İklim Değişikliği Manipülasyonları İnsanlığın Geleceği Tehdit Ediyor!!
14 Kas 2024
- Paylaş:
İklim Değişikliği Manipülasyonları İnsanlığın Geleceği Tehdit Ediyor!!
Karanlık Planların Gölgesinde Dijital Çağ ve İklim Değişikliği Manipülasyonları
Dijital çağ, insanlığın geleceğini şekillendirme iddiasıyla ortaya çıkan küresel elitlerin karanlık planlarını açığa çıkarıyor. UNCTAD’ın dijital ekonomi ve iklim değişikliği konusundaki açıklamaları, insanlık aleyhine olacak yeni dünya düzeninin inşasına zemin hazırlıyor. COP29 gibi zirveler, iklim felaketi korkusunu kullanarak zengin ülkelerin gelişmekte olan ülkeleri sömürme stratejilerinin parçası haline geliyor.
Bu yazıda, dijital kontrol, iklim değişikliği tartışmalarının ardındaki ikiyüzlülük ve karanlık planlar incelenecek. İnsanlığın geleceği, karanlık planların gölgesinde şekillenirken, gerçekleri anlamak ve sorgulamak her zamankinden daha kritik hale geliyor.
UNCTAD ve Dijital Gelecek
UNCTAD, dijital ekonominin geleceğini şekillendirme iddiasıyla ortaya çıkarken, bireylerin özgürlüklerini tehdit eden dijital kontrol senaryosunu gözler önüne seriyor. “Dijital Fırsatlar” vurgusu, verilerin toplanması ve kontrol edilmesi için bahane haline geliyor. Dijital Gulag kavramı, yeni dünya düzeninin karanlık yüzünü simgeliyor; bireylerin her hareketinin izlenmesi, düşüncelerinin kontrol altında tutulması insanlığın en büyük korkularından biri haline geliyor. İnsanlar, dijital dünyada yalnızca birer veri noktası haline gelirken, gerçek kimlikleri ve özgürlükleri giderek daha fazla tehdit altına giriyor.
COP29 ve İklim Değişikliği
COP29, iklim değişikliği konusunda dünya liderlerinin bir araya geleceği zirve olarak tanıtılsa da, aslında küresel elitlerin çıkarlarını korumak için araç haline gelmiştir. Bakü’de gerçekleşecek zirve, iklim değişikliği bahanesiyle insanları manipüle etme planlarının parçasıdır. İklim felaketi uyarıları, korku ve panik yaratmak amacıyla kullanılacak etkinlikler, zengin ülkelerin gelişmekte olan ülkeleri sömürme stratejilerinin göstergesi olacaktır. İklim değişikliği, korku senaryoları ile insanları daha fazla vergi ve kısıtlamalara tabi tutma aracı haline gelecek olması, zengin ülkelerin kendi çıkarlarını korumak için gelişmekte olan ülkeleri feda etmeye hazır olduklarını göstermektedir.
Katılımcı Sayısı ve Eleştiriler
COP29’a katılanların sayısının 32,000’i aşması, etkinliğin önemini gösteriyor olsa da, katılımcıların çoğunun “lider” değil, iş bağlantıları kurmaya çalışan kişiler olması, iklim değişikliği tartışmalarındaki ikiyüzlülüğü gözler önüne seriyor. Özel jetlerle seyahat eden katılımcılar, doğaya daha fazla zehirli gaz salarak çevre koruma iddialarının samimiyetsiz olduğunu gösteriyor. Katılan liderler, halkın çıkarlarını savunmak yerine, kendi çıkarları için etkinliklerde yer alıyor ve COP29, zengin ülkelerin ekonomik çıkarlarını korumak için stratejiler geliştirdiği pazarlık masasına dönüşüyor.
İklim Değişikliği ve Sorumluluk
COP21’in gizli anlaşmasında savaşlar ile askeri faaliyetlerin CO2 emisyonlarının hesaba katılmaması, iklim değişikliği tartışmalarının yanıltıcılığını ortaya koyuyor. Askeri endüstrinin en büyük kirletici olduğu gerçeği sürekli göz ardı ediliyor. Oysa CO2, yaşam için gerekli olması “iklim değişikliği korkusunun” arkasındaki aldatmacayı gözler önüne seriyor. Doğa, dengeyi sağlamak için mükemmel mekanizmaya sahipken, insanlığın dengeyi bozma iddiası aşırı kibir örneği olarak değerlendiriliyor. Gerçek bilim insanları ve aktivistler, insanlığı nasıl yanıltabileceklerini belirtirken, iklim değişikliği insanlığın doğaya karşı sorumluluğunu sorgulamakla kalmıyor, aynı zamanda sorumluluğun nasıl istismar edildiğini de gözler önüne seriyor.
Finansal Talepler ve Sömürü
UNCTAD, COP29’da 1.46 trilyon dolarlık fon talep edilmesi, zengin ülkelerin gelişmekte olan ülkeleri sömürme planlarının parçası olarak değerlendiriliyor. “Sürdürülebilir” sloganı, zengin ülkelerin doğal kaynakları istismar etmesine bahane haline gelirken, fonlar, gelişmekte olan ülkelerin kaynaklarını kullanarak zenginlerin lüks yaşam tarzlarını sürdürmelerine olanak tanıyor. Zengin ülkeler, fon talepleriyle gelişmekte olan ülkeleri kendi ekonomik sistemlerine entegre ederek bağımlı hale getirmeyi amaçlıyor.
Plastik Kirliliği ve Çevresel Sorunlar
Zengin ülkelerin plastik atıklarını gelişmekte olan ülkelere ihraç etmesi, çevresel sorunların gerçek yüzünü gözler önüne seriyor. Plastik kirliliği, deniz yaşamını tehdit ederken, en çok gelişmekte olan ülkeleri etkiliyor. Küresel elitler, yarattıkları çevresel sorunları manipüle ederek, iklim değişikliği tartışmalarının gölgesinde gerçek sorunların göz ardı edilmesine neden oluyor. Zengin ülkeler, kendi atıklarını başkalarına yükleyerek sorumluluktan kaçıyor.
Aktivistler ve İklim Manipülasyonu
İklim mühendisliği teknolojileri, iklim değişikliği tartışmalarında önemli rol oynayarak iklim olaylarını manipüle etme potansiyeli, insanlık için büyük tehdit oluşturuyor. Mühendislik uygulamaları, doğanın dengesini bozarak beklenmedik iklim olaylarına yol açabilir. Ayrıca, iklim mühendisliğinin yan etkileri insan sağlığı ve ekosistemler üzerinde kalıcı hasarlara neden olabilir. Medya araçlarının elitlerin kontrolünde olması, insanların iklim üzerindeki etkilerini abartarak yanlış bilgiler yaymalarına olanak tanıyor. İklim değişikliği ile mücadele adı altında, mantar gibi çoğalan sözde aktivist gruplara dikkat edilmelidir. Bu gruplar, elitlerin çıkarları doğrultusunda hareket edecek kontrollü muhalefet oluşturma potansiyeline sahip.
Büyük Sıfırlama Planının İklim Krizi Manüplasyonu İle Bağlantısı
Elitlerin dijital kontrol, iklim değişikliği manipülasyonu ve çevresel sömürü girişimleri, bireylerin özgürlüklerini kısıtlamakla kalmayıp, insanlığın geleceğini şekillendiren büyük sıfırlama planlarının parçasıdır. Planlar, korku ve belirsizlikle beslenen kontrol mekanizması oluştururken, zengin ülkelerin gelişmekte olan ülkeleri sömürme stratejilerini meşrulaştırıyor.
İklim değişikliği tartışmalarındaki ikiyüzlülük, elitlerin gerçek niyetlerini gizleyerek insanları daha fazla vergi ve kısıtlamalara tabi tutma aracına dönüşüyor. Bu bağlam da COP29’un katılımcısı olan ve aynı zamanda gelişmekte olan Türkiye’nin karanlık planların farkında olmalı ve sorgulayıcı bakış açısıyla geleceğe yaklaşmalıdır. İnsanlığın geleceği, tehditlerin gölgesinde şekillenirken, gerçekleri anlamak ve karşı durmak her zamankinden daha kritik hale geliyor.
GUWUSTE.COM
Şimdi uyanma ve birlik olma zamanı!!
Kalk ve uyar! Kötülüğe de dur de!
Uyanık olun, sorgulayın ve gerçeği aramaktan asla vazgeçmeyin…
Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.