Küresel şeytanlar, artan ürün fiyatları ve azalan alım gücü, topraklarını kaybetmekle karşı karşıya kalan çiftçilere karşı bir savaş yürütüyor. Gündem 2030 “Agenda 2030” ile gıda kaynaklarını ve insanları riske atarak bu krizi 2030 yılına kadar küresel hale getirmeyi hedefliyor.
Küresel Şeytanlar tarafından çiftçilere karşı yürütülen savaş, hükümetlerin ve küresel şirketlerin toprakları ele geçirebilmesi için çiftçileri topraklarından bir şekilde sürmekle tehdit ediyor. Bu zamana kadar 169 özel hedefle 17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi içeren Gündem 2030 gizli ajandasındaki bu tehdidi gizliyorlar.
Avrupa Komisyonu 2021 yılında böcekleri olarak onaylayarak daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir beslenmedeki rollerini önemine yönelik tuhaf açıklamalar yaptılar.
Dünyanın dört bir yanındaki sözde yeşil politikalar karbon seviyelerini ve nesli tükenmekte olanlar ve tüm canlı türleri hedef alarak gıda arzının totaliter bir şekilde kontrol edilmesinin önünü açıyor. Onlara göre tarım ve özellikle de hayvansal tarım, küresel ısınmadan, yüksek gıda fiyatlarından ve gıda kıtlığından sorumluymuş. Onlara göre sığır eti, tavuk ve domuz etinden cırcır böceği ve kurtçuklara geçiş, artan sıcaklıkları durdurmaya, gıda fiyatlarını düşürmeye ve muhtemelen gezegeni kurtarmaya yardımcı olabilirmiş.
Agenda 2030 ile çiftçiler tehdit ediliyor…
Küresel Şeytanların Büyük Sıfırlama ile gezegenin sürdürülebilir yönetimi için kapsamlı bir plan olan “Gündem 2030” Birleşmiş Milletler toplantılarının ardından oluşturulmuştur. Plan toprak, su, mineraller, bitkiler, hayvanlar, binalar, üretim araçları, gıda, enerji, bilgi, eğitim ve insanlar dahil olmak üzere Dünya’nın kaynaklarının tüm yönlerini kontrol etmeyi amaçlamaktadır. 2019 yılında Dünya Ekonomik Forumu (WEF), 17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefinin uygulanması için kamu-özel sektör ortaklıklarından yararlanmak üzere Birleşmiş Milletler (BM) ile ortaklık kurdu.
Gündem 2030, yoksulluğun sona erdirilmesi ve 2030 yılına kadar tüm ülkelerde toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması da dâhil olmak üzere 169 özel hedeften oluşmaktadır. Ancak uzman stratejistler ise planın arkasında kötü niyetli bir amaç olabileceği konusunda ısrarla uyarıyorlar ve hedeflerin uygulanması ve izlenmesinin bireysel özgürlüklerin ortadan kaldırılmasını gerektireceğine ve açlığın sona erdirilmesi gibi muğlak hedeflerin belirlenmesinin devletin tüm gücünü gerektireceğini ifade etmeye devam ediyorlar.
Peki öyleyse, karbon krizi gerçek mi?
Avrupalı çiftçiler, hükümetlerinin topraklarından sözde karbonu uzaklaştırma planlarının hızlandırması nedeniyle “itinayla gizlenmiş” bir krizle karşı karşıya. AB Birliği’nin Natura 2000 ağı, 2021 yılında karbon emisyonlarından korunacak alanların bir haritasını yayınladı ve bu alanlara 5 kilometre mesafedeki çiftçilerin karbon üretimlerini azaltmalarını istedi. Avrupalı çiftçiler ise karbon emisyon sorunun hükümetlerinin sorun olarak gördüğü çiftçilerden kurtulmak anlamına gelmesi için çözüm ürettiğine inanıyorlar.
Süt üreticileri ise yeni karbon yasası yürürlüğe girmesi halinde sürüsünü %90 oranına kalacağını iddia ediyorlar. Bunu şöyle örneklendirebiliriz. 60 sağmal ineği olan 6 indirmek zorunda kalabilir.
Avrupalı karbon bilimi uzmanları ise hükümetin karbon emisyon modelini eleştirerek, bunun insanlığın faydasına yönelik yenilik olmayıp aksine çiftçilerden kurtulmakla ilgili bir araç olduğunu söylüyorlar.
Peki öyleyse çiftçilerin toprak mülkiyeti ne olacak?
Buna çiftçiler için toprak mülkiyeti yok olacak diyebilir. Çünkü AB de yaşanan karbon emisyon krizi, hükümetlerin konut krizini çözmek için arazilere el koymasıyla üretilmiş bir krizdir. Siyasi yorumcular AB üyesi hükümetlerin asıl amacının konut yapımından kaynaklanan karbon emisyonlarına rağmen göçmenleri yerleştirmek için arazilere el koymak olduğuna inanıyor. 2030 hedefini taahhüt eden ilk ABD eyaleti olan Kaliforniya, 2030 yılına kadar topraklarının ve suyunun %30’unu devlet kontrolüne almayı hedefliyor. ABD’li stratejistlerde bunun özel toprak mülkiyetinin ortadan kalkmasının yolunu açtığını konusunda hem fikirler.
Küresel şeytanların büyük sıfırlamayı gerçekleştirmek için nihai gündemlerinden biride toprak mülkiyetinin olmamasıdır. Çünkü onlara göre insanlar hiçbir şeye sahip olmamalıdır. Nihai hedeflerinden diğeri de, halkın kendi hükümetini kontrol etme kabiliyetini elinden almaktır ki, bu da sadece çiftçilerin değil halkın topraklarını ellerinden almak anlamına gelmektedir. Sözde “Temiz Su ve Temiz Hava Yasaları” gibi diğer sürdürülebilir hükümet düzenlemeleri de bu plana dahil edilebilirler. Ancak buna benzer tarım ve gıda yasaları daha önceden olduğu gibi asıl amaçları doğrultusunda suistimal edilmiştir. Bundan sonra da küresel şeytanların lehine çok daha fazla maniple edilecektir.
Küreselciler Her Şeyi Nasıl Planladı?
Büyük Sıfırlama planlaması kriz yönetim stratejisine dayanmaktadır.
Büyük bir krizin, küreselcilerin devreye gireceği ve toplumu sözde cennete dönüştüreceği bir geçişe yol açacağı fikri düşünce kuruluşu olan Roma Kulübü’nün 1991 yılındaki toplantısından etkilenerek iklim konusuna kaymıştır her ne hikmetse. Şeytani plana göre güçlü devletin eylemlerini, çevresel acıları ve iklim hasarı gibi konuları ele alarak meşrulaştırmaktı. Kirlilik, küresel ısınma, su kıtlığı ve açlık ana tehditler olarak görüldüğünden gerçek düşmanın insanlığın kendisi olduğunu anlamak gerekir öncelikle.
Küresel şeytanların toplanma merkezi olan Dünya Ekonomik Forumu (WEF) ‘Gündem 2030’un uygulanmasında BM’nin kilit bir ortağı olmuştur. Çok daha ilginci ise WEF ile komünist ÇİN’in Gündem 2030’un sürdürülmesi için işbirliği içinde çalışmış olmasıdır.
Felaket adım adım yaklaşıyor…
Küresel Şeytanlar böcek yemenin çiftlik hayvanlarına olan ihtiyacı ortadan kaldırarak, tarımsal arazi kullanımını azaltarak ve çevreyi koruyarak gezegeni kurtarabileceğini savunuyor. BM Gıda ve Tarım Örgütü, yaklaşan gıda krizine çözüm olacağını savunarak böcekleri ve böcek bazlı gıdaları teşvik ediyor. Avrupa Komisyonu 2021 yılında un kurtlarını bir gıda olarak onaylayarak daha sağlıklı, daha sürdürülebilir diyetlerde ve çevresel faydalarda artan rollerini ballandıra ballandıra anlatıyorlar.
Bu konuda bazı uzmanlar batılı ülkelerin onaylamadıkları et temelli bir diyete sahip oldukları ve insanları kendi paradigmalarını takip etmeye ya da tarım arazilerini kendilerine devretmeye zorlayacak yukarıdan aşağıya küreselci bir fikir olduğunu savunuyor. Tabii ki bu tepeden inmeci yaklaşımın felakete yol açacağı aşikardır.
Peki Çiftçiler Olmazsa ne olur?
Çiftçiler olmadan gıda olmaz tabii ki.
Toprak olmadan insanlar özerkliklerini, özgürlüklerini ve bağımsızlıklarını kaybederler. Tarım ise iki ana amaca hizmet eder. Gıda üretmek ve insan neslinin çoğalması.
Sonuç olarak gıdanın kontrolunu ele geçiren insanların kontrolünü de ele geçirir.
Küresel şeytanların gıda ve tarıma karşı yürüttükleri savaşın nihai hedefi ise tarımın ve gıda arzının tamamen konsolide edilmesidir.
Son söz;
Çiftçi yoksa, gıda da yok!
Gıda yoksa, insan da yok!
Transhümanistler var!!
***
Şunu asla unutmamalıyız;
Küresel Şeytanların insanları köleleştirme amacıyla hiçbir taşın altını boş bırakmamacasına gizli planlarına rağmen yerde ve gökte hiçbir şey gizli değildir. Ancak insanlar, uyanık olduğu ve mücadele etmek için kollektif olarak bir araya geldiği ve çalıştığı müddetçe Adem’in nesline düşman olan Şeytanın ve Küresel İşbirlikçi yavru şeytanlarının planları zayıftır ve kolaylıkla da bertaraf edilebilir. Çünkü Allah’ın çalıştığımızın karşılığını vereceği yönünde kesin vaadi vardır.
Merak ettiğiniz, okuduğunuz ve bir küresel planlarının daha ifşasını fark ettiğiniz için teşekkürler…
Guwuste.Com
Kalk ve uyar! Kötülüğe de dur de !!
(Get up and wake up! Stop the evil!)