı, ancak Bertillon 1888’e kadar süreci standartlaştırmadı. Bu sistem dünya çapında polis departmanları tarafından yaygın olarak kullanıldı ve 20. yüzyılın başlarına kadar kimlik tespiti için altın standart olarak kabul edildi.
yüzyılın başlarında ilk parmak izi sistemleri geliştirildi ve kullanımları yaygınlaştı. Günümüzde parmak izi ile kimlik tespiti polis ve kolluk kuvvetleri tarafından yaygın olarak kullanılmaktadır. Ses, iris ve yüz tanıma gibi biyometrik sistemler 20. yüzyılın ikinci yarısında geliştirilmiştir. Bu teknolojiler 2010’larda ticari olarak uygulanabilir hale geldi ve o zamandan beri yaygın olarak kullanılıyor.
Günümüzde biyometri, sınır kontrolü, kolluk kuvvetleri, erişim kontrolü ve kimlik doğrulama dahil olmak üzere çok çeşitli uygulamalarda kullanılmaktadır. Biyometrik sistemler gelişmiş algoritmalar, makine öğrenimi ve yapay zeka kullanımı sayesinde giderek daha sofistike hale gelmiştir.
Yüz tanıma yazılımı, kökenleri fiziksel özelliklerin karakter ve kimliğin kesin bir ölçüsünü sağladığı inancına dayanan küresel izleme ve sıralama sistemlerinin en son biçimidir. Yüz tanıma teknolojisi, bireyleri yanlış tanımlama potansiyeline rağmen, özel şirketler tarafından finansal kazanç için kullanılmıştır. Başlangıçta, yüz hatları arasındaki mesafeyi haritalamak için standartlaştırılmış bir çerçeve oluşturuldu, ancak bu ilk taramaların ve haritaların sınırlamaları vardı.
Günümüzde yüz tanıma, cep telefonlarının kilidinin açılması, havaalanına binişin hızlandırılması ve fotoğrafların veri tabanlarında saklanması gibi çeşitli uygulamalarda kullanılmaktadır. Bu fotoğraflar gözetim ve takip sistemlerine katkıda bulunmaktadır. Günümüzde siyahi ve güney Asyalıların kimliklerinin yanlış tespit edilmesi pek olası olmasa da, bu durum yine de mahremiyete yönelik bir tehdit oluşturmaktadır.
Peki öyleyse Yüz Tanıma Sistemi iyi bir şey mi?
Bu sistemler muhtemelen adım adım dünya çapında yaygın bir şekilde uygulanacaktır. Kimilerine göre kolaylık ve güvenlik gibi görünse de işin aslı hiçte öyle olmayabilir. Küresel Şeytanlar büyük sıfırlamaya giden yolda kendileri için tehdit oluşturanları hücrelere atarak toplumdan izole etmek için verilerle oynayabilirler. Daha başka aklımıza gelmeyecek yöntemlerle bile geliştirebilirler.
Çünkü Büyük Sıfırlama hedefinden vazgeçmeyen Küresel Şeytanların hiçbir taşın altını boş bırakmayacak bir manyakça kontrol ve gözetim arayışında olduğu dijital teknokratik bir geleceğe doğru atılmış önemli adımlardan biridir.
Öyleyse tekrar soralım;
- Dijital kimlik avına av olmaya hazır mısınız?
- Distopik yönetim ile insanları disiplin ve kontrol yollarıyla alakalı uygulamalar nereye varacak?
Günümüzde ise kontrol manyağı küreselci şeytanlar WEF, DSÖ, FDA gibi tek dünya devletinin kurulmasına hizmet etme misyonunu güden kuruluşların büyük sıfırlama hedeflerine ulaşmada insanlık aleyhine bu sistemleri kullanmayacağını düşünmek herhâlde büyük saflık olur.
Hatta aptallık olur.
***
Şunu asla unutmamalıyız;
Küresel Şeytanların insanları köleleştirme amacıyla hiçbir taşın altını boş bırakmamacasına gizli planlarına rağmen yerde ve gökte hiçbir şey gizli değildir. Ancak insanlar, uyanık olduğu ve mücadele etmek için kollektif olarak bir araya geldiği ve çalıştığı müddetçe Adem’in nesline düşman olan Şeytanın ve Küresel İşbirlikçi yavru şeytanlarının planları zayıftır ve kolaylıkla da bertaraf edilebilir. Çünkü Allah’ın çalıştığımızın karşılığını vereceği yönünde kesin vaadi vardır.
Merak ettiğiniz, okuduğunuz ve bir küresel planlarının daha ifşasını fark ettiğiniz için teşekkürler…
Guweste.Com
Kalk ve uyar! Kötülüğe de dur de !! (Get up and wake up! Stop the evil!)