Transseksüel İdeolojisinin Büyük Yanılgısı: Biyolojik Cinsiyet Değiştirilemez! (1)
20 Ağu 2024
- Paylaş:
Biyolojik Cinsiyet Değiştirilemez!
Transseksüel ideolojisi, son yıllarda giderek artan bir şekilde insanlığı tehdit etmektedir. Bu ideoloji, biyolojik cinsiyeti reddederek, insanların kendi cinsiyetlerini seçmelerine izin verilmesini istemektedir. Ancak, bu ideoloji, birçok eleştiriye maruz kalmıştır. Bizde eleştirilerde bulunup cevaplamaları için bazı sorularımız olacaktır.
Transseksüel İdeolojisi Çelişkiler ve Tutarsızlıklar
Transseksüel propagandacıları, çelişkili ve tutarsız yaklaşımlar sergilerler. Kromozomlar tarafından belirlenen bireyin cinsiyetinin doğuştan gelen bir gerçek olmasına rağmen, transseksüel ajitatörler, bir kadının bir erkeğin vücudunda doğabileceğini veya tam tersi olarak bir erkeğin bir kadının vücudunda doğabileceğini, nesnel biyolojik cinsiyetin belirleyici olmadığını, bireyin hissettiği öznel psikolojik cinsiyetin önemli olduğunu iddia eder. LGBT savunucusu Queer teorisyenler bir yandan “cinsiyetin sabit olmadığını akışkan olduğunu” iddia eder, ancak diğer yandan bazı LGBT savunucuları ise eşcinselliğin ve transseksüelliğin değiştirilemez olduğunu iddia ederler. Eşcinseller, eşcinsel yöneliminin ve onu değiştirmenin imkânsızlığını iddia ederken, transseksüeller ise doğuştan gelen biyolojik cinsiyeti görmezden gelerek öznel psikolojik cinsiyeti mutlaklaştırır. Xenomelia ve apotemnofili bozukluklarını zihinsel bozukluk olarak görürler ama cinsiyet değiştirip organlarını kesenleri de saygıyla karşılarlar. İşte apaçık bir çelişki. Xenomelia ve apotemnofili bozukluklarını açıklayalım.
Xenomelia: Bir kişinin sağlıklı uzuvlarını kesmesi arzusu olarak bilinir ve “beden algısının bütünlüğünün ihlali sendromu” na dâhil edilmiştir ve zihinsel bir bozukluk olarak kabul edilir.
Apotemnofili: “Vücut Bütünlüğüne İlişkin Kimlik Bozukluğu” na sahip bireyler, bedenlerindeki bazı bölümlerin kendilerine ait olmadığını, bütünlükleri dahilinde o bölüme yer olmadığını düşünmektedirler. Vücudunun bir parçasını fazlalık olarak görüp kesmek istemesi ile ilgili rahatsızlıktır. Apotemnofili de, zihinsel bir bozukluk olarak kabul edilir.
Fakat bir erkek elini değil de penisini kesmek istediğinde, bir kadın bacaklarını değil de memelerini kesmek istediğinde bunun artık bir rahatsızlık değil, korunması ve saygı duyulması gereken bir “kendini ifade etme” olduğunun söylenmesi ne kadar tutarlı bir yaklaşım olur? Transgenderizm, tutarsız, çelişkilerle dolu bir ideolojidir. Transgenderizm, zihinsel bozukluklardan kaynaklı kimlik problemlerini bile manipüle ederek tedaviyi sadece hormon ve cerrahi operasyona yönlendirmesi, durumun ideolojik olduğunu gösteriyor. Hastanın bütüncül sağlığını, tıbbın zarar vermeme ilkesini ve bilimsel verileri ciddiye almadığını totaliter yaklaşımlarından anlıyoruz. Gerçekte, reşit olmayanlar, transseksüel propagandacılarının saldırgan tutumlarından hiçbir şekilde korunmaz. Propagandadan etkilenen çocuklar, yıkıcı tavırlar ve üzerlerinde onarılamaz sonuçlar doğuran gerçek psikiyatrik bozukluklar yaşarlar.
Ünlü yazar Sibel Eraslan, “Cinsiyetsiz toplum ideolojisi ve bozgunculuk…” isimli makalesinde şu tespitlerde bulunuyor: Judith Butler’ın, kimlik kavramını ters yüz etmek için ortaya attığı sloganda, cinsiyetin baş belası olduğu yazılıydı. Butler’e göre, şayet cinsiyet olmasaydı, dünyadaki eşitsizliklerin, savaşların, çekilen acıların, adaletsizliklerin hiç birisi olmayacaktı. Cinsiyet belası olmasaydı, kadına yönelik şiddet de olmazdı. Bu görüşe göre, erkek aslında farklı bir kimlik değil, şiddetin, kötülüğün genel ismiydi… Kadın ve erkek gibi sert farklılaşmaları yıkıp, sağlanacak bir ‘trans”la ara modeller oluşturulmalı böylece kültürel bir devrimin kapısı açılmalıydı… Max More’un ileri sürdüğü ”transhümanizm” felsefesiyse, insan formunu ve diğer tüm kısıtlamaları bilim ve yüksek teknoloji ile aşmayı hedefler. Eraslan, bu durumu ‘ifsad’ olarak değerlendiriyor: İnsan doğası ile oynamak, fıtratı bozmaya kalkmak bu…
Transgenderizmin, Ailenin ve Toplumun Düşmanı Olduğuna Dair Eleştiriler
- Transgenderizm Zalimdir
13 Mayıs 2016’da Obama yönetimi, tüm devlet okullarına farklı cinsiyet duşlarını, soyunma odalarını ve tuvaletlerini ortak olarak kullanmalarına izin vermeleri için kapsamlı bir yazı yayınladı. Federal hükümet, ulustaki tüm devlet okullarına transseksüel banyoların kurulmasının önünü açtı. Transseksüel banyolara, tuvaletlere ve soyunma odalarına karşı çıkan eyaletler, federal fonların kaybı gibi ciddi cezalarla tehdit edildi. Transseksüel devrim, kendi kendini yıkıcı, zalimane, bilimsel olmayan, ahlaksız, küfürlü ve sağlıksız bir yol izliyor. Ebeveynlerin çocukları için meşru endişeleri bir kenara bırakıldı. Mahremiyet hakkı ve çocuklarımızın masumiyetini korumanın önemi de aynı şekilde çiğnendi. Bu yeni zulüm altında, okullar, üniversiteler, işletmeler ve hatta ibadet yerleri artık ahlaki ilkelerini takip etmekte özgür değiller. Transseksüel hareketi, dindarların ahlaki ilkelerine bile müsamaha göstermez.
- Transgenderizm, Çocuk İstismarı İçin Yakıt Sağlar
Transgenderizm özellikle çocuklar için zararlıdır. Amerikan Çocuk Doktorları Koleji’ ne göre, transgenderizmin halka tanıtımı bir tür çocuk istismarı oluşturmaktadır:
“Çocukların karşı cinsten ömür boyu süren kimyasal ve cerrahi kimliğe bürünmenin normal ve sağlıklı olduğuna inanmalarını sağlamak çocuk istismarıdır. Toplumsal eğitim ve yasal politikalar yoluyla toplumsal cinsiyet uyumsuzluğunu normal olarak kabul etmek, çocukları ve ebeveynlerin kafalarını karıştırır ve daha fazla çocuğun ergenlik engelleyici ilaçların verileceği ‘cinsiyet kliniklerine’ kendilerini sunmasına neden olur. Bu, neredeyse bir ömür boyu kanserojen ve başka türlü toksik çapraz cinsiyet hormonlarını kullanmalarına ve muhtemelen sağlıklı vücutlarının gereksiz cerrahi müdahalelerle zedelenmesine neden olur” Bu çocuk istismarı biçimine şiddetle karşı çıkılmalıdır.
(Devam edecek…)
***
VEDAT KAT
Psikolojik Danışman & Sosyoloji Bilim Uzmanı
Guwuste com (Kalk ve uyar! Kötülüğe de dur de!)
Okuyucularımız; kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen hem fikir hırsızlığına ve hem de Allah katında da kul hakkına girer…