Birçok araştırmacı bitki ve hayvan yaşamı için faydalı olduğu düşünülen ancak aynı zamanda solunum yoluyla dışarı atılması gereken zehirli bir atık olarak kötülenen ve yanlış anlaşılan atmosferik gaz CO2’yi inceliyor. CO2 emisyonlarının azaltılmasının gezegeni ve insanlığı kurtarmak için kritik öneme sahip olduğunu savunuyor. Bu makalede CO2 ve iklim değişikliği arasındaki karmaşık ilişkinin kapsamlı bir şekilde anlaşılmasını sağlamayı amaçlamaktadır.
İnsanlığın faydası olduğuna yönelik ezici kanıtlar karşısında, küresel sıcaklık merkezli bu parçalanmış anlatılar hayret vericidir!
CO2’nin uyuşturucu ve zehirli olduğu hikayesinin arkasında, küresel şeytanlar, yaygın cehalet ve işbirlikçi politikacılar in içinde olduğu için bize hiçte şaşırtıcı gelmiyor aslında.
Bilimsel araştırmalar bize şunu göstermekte;
CO2, gıda ve yapısal destek için karbonhidratlara ve selüloza dönüştürülerek Dünya yüzeyindeki yaşam için gereklidir. Aynı zamanda kemiklerdeki hidroksiapatitin ana bileşenidir. İnsan vücudu, 1 litre azot ve 1 litre oksijene kıyasla, çoğunlukla vücut sıvılarında çözünmüş yaklaşık 20 litre gaz halinde CO2 içerir. CO2, 20. yüzyılın başlarında tıp araştırmacıları tarafından keşfedilen güçlü tedavi edici özelliklere sahiptir, çünkü solunum dürtüsünü uyarır, mikrovasküler akış direncini azaltır, oksijenli kan taşınmasını hızlandırır ve kandan dokulara oksijen salar. Özetlersek yaşam kalitesini artırır ve canlıların ömürlerini uzatır.
Peki öyleyse toplumu kontrol etmek isteyen küresel şeytanlar ve onların işbirlikçileri neden ondan kurtulmak istiyor?
Karbondioksit Dünya üzerinde son derece faydalı bir maddedir, ancak toksik etkileri organize tıp tarafından tıp mesleğini kontrol etmek için kullanılmıştır. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra ameliyathanelerde anesteziye hakim olan hemşire anestezistler, ameliyatın neden olduğu zararlı sinir aktivitesini önlemek için eter anestezisini morfin analjezisi ile desteklediler. Ayrıca indüksiyon ve emergensi hızlandırmak, morfinin solunum depresyonuna karşı koymak, kardiyorespiratuar fonksiyonu, doku oksijenasyonunu ve organ korumasını optimize etmek ve miyokard enfarktüsü, inme, atelektazi, pnömoni, bulantı, kusma ve beklenmedik postoperatif solunum durmasını önlemek için eteri karbondioksit ile desteklediler.
Hemşirelerin bu buluşu ise doktorlara solunum sorunları, felç, kalp krizi, boğulma, alkol zehirlenmesi, aşırı dozda ilaç, astım, zatürre, duman soluma, kardiyopulmoner arrest ve bakteriyel enfeksiyonları olan yeni doğanlara yardımcı olmak için basınçlı tanklarda tedavi edici bir oksijen ve karbondioksit karışımı olan karbon kullanmaları için ilham verdi. Karbon kısa sürede büyük şehirlerdeki itfaiye araçlarında standart ekipman haline geldi ve sayısız hayat kurtardı. Tüm bunlar 1930’larda tıpta devrim yaratmaya çok yaklaşmıştı.
Peki öyleyse günümüzün modern makineleri, monitörleri ve ilaçlarıyla karbondioksit her zamankinden daha faydalı olabilir mi?
Elbette olabilir…
İnterstisyel sistit, ülseratif kolit, bölgesel enterit, romatizmal hastalıklar, kanser, kalp hastalığı, eklampsi ve çoklu organ yetmezliği sendromu gibi kritik, yaşamı tehdit eden durumların tedavisini iyileştirebilir veya kolaylaştırabilir. CO2 FDA onaylıdır, ancak tedavi edici özellikleri ve hatta oksijen taşıma ve iletme mekanizması tıp literatüründen çıkardı. Planlı ve bilinçli olarak yasaklanmıştır, bu nedenle neredeyse hiç kullanılmamaktadır. Çünkü adım adım küresel şeytanların hakimiyetine giren organize tıp, hemşire anestezistlerin başarısını kıskandı ve bu kârlı tıbbi uzmanlığı kontrol etmek için komplo kurdu.
1927 yılında dünyanın ilk üniversite anestezi başkanı olan Dr. Ralph Waters anesteziye dünya çapında bir ilgi yarattı ve hemşirelerin itibarını yok etmek, onları kendi anestezi stajyerleriyle değiştirmek ve gaz karışımlarından karbondioksiti emen patentli ‘Waters Canister’ın satışını teşvik etmek için güçlü bir siyasi strateji geliştirdi. Bu, doktorları hem CO2’den hem de narkotiklerden kaçınmaları için korkutmak için o zamandan beri profesyonel tıp, tıbbi şirketler ve “iklim değişikliği” hucksterları tarafından desteklenen güçlü bir planlanmış aldatmaca yarattı.
Dr. Waters asistanlarına karbondioksitin “idrar gibi zehirli bir atık” olduğu ve anestezi sırasında mekanik hiperventilasyon kullanarak efsanevi “CO2 toksisitesinden” kaçınmak için “vücuttan atılması” gerektiği fikrini aşıladı. Ancak bu bilimsel bir çılgınlıktır çünkü hiperventilasyon doğası gereği tehlikelidir, hiçbir fayda sağlamaz ve terapötik narkotiklerle uyumsuzdur. Karbondioksit ve narkotik kombinasyonu, kanser, kalp hastalığı ve kronik hastalıklar da dahil olmak üzere cerrahi stres sendromunun kalıcı semptomlarını önler ve bunların tümü, halk sağlığı pahasına profesyonel ve kurumsal karları teşvik eder.
CO2 Allah’ın Bahşettiği Mucizevi Bir Gazdır
CO2, Dünya atmosferinde bulunan ve yüzlerce yıllık aralıklarla meydana gelen döngüsel bir fenomen olan küresel ısınmaya neden olamayan bir gazdır. Nükleer çekirdeğin besin görevi gören bol miktarda kimyasal sağladığı Dünya yüzeyinin derinliklerindeki cehennem sıcaklığındaki ortamda gelişen büyük mikrobik yaşam kitlesi tarafından sürekli olarak üretilir. Bu durum mağaralarda bulunan yüksek CO2 konsantrasyonlarını ve volkanik patlamaların neden büyük miktarlarda karbondioksit püskürttüğünü açıklamaktadır.
Atmosferik CO2, fotosentetik bakterilerin ve çok hücreli bitkilerin onu hevesle tükettiği Dünya yüzeyinin yakınında dolaşır ve konsantrasyonunu atmosferik gaz karışımının yalnızca %0,03’ü ile sınırlar. Çok hücreli yaşam, CO2’nin neredeyse hiç bulunmadığı Everest Dağı’nın zirvesine yakın “ölü bölge” gibi yüksek rakımlarda hayatta kalamaz.
CO2 aynı zamanda ideal bir soğutucudur.
İngiltere’de 1850 yılında soğutucu olarak patenti alınmış ve 1870 yılında Amerikalı bir işadamı Teksas’tan New York’a sığır eti taşımak için bir kargo gemisine CO2 soğutma sistemi kurmuştur. Ancak düşük maliyeti ticari uygulanabilirliğini baltalamıştır. CO2’nin yerini kısa süre sonra amonyak aldı, ancak tüketiciler toksisitesinden korktu ve buz teslimatlarını amonyaklı buzdolaplarına tercih etti.
Uluslararası General Electric kartelinin Alman kolu, I. ve II. Dünya Savaşları arasında güvenli soğutma teknolojileri icat etmeleri için Albert Einstein ve Moshe Szilard’ı işe aldı. Ancak çabaları, DuPont tarafından geliştirilen florlu bir hidrokarbon olan ‘Freon’u güvenli olduğunu göstermek için dramatik bir şekilde soluyan kurşunlu benzinin kötü şöhretli mucidi Thomas Midgely Jr tarafından tartışmalı hale getirildi.
Freon açık aleve maruz kaldığında asla güvenli değildi ve I. Dünya Savaşı sırasında diğer tüm “savaş gazlarından” daha fazla askerin ölümüne neden olan fosgen gazına dönüştü. Avrupa Birliği zehirli kimyasalları sınırlandıran düzenlemeleri kabul etti, bu nedenle Mercedes Benz ve diğer Avrupalı şirketler artık otomobiller ve evler için güvenli CO2 klima sistemleri geliştiriyor.
Sonuç olarak;
Bu kadar kısa bir bilgi bile küresel iklim krizi aldatmacasında kullanılan karbondioksit propagandasının gerçekle alakası olmadığını, küresel şeytanların ana hedefi olan “Great reset” büyük sıfırlamada araç olarak kullanılan sözde iklim krizini savının güçlendirmek için kullanılan bir araç olduğu ortaya.
Sokaktaki vatandaş diliyle anlatırsak;
Karbon emisyonları nedeniyle meydana geldiği iddia edilen iklim krizi insan kaynaklı karbon emisyonları nedeniyle arttığı iddiası hava cıva şeylerdir.
***
Şunu da asla unutmamalıyız;
Küresel Şeytanların insanları köleleştirme amacıyla hiçbir taşın altını boş bırakmamacasına gizli planlarına rağmen yerde ve gökte hiçbir şey gizli değildir. Ancak insanlar, uyanık olduğu ve mücadele etmek için kollektif olarak bir araya geldiği ve çalıştığı müddetçe Adem’in nesline düşman olan Şeytanın ve Küresel İşbirlikçi yavru şeytanlarının planları zayıftır ve kolaylıkla da bertaraf edilebilir. Çünkü Allah’ın çalıştığımızın karşılığını vereceği yönünde kesin vaadi vardır.
Merak ettiğiniz, okuduğunuz ve bir küresel planlarının daha ifşasını fark ettiğiniz için teşekkürler…
Guwuste.Com
Kalk ve uyar! Kötülüğe de dur de !!
(Get up and wake up! Stop the evil!)