Kalk Ve Uyar! Kötülüğe Dur De!

Hero Image

Tarımın Geçmişi, Geleceği ve Hollanda’nın Rolü

  • 02 Nis 2024

  • Paylaş:
Blog Detail Header

Tarımın Geçmişi, Geleceği ve Hollanda’nın Rolü

 

Hadi gelin, Hollanda’nın nasıl bir dünya tarım devi haline geldiğine bir göz atalım.

 

Diyelim ki Türkiye’de lale yetiştirmek istiyorsunuz; ne yapardınız? Bir arazi satın alır ve laleleri diker miydiniz? Peki ya size yardım edecek kimse yok mu? Belki bir dayıoğlu, hala oğlu, amcaoğlu ya da teyze kızı…
 

Yol gösteren, tecrübelerini paylaşan aile büyükleri olabilir mi? Eğer hayattalarsa, babanız, dedeniz, amcanız ya da dayınız gibi…

 

Peki öyleyse Hollanda’da bu işler nasıl oluyor?

 

Hemen yazayım cevabını……
 

Hollanda’da tarım arazisi almakla iş bitmiyor. “Bu ürünü ekeceğim” demek yeterli değil; öncelikle, arazinizin kayıtlı olduğu tarım kooperatifine başvurmanız gerekiyor. “Hangi kooperatif? Serbest piyasa nerede?” diye düşünmeyin; bu, yanıltıcı bir inanış. “Kapitalist bir ülkede kooperatif mi olur?” diye sormayın; Hollanda’da tarım kooperatifleri, piyasa dinamiklerinin önemli bir parçasıdır.

 

Neyse, kooperatif yetkilisi size birkaç alternatif sunarak “Bu arazide şu ürünleri yetiştireceksiniz” diyecektir. “Geçen yıl salatalığın kilosu ne kadardı, ben salatalık ekeceğim” gibi itirazlarınızı dinlemeyeceklerdir. Sadece bir ürün seçin ve “Bunlara ek olarak şunları da ekeyim” demekten kaçının; çünkü buna izin verilmiyor.

 

Diyelim ki, tek bir ürün seçimi yaptınız. Yetkili kişi, ürünün maliyetini ve giderlerini hesaplamakta. Hasat sonunda sizi nelerin beklediğini öğrenmek istiyorsunuz! Tahmini bilançonuzu elde ettiniz. Eğer paranız yetersizse, borç alma imkanınız da bulunuyor.

 

Dur nereye gidiyorsun?

 

Dur Gitme! Yetkili seni kooperatifin tarım mühendisine yönlendirecek. Ertesi gün, mühendis ve kooperatifin teknik personeli ile birlikte tarlanı incelemeye gidiyorsun. Mühendis, yetiştirmeyi planladığın ürün hakkındaki bilgini değerlendiriyor ve eğer yetersizse sana destek oluyor. Aynı zamanda, ürünün yetiştirilmesi için gerekli olan makine ve ekipmanları bildirmen gerekiyor. Eğer eksik bir ekipmanın varsa, bunu tamamlaman için yardımcı oluyorlar.

 

Bitti mi?
 

Tabii ki Hayır! Daha bitmedi…
 

Nihayetinde, ekim programı hazırlanıyor ve işe koyuluyorsun. Yalnız değilsin; kullanacağın ilaçlar, gübreler, sulama ve yapılacak budama ve kontroller hakkında kooperatif yetkilileri tarafından bilgilendiriliyorsun.

 

Tüm kurallara uyduğunuz için hasat zamanı geldiğinde yalnız olmadığınızı unutmayın. Kooperatif, hasat döneminde personel desteği sağlıyor. Ürününüzü topladıktan sonra, kooperatifin sağladığı kiralık depolara yerleştiriyorsunuz.

 

Eksperlerin gelmesini bekleyeceksiniz; onlar, taban fiyatı belirleyecekler. “Serbest piyasa” terimini kullanmaya başlamayın.

 

Endişelenmeyin, Türkiye’deki gibi sizi küresel mafyatik tarım şirketlerin insafına terk etmiyorlar. Bunlar, gerçekten yeminli eksperlerdir ve yeminleri hafife alınacak türden değildir. Ne sizin üretici olarak ne de alıcılar tarafından etkilenirler. Taban fiyat belirlendikten sonra, ürününüz kooperatif tarafından açık arttırmayla satışa sunulur. Elbette, onayınız esastır. Tabii ki, satış işlemi için belgeye imzanızı atarsınız…

 

Sonunda, kooperatif hizmet faturalarını düşürdükten sonra ödemeyi yapıyor.

 

Bir yılı başarıyla tamamladın. Bundan sonraki hedefin, “A Sınıfı” veya “Yeşil” üretici sertifikası almak olmalı. Bu sertifikayı alabilmek için kaliteli ürünler yetiştirmen gerekiyor. Sertifikayı elde ettiğinde ise devlet desteklerinden yararlanma hakkı kazanacaksın!

 

 

Hollanda’nın kooperatif anlayışını gördüğünüzde “Bizde neden bu yok?” diye sormayın.

 

Modern kooperatifçiliğin babası olarak kabul edilen İngiliz Michael Sandown, 19. yüzyılın başlarında Anadolu’da Ahilik teşkilatından etkilenerek ülkesinde kooperatifler kurmuştur. Ancak bizde, 1838 İngiliz Ticaret Anlaşması ile Ahilik zayıflatıldı ve yok edildi. Bu da yetmezmiş gibi, “Memleket Sandıkları” adıyla bilinen ilk tarım kredi kooperatifinin kurucusu Mithat Paşa’nın öldürülmesine kadar giden olaylar zinciri yaşandı. Cumhuriyet döneminde ise Köy Enstitüleri ve milli tarım politikaları sayesinde, Rusya ile yapılan portakal-çelik takası gibi dış borçların ödenmesi sürecinde, Finlandiya ve Danimarka’nın da ilham alarak bölgesel kontrollü tarıma geçiş yaptığı bilinmektedir.

 

Son iki yüzyılda, ‘sinusoidal’ bir tarım eğrisine sahip olduğumuz doğru; bir zamanlar dünyada kendi kendine yetebilen yedi ülkeden biriyken, 2000’lerden sonra tarım sektöründe neden sürekli bir düşüş trendi yaşandı?

 

Devletimizin çözümleri mevcut, benim “Köye Dönüş” kitabımda da bu çözümler var; köşeyi dönme zihniyetinden uzaklaşıp, Köye Dönüş felsefesiyle ve aydınlık bir geleceğe doğru ilerlemek için en karanlık noktaya bile yol alıyoruz.

 

Yolculuğumuzun henüz yarısına bile gelemedik.
Şimdiden bilginiz olsun…

 

Dr. Erdem ULAŞ
Asam Kendir Enstitüsü Başkanı

Makale Yazarı

Article Author

Dr. Erdem ULAŞ

Yazar

Yazarın Diğer Yazıları

Paylaş:
Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.