Finansal Tuzak ve Sömürü Ağları: Karbon Vergisi
06 Tem 2024
- Paylaş:
Finansal Tuzak ve Sömürü Ağları: Karbon Vergisi
Küresel elitleri çevreyi koruma bahanesiyle kurmaya çalıştıkları dolandırıcılık ve tuzaklar ağı...
Günümüz dünyasında, sözde iklim krizi ve sürdürülebilir kalkınma ifadeleri, küreselciler tarafından kontrol ve gözetim sistemlerini uygulamak amacıyla kullanılan araçlar olmuştur. Bu makale Karbon vergileri, karbon kredileri ve yeşil yıkama çabalarının gerçekten ne amaçladığını ve bu politikaların toplum üzerindeki etkilerini ayrıntılı bir şekilde ele alarak okuyuculara ve araştırmacılara, küresel elitlerin iklim değişikliği ve sürdürülebilir kalkınma söylemleri ardındaki gerçek motivasyonları görmeleri için bir farkındalık oluşturarak uyandırmayı amaçlamaktadır. İnsanlığı yoksulluktan kurtaracak olan bol enerji kaynaklarından alıkoymak isteyen bu aldatmacaya karşı uyanık olmak, geleceğimizi şekillendirmek için kritik öneme sahiptir.
Karbon Kredileri: Yeni Bir Para Birimi mi, Yoksa Bir Saadet Zinciri mi?
Karbon kredileri, çevreyi koruma bahanesi ile finansal piyasalarda yeni bir oyun alanı oluşturmuştur. Bu kredilerin arkasında genellikle dolandırıcılık ve kötü yönetimle dolu bir sistem yatmaktadır. Sigorta piyasasının desteği olmaksızın, bu kredilerin istikrarlı ve güvenilir bir para birimi olması mümkün değildir. Bu da karbon piyasalarının başarısızlığını ve çevre üzerindeki ihmal edilebilir etkisini gösterir. Uzmanlar, “gönüllü” karbon piyasalarının finansal değerler nedeniyle büyük riskler taşıdığını belirtmektedir. Bu riskler, vadeli alınan karbon giderme kredilerinin teslim edilmemesi, yeni şirketlerin iflas riski ve iflas dolandırıcılığını içermektedir. Karbon kredilerindeki ortaya çıkan bu yaygın sahtekarlık, bu piyasaların başarısızlığının bir göstergesidir.
ASEAN’da Karbon Piyasası: Sürdürülebilir Kalkınma mı, Yoksa Yeni Bir Kontrol Mekanizması mı?
Daha iyi anlaşılması için size Güneydoğu Asya ülkelerinden örnek verelim;
Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN), karbon kredilerinin ticaretini kolaylaştıracak bölgesel bir karbon piyasası kurmayı planlıyor. Bu çaba sözde sera gazı emisyonlarını azaltmayı ve yine sözde sürdürülebilir kalkınmayı desteklemeyi hedefliyor. Ancak, bu politikaların altında, eşitsizliği artırma ve borç ile finansallaşma sistemini devam ettirme riskleri yatıyor. ASEAN Karbon Piyasası, şirketlerin bölge içindeki diğer şirketlerden karbon kredisi satın alarak emisyonları azaltmalarını ve yenilenebilir enerji kullanımını teşvik etmeyi amaçlıyor. Fakat, bu girişimlerin gerçek amacı, doğal kaynakların finansal varlıklar olarak kullanılmasından başka bir şey değildir. Karbon kredileri, yeşil tahviller ve “sürdürülebilir kalkınma” ile “çevre korumasını” destekleyen diğer girişimler, büyük bir finansal ve aldatmaya yönelik oyunun parçaları gibi görünüyor.
Tayland’ın Karbon Vergisi: Ekonomik Çöküşün Habercisi mi?
Tayland, 2025 yılında başlayacak karbon vergisi ile üreticilere yeni mali yükler getirecek. Bu vergi, işletmelerin faaliyetlerini yeniden düzenlemelerini ve çevre dostu uygulamalara geçmelerini zorunlu kılacak. Ancak, bu politikaların ekonomik sonuçları fabrika kapanışları, işsizlik artışı ve devlet bağımlılığının yükselmesi gibi olumsuz etkiler doğurabilir. Tayland hükümeti, 2050 yılına kadar karbon salınımı ve emilimi, 2065 yılına kadar ise sera gazı salınımı ve emilimi arasında denge kurmayı hedefliyor. Ancak, bu hedeflere ulaşabilmek için, işletmelerin karbon ayak izlerini azaltmaları için daha sıkı kurallar getirilecek. Bu, Tayland’daki işletmelerin faaliyetlerini yeniden düzenlemelerini ve çevre dostu uygulamalara geçiş yapmalarını gerektirecek. Peki öyleyse, geçiş yapamayanlara ne olacak dersiniz?
Yeşil Tahviller ve Biyoçeşitlilik Kredileri: Gerçekten Sürdürülebilir mi?
Birçok Güneydoğu Asya ülkesi, yeşil tahvil girişimleri ve biyoçeşitlilik kredileri aracılığıyla çevre dostu projeleri finanse etmeyi hedefliyor. Ancak, bu girişimlerin altında yatan asıl mesele, yenilenebilir teknoloji ve güneş panellerinin üretimi için gerekli maden yataklarının çevreye olan zararı ve bu projelerin sürdürülebilir olmaması olduğu savunulsa da gerçekte olan yenilenebilir teknoloji ve güneş panelleri için gerekli maden yatakları ve lityumun yoğun madenciliği, çevreye çok daha büyük zararlar verecek olmasıdır. Bu da yenilenebilir enerji savunucularının öne sürdüğü güneş panellerinin gerçekte çevresel bir tehdit ve zor imha edilen zehirli atıklar olduğunu ortaya koymaktadır. Tüm bunlar “yeşil” enerjinin, gereksiz yiyiciler olarak görülen 500 milyondan fazla insanları bol ve temiz enerji kaynaklarından mahrum bırakmayı amaçlayan Küresel Elitler tarafından yaratılan bir yanılsama olduğunu ap açık ortaya koymaktadır.
Sonuç: Küreselcilerin Gerçek Motivasyonları
Karbon vergileri ve sürdürülebilir kalkınma amaçlarının altında yatan motivasyonlar, kontrol ve denetim sistemlerini uygulamak, küresel elitlerin menfaatlerini korumak ve eşitsizliği artırmak olacaktır. Bu politikalar, toplumun en yoksul kesimlerini aşırı derecede etkileyerek, yeni bir teknokratik kölelik dönemine yol açacaktır. Karbon vergileri, bireylerin ve şirketlerin çevresel etkileri dolayısıyla izlenmesini ve cezalandırılmasını sağlayan bir gözetim ve denetim sistemine dönüşecektir. Bu durum, bazı davranışları özendirmek ve diğerlerini engellemek için bir kontrol aracı olarak algılanmalıdır. Örneğin, karbon vergileri, bireylerin ve şirketlerin çevreye zararlı faaliyetlerde bulunmasını, dizel ve benzinli araç kullanımını daha maliyetli hale getireceği için bu durum, bireysel özgürlükleri sınırlayan bir kontrol mekanizması olarak değerlendirilmelidir.
Karbon denkleştirmeleri ve yeşil göz boyama, küresel elitlere ve uluslararası şirketlerine sözde çevre dostu bir sahte imaj sergilerken mevcut iş pratiklerine devam etmelerini sağlayabilir, bu da çevreden ziyade küresel elitlere ve uluslararası şirketlerine yarar sağlar. Bu durum çevresel endişeleri sözde gözetiyormuş gibi görünmelerine ve kar marjlarını korumalarına ve hakısız kar etmelerine olanak tanır. Ayrıca, “finansal karbon piyasaları ve dengeleme programları” bilerek bırakılacak olan yasal boşluklardan ve şeffaflık eksikliğinden yararlanarak kat be kat yeni kazanç olanakları sunacaktır.
Bu makale; insanlığın onuruna ve özgürlüğüne değer veren her bireyin bilmesi gereken kritik meseleleri ele alırken, Büyük Sıfırlama hedefleri için insanlık aleyhine faaliyetler yürüten Küresel Elitlerin “yenilmez” olduğu yanılgısını oluşturmak değildir. Aksine insanlar izin vermediği müddetçe hedeflerini asla başaramayacakları gerçeğini ortaya koymaktır. Bunlara izin vermemek, onlar için kötü haberlerin başlangıcı olacaktır.
Guwuste com
Kalk ve uyar! Kötülüğe de dur de!
Okuyucularımız; kaynak göstermek şartıyla içerikleri izin almadan kullanabilirler…