Beklenmedik gelişmelerle “beklenildiği gibi değil, bu şekilde olacak” dedirtecek kadar ciddi bir beka sorunu var!
Türkiye’deki nüfus artışı ve doğum oranlarına dair endişeler, beş-altı yıl öncesine kadar yaygınken, bugün bu konudaki endişeler azalmaya başladı gibi görünüyor. İşte azalan endişeliler arasında Gazeteci – Yazar – Program Yapımcısı Halis Özdemir de bulunuyor.
Halis Özdemir, kaleme aldığı makalede Türkiye’deki demografik değişimleri, nüfus artışını ve doğum oranlarına ilişkin endişeleri ele alıyor.
Ele aldığı konular şunlardır:
1-) Nüfus Artışı Sorunu: Türkiye’de nüfus artış hızının düşük olduğu ve bazı Avrupa ülkelerinin gerisinde kaldığı belirtiyor.
2-) Doğum Kontrol Uygulamaları: Geçmişte uygulanan doğum kontrol yöntemlerinin ve sezaryen doğumların nüfus artışına olumsuz etkileri olduğu ifade ediyor.
3-) Çalışan Kadınlar ve Doğurganlık: Kadınların iş gücüne katılımının ve ekonomik zorlukların doğurganlık üzerinde düşürücü etkisi olduğuna işaret ediyor.
4-) Alınması Gereken Önlemler: Gençlerin evliliğe teşvik edilmesi ve çalışan annelere yönelik destek sağlanması gibi çözüm önerileri sunuyor.
Uzun makalesini sizler için özetledik;
“Türkiyenin nüfus artış hızının azalması ve birçok Avrupa ülkesinin gerisinde kalması nedeniyle ciddi bir tehdit altında bulunmaktadır. Ülkede yaşayan Suriyelilerin nüfus artış hızı da endişe verici bir durumdur, çünkü ülkenin nüfus artışı eksi değerlere düşme riski ile karşı karşıyadır. Cumhurbaşkanının ‘en az üç çocuk’ yapılması yönündeki sözlü teşvikleri yeterli bir çözüm değildir. Nüfusu artırmanın yolu, evliliği destekleyerek ve gençlerin evlenmelerine engel olan faktörleri ortadan kaldırarak evlilik ve doğum oranlarını yükseltmektir…”
“Evlilik ve doğurganlık üzerindeki kısıtlamalar, kadın haklarını öncelikli olarak etkilemektedir. İnsan haklarının cinsiyet eşitliği üzerinden indirgenip dayatılması, eşcinsel sapkınlığın yaygınlaştırılması ve film dizileri aracılığıyla normalleştirilerek aile yapısına zarar verilmesi önemli sorunlardır. ‘Kadın çalışmalıdır’ şeklindeki propaganda yaygınlaşmış, kadının çalışmasının modernlik ve kadın hakları açısından bir zorunluluk olduğu yönündeki propaganda ile hem kadınlar hem de erkekler ikna edilmiştir…”
“Boşanmaların artışı ve ‘hayat paylaşılır’ gibi ifadelerin anlamlarının değişmesi, hayata egemen olmuştur. Günümüzde ‘ailenin geçimi erkeğe aittir’ kuralı, ‘ailenin geçimi kadın ve erkeğe aittir’ şeklinde güncellenmiştir. Başka bir deyişle, ‘kadının geçimi erkeğin sırtında bir yük değildir; erkeğin sorumluluğu da değildir anlamına gelmektedir…'”
“Modern kadın ve çalışan erkek ve kadın kültürü, toplumdaki güçlü aile bağlarını hançerlemiştir; ‘kadın hakları’ söylemleriyle kadının üzerine daha fazla sorumluluk yüklenmiştir. Evlilik ve çocuk sayısı meselesi, hamaset dolu nutuklarla ve nasihatlerle çözülemez. Toplumsal ihtiyaçlara cevap verecek önlemler alınmalı ve devlet tarafından bu sorunlar çözülmelidir…”
“Nüfus artışındaki düşüşün nedenleri arasında, çalışan kadınların çocuk bakımıyla karşılaştıkları zorluklar, evlilik oranlarının düşmesi, boşanma oranlarının artması, kadınların çocuklarının bakımı ve eğitimindeki ekonomik ve sosyal zorluklar, doğurganlığı azaltıcı gıdaların ve ilaçların planlı bir şekilde sağlanması, ve sezaryenle doğumun yaygınlaşması sayılabilir. Ülkemizde Batı’da izin verilen tarımsal zehirlere kıyasla 260 kat daha fazla izin verilmekte ve bu durum kısırlık oranlarını %45’e kadar çıkarmaktadır…”
“Türkiye’de doğum oranları Avrupa ortalamasının altında; ancak özellikle Suriyeliler olmak üzere sığınmacıların doğum oranları dört kat daha yüksek. Genetiği değiştirilmiş buğday ürünleri, milletimizi ve neslimizi adeta yok ediyor ve bu gidişatla 30 yıl içinde Türkiye’de Türk milletinin yok olması riskiyle karşı karşıya kalabiliriz…”
“Doğu ve Güneydoğu’da nüfus artış hızı yüksek olmasına rağmen, bölgeden büyük şehirlere olan göç, “çalışan anne ve tek çocuklu modern aile” algısının doğu kültürüne sahip aileler üzerindeki etkisini ortaya koymuştur. Eğer bu durum devam ederse, Türkiye’nin nüfusu kısa sürede yaşlanacak ve övünç kaynağımız olan “Türk aile yapısı ve genç demografik gücü” ortadan kalkacaktır.
“Hükümet, bu sorunlara çözüm bulmak için evliliği teşvik eden önlemler almalı ve kadınların iş hayatına zorlanmasının önüne geçmelidir. Çalışmayan eşe sahip babalara, maaşlarının üçte biri kadar evlilik desteği sağlanmalı, kadının ev bütçesine katkıda bulunma zorunluluğu ortadan kaldırılmalıdır. Evlilik yardımları geri çekilmeli, çocuk bakımı için ödenekler verilmeli ve evde çocuk bakan kadınlara sigorta desteği sunulmalıdır.”
“Türkiye’de nüfus artışı sorunu için alınacak önlemler henüz için geç değildir. Evlenme oranları düşmüş, boşanma oranları artmış ve tek çocuk politikası neredeyse tüm aileler için geçerli olmuştur…”
***
Guwuste olarak şu hatırlatmayı yapıyoruz;
Küresel Elit Şeytanların (KEŞ) dünya çapında olduğu gibi Türkiyeninde nufusu azaltarak insanlarımızı köleleştirme amacıyla hiçbir taşın altını boş bırakmamacasına gizli planlarına rağmen yerde ve gökte hiçbir şey gizli değildir. Ancak insanlarımız, uyanık olduğu ve mücadele etmek için kollektif olarak bir araya geldiği ve çalıştığı müddetçe Adem’in nesline düşman olan Şeytanın ve Küresel İşbirlikçi yavru şeytanlarının planları zayıftır ve kolaylıkla da bertaraf edilebilir. Çünkü Allah’ın çalıştığımızın karşılığını vereceği yönünde kesin vaadi vardır.
Merak ettiğiniz, okuduğunuz ve küresel planlarının daha ifşasını fark ettiğiniz için teşekkürler…
Guwuste.Com
Kalk ve uyar! Kötülüğe de dur de!!
(Get up and wake up! Stop the evil!