Günümüzde en ciddi kriz haline gelen “israfın boyutu, ekonomi krizin önüne geçti.”
Ne yazık ki israfın boyutu, “kanayan bir yara” haline geldi.
Bir tarafta “ekonomik krizden” yakınırken, diğer tarafta “israfın her çeşidini” sınırsız bir şekilde yaşıyoruz.
Bir tarafta “gösterişli ve şaşalı bir hayat” yaşarken, diğer tarafta “bir kap yemek ve bir yudum su bulamayacak” kadar mağdur olan insanlar var.
Gerek ülkemizde ve gerekse Dünyada “sularımız” tükeniyor.
“Sağlığımız” zedeleniyor, “doğamız” köreliyor ve giderek hayatımız, elimizin altından kayıp gidiyor.
Sadece yiyecek ve besin israfı değil, teknolojinin bizlere sağladığı imkânlar sayesinde “en büyük israf olan zaman kaybının” farkında bile değiliz.
Oysa zaman, “paradan maldan mülkten de daha değerlidir.”
***
İsrafın en çok yapıldığı alanların başında, “kamu kuruluşları” geliyor.
Devlet, halka “tasarrufu tavsiye ediyor” ama en büyük “gereksiz harcamaları” devlet yapıyor.
Şaşalı organizeler, lüks makam araçları, bürokrat ve siyasilerin abartılı protokol merasimleri, temsil ve ağırlama giderleri saymakla bitmez…
“Belediyelerde,” konserler ve şenlikler adı altında tertip ettikleri organizasyonlarda milyonlarca harcamalar yapılmaktadır…
Sahte giderlerin devlete yüklediği maliyet çok büyük miktarlarda olduğunu “Sayıştay raporlarında” belirtiliyor ama sadece raporlarda kalıyor…
“Elektronik ortamda” her şey kolaylaşmışken hala kırtasiye giderleri milyarlarla ifade ediliyor…
“İhaleler yoluyla” yapılan usulsüzlüklerin getirdiği giderler herkes tarafından biliniyor, ama kayıtlarda gözükmüyor.
“Siyasi pazarlıklar yoluyla” devlet dairelerine doldurulan “gereksiz personel alımları” yıllardan beri yapılan gelen israflardan biri halinde yerini her dönem koruyor…
Bugün israf ve suiistimal, “bir ahtapotun kolları gibi” devletin bütün kurumlarını sarmıştır.
***
Küresel boyuta ulaşan harcamalardan biri de “gıda israfı” gelmektedir.
Ölçüsüzce kullanılan ve tüketilmeden “çöpe atılan gıdalar” tonlarla ifade ediliyor.
İsraf edilen ürünlerden biri de “meyve ve sebzeler” geliyor.
Meyve ve sebzenin yüzde 53’ü tarladan tüketiciye ulaşana kadar israf ediliyor. “TÜBİTAK” tarafından yapılan araştırmalara göre, israf edilen sebze ve meyve miktarı “yılda 12 milyon ton…”
Türkiye’de en çok israf edilen gıda ise, “ekmek önemli bir yer tutuyor.”
Türkiye İsrafı Önleme Vakfı’nın “TİSVA” hazırladığı rapora göre “6 milyon ekmeğin” günlük çöpe gittiği ifade edilmektedir.
“Ekmek israfı günde 6 milyon, yılda 2,1 milyar adettir.”
Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu “TESK” ve medya yansımalarından derlediği bilgilere göre, Türkiye’de bir yıl içinde “1 milyar 700 milyon ekmek çöpe atılırken, 214 milyar liralık gıda israfı yapıldığı” belirlendi.
“2021 BM Gıda İsrafı Raporu:” Türkiye’de “her yıl 7,7 milyon ton yiyecek çöpe atılıyor.”
Türkiye dünya genelinde en fazla gıdanın israf edildiği ülkeler arasında yer alıyor.
“Raporda israfın yüzde 61’inin evlerde yapıldığı” belirtiliyor.
***
Bugün israfın boyutu, artık “bireysel ve yerel olmaktan çıkmış kitlesel ve küresel bir boyut” almıştır.
Bir yanda sayısı “1 milyara ulaşan aç yaşarken” bir yanda da “1,5 milyar obezite sorunu yaşayan” insanlar var.
“FAO (Gıda ve Tarım Örgütü) verilerine göre:” israf edilen gıdaların sadece üçte birinin bile dünyadaki açlığın sonlandırılmasına yetecek boyutta olduğunu savunuyorlar.
Bugün israf, toplumun hemen her kesiminde büyük bir felâket hâlini almıştır.
“Ekonomik krizden” yakınıp duruyoruz ama “israf krizinin” bizleri uçurumlara doğru sürüklediğinin farkında bile değiliz.
Allah’ın insanlara lütfettiği mal-mülkten dolayı şımarıp haddi aşanlar, “çıkarlarının ve rahatlıklarının esiri olmuş” durumdalar.
Allah’ın verdiği nimetlere “şükür etmek yerine, onları değersizleştiren” bir savurganlığın bedeli çok ağır olduğunda, aklımız o zaman mı başımıza gelecek?..
Mustafa K. TOPALOĞLU
Araştırmacı-Eğitimci