-
Sonuçta ölçüyü ve mizanı bozmuş olursunuz.
-
Haksız sermaye transferine sebep olursunuz.
-
Mevcut yapıda, bu üç enstrümanın üçünü de aynı anda kontrol de edemezsiniz.
Çünkü bunlar, aynı zaman ekseni üzerindeki enstrümanlar değildir. Faizi düşürdüğümüz için dövizi artırmanız, sonuç itibarıyla piyasada aynı olumsuz etkiyi yaratır.
Sorun sistemdedir
Bu nedenle, ilk yapmanız gereken iş sistemi düzeltmektir. Sistemi nasıl düzelteceğinizi birçok şekilde açıkladık. Algı yönetimi ile sadece kendinizi kandırmış olursunuz. Toplam borcunuz yaklaşık 500 milyar dolara ulaştığında, doların sizi ilgilendirmediğini söyleyemezsiniz.
-
Ülkede ürettiğiniz mal ve hizmetler doğrudan ya da dolaylı olarak ithalat veya ihracatla ilişkilidir.
-
Eğer bu düzen bozulursa, insanlar kısa süre sonra üretim yerine para ile para kazanmaya başlayacaklardır.
İddiamız şudur: Eğer sistemi düzeltebilirseniz, böyle bir zorunluluğun olmaması gerekir. BDDK verilerine göre, 2020 yılında bankalardaki toplam mevduatın yaklaşık %65’i Türk Lirası’ydı, %35’i ise döviz cinsinden. Ancak bu oran 2024 Mart ayında tersine dönmüştür. Şimdi toplam mevduatın %57’si Türk Lirası iken, %43’ü dövizdir! Bu, açık bir dolarizasyon örneğidir. Bu mevduatın büyük bir kısmı az sayıda rantiyecinin elinde bulunmaktadır! Onlar sizin ne yapmak istediğinizi çoktan anlamış ve pozisyonlarını ona göre şekillendirmişlerdir. Bu süreçte bu kişilere haksız yere yüksek kazançlar sağlanmıştır.
Politika faizi, bunların kazanç hikayesi haline geldi!
23 Eylül 2021 PPK kararları ile Türk Lirası serbest düşüşe geçti. Böylece, TÜFE ile Merkez Bankası politika faizi arasındaki fark giderek arttı. Bu durum, elinde döviz bulunduran ve hiç çaba sarf etmeden kazanç sağlayan kişiler için başka bir işe yaramadı ve yaramayacak.
Eğer bir an önce sistemi düzeltme çalışmalarına başlamazsanız, orta sınıf olarak tabir ettiğimiz geniş halk kitlelerinin serveti, sadece bir avuç rantiyeci elit arasında dolaşacak.
Halkımız fakirleşecek ve köleleşecek
Büyük fedakarlıklarla elde edilen son yirmi yılın kazanımları, mevcut sistemdeki mekanizmalar aracılığıyla zenginlerin kasasına ve kesesine aktarılmış olacak. Zenginler daha da zenginleşirken, fakirler daha da yoksullaşacak. Bu durum yazık ve günah bir haldedir.
Allah; “Ölçüyü adaletle yerine getirin ve teraziyi bozmayın (eksiltmeyin, zarar vermeyin)” diyor. Mevcut sistem, işte bu üç araçla; faiz, enflasyon ve devalüasyon ile ölçüyü, adaleti ve teraziyi bozmaktadır.
Sonuç olarak, mevcut sistem düzeltilmeden ve bu yöntemle hareket edilerek faizlerin ortadan kaldırılacağına inanmıyoruz. Sistemin yeniden yapılandırılmasına ihtiyaç vardır. Devlet hepimizin, ülke hepimizin mülküdür. Kendimize zarar vermeyelim.
Son finansal gelişmelere ilişkin görüşlerimi kamuoyuyla paylaşıyorum.
Prof. Dr. Mete GÜNDOĞAN