İklim Krizi Küresel Elitleri İhya Etme Operasyonudur
11 May 2024
- Paylaş:
İklim Krizi Küresel Elitleri İhya Etme Operasyonudur
BM’nin karbon emisyonlarını azaltma hedefi, aynı zamanda zenginlerin yoksullardan yararlanmasına ve dahada fakirleştirilmelerine yol açan operasyonel küresel plandır.
BM’nin 2030 Gündemi’nin bir parçası olan SDG7, sera gazı emisyonlarını azaltmayı hedeflemektedir. Fakat, dünya genelinde yenilenebilir enerji kullanımını artırmayı vaat eden 7.2 hedefi, bazı riskleri dikkate almamaktadır. Bu hedef, gelişmiş ülkelerin veya büyük enerji şirketlerinin emisyonlarını azaltmalarını zorunlu kılmıyor. Onun yerine, kaynak kıtlığı yaratan ve büyük şirketlere avantaj sağlayan karbon kredisi ticaretine izin veriyor. Bu durum, zenginlerin yoksulların aleyhine kazanç elde etmelerine olanak tanıyor.
Küresel Karbon Piyasası İkiyüzlüdür
Kyoto Protokolü, emisyon ticareti, Temiz Kalkınma Mekanizması (CDM) ve Ortak Uygulama (JI) olmak üzere üç uluslararası karbon ticareti ve denkleştirme mekanizması oluşturmuştur. Emisyon ticareti, metrik ton CO2’nin uzaklaştırılması veya “tutulması” ile ölçülen yeni bir ticaret malı yaratmaktadır. BM, bu mekanizmaların, sera gazı azaltımını gelişmekte olan ülkelerde gibi maliyet açısından en uygun olduğu yerlerde teşvik ettiği için, gelişmiş ülkelerin Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine (SKH’ler) ulaşmak adına karbon emisyonlarını azaltmaları gerektiğini düşünmemektedir.
Bu, gelişmekte olan ülkelerde yeşil yatırımları teşvik ediyor ve özel sektörü sera gazı emisyonlarını güvenli bir seviyede azaltmaya ve sabit tutmaya teşvik ediyor. Ancak, Carbon Market Watch (CMW) 2018’de sürdürülebilir kalkınmanın gelişmekte olan ülkelerdeki insanlar üzerinde olumsuz etkileri olduğunu bildirdi. Kolombiya’daki büyük ölçekli kurumsal orman koruma projeleri, karbon tutma değerlerini abartmış ve 20 milyondan fazla geçersiz karbon kredisi üretmiştir. Karbon ticareti piyasasının değeri yılda yaklaşık 2 milyar dolar olup, yıllık bileşik büyüme oranı (CAGR) %30’a yaklaşarak hızla büyümektedir.
Hedeflerinden biride hammaddeleri kıtlaştırarak para kazanmaktır
Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi 7 (SDG7), teknoloji kullanarak gelişmekte olan ülkelerde herkese sürdürülebilir enerji hizmetleri sağlamayı amaçlamaktadır. Bu hedefin bir parçası olarak, ve destekçileri arasında 4,2 trilyon dolarlık bir girişim olan ve Rockefeller vakfınında katılımcısı olduğu Enerji Dönüşümü Hızlandırıcısı (ETA) Güney Amerika kıtasını enerji piyasalarının dönüşümünde pilot bölge olarak belirlemiştir. ETA, özel sermayeyi mobilize ederek gelişmekte olan ülkelerde enerji dönüşümünü hızlandırmayı ve yenilenebilir enerji kaynaklarını hızla devreye sokarak emisyonları daha hızlı azaltmayı hedeflemektedir.
Yoksul ülkelerin güvenilir bir enerji kaynağına erişimi olmayabilir. SKH7’ye doğru ilerleme, uluslararası emtia piyasalarında, özellikle kobalt, lityum, bakır ve petrol gibi malzemelerde kıtlıklara yol açtı. Ancak Bill Gates ve Rockefeller vakfınında ETA’ya yatırım yapması dikkat çekici stratejik karardır. ETA, gelişmekte olan ülkelerdeki yenilenebilir enerji geçişini desteklemek için nikel, bakır, kobalt ve platin gibi malzemelerin küresel madencilik faaliyetlerine yatırım yapıyor. Breakthrough Energy Ventures (BEV), Jack Ma ve Richard Branson gibi hayırsever ve zengin kişiler tarafından desteklenen bir şirkettir ve bu kıtlıklara yatırım yapmayı planlıyor.
Ançak Rockefeller vakfınının resmi web sitesinde şu ifadelere yer veriliyor; “Enerji Dönüşümü Hızlandırıcısı (ETA), yenilikçi yetki alanı ölçeğinde karbon kredileri yoluyla bütüncül enerji dönüşümü stratejilerine özel yatırımları katalize ederek küresel ısınmayı engellemeye çalışmaktadır. Bu yaklaşım, gelişmekte olan ülkeleri doğrulanmış emisyon azaltımları için doğrudan tazmin etmektedir. ETA, yüksek bütünlüklü karbon kredileri aracılığıyla doğrulanmış enerji sektörü emisyon azaltımları için ödeme yapmayı taahhüt eden şirketler ve kurumlardan oluşan bir koalisyon oluşturarak yeni finansmanı harekete geçirir... Neden Önemli? Yüksek bütünlüklü karbon kredileri, enerji sistemimizi dönüştürme ve emisyonları azaltma yöntemimizin bir parçasıdır. Acilen harekete geçmemiz gerektiğini biliyoruz. Santigrat 3 derece ısınan bir dünya ile 1.5 derece ısınan bir dünya arasında büyük farklar var”
Bu oldukça garip ekonomik model değilmi?
Bu oldukça garip bir ekonomik modeldir. Yenilenebilir enerji, İngiltere ve Almanya gibi hükümetler tarafından “düşük maliyetli” olduğu iddia edilse de, geleneksel kaynaklara kıyasla çok daha maliyetlidir. Bu konularda fon sağlayan yatırımcılar bu ek maliyeti “Yeşil Prim” olarak adlandırır ve fosil yakıtların yanlış fiyatlandırıldığını ileri sürer. Gates ve ortakları gibi yatırımcılar, yeşil olmayan her şeyin fiyatını yapay olarak yükselterek yeni bir ekonomi modeli önermektedirler. Yenilenebilir enerji üretimi ve depolanması için gerekli olan metallerin kıtlığı, bakır, lityum ve kobalt fiyatlarını yükseltecektir. Hükümetler sübvansiyonlar sunabilir, fakat bu, vergi mükellefleri için maliyetleri artırma eğilimindedir.
AB, karbon piyasalarının düzmece olduğunu ortaya koyan bir karbon bazlı sınır vergisi uygulamaya koymuştur. Yenilenebilir enerjiye geçiş, elektrik maliyetlerini %15 artırabilir ve SKH7 hedeflerini izlemek, küresel kıtlık oluşturdukça yenilenebilir enerjinin maliyetini daha da artırabilir.
Karbon Dengeleme Hokkabazlıktan Başka Bir Şey Değildir.
Karbon piyasası, büyük kirleticilerin karbon kredileri satın almasına ve böylece kirliliklerini dengelemesine imkan tanır, bu da gelişmiş ülkelerin CO2 emisyonlarını düşürmeden “net sıfır” hedefine doğru ilerlemelerine olanak sağlar. Örneğin, Birleşik Krallık hükümeti, Selby Elektrik Santrali’nin kömür yerine biyokütle peletleri kullanmasına geçiş yapması için Drax Group Ltd. şirketine finansman sağlamıştır. Biyokütle peletlerinin, kömüre göre karbon emisyonlarını %80 oranında azalttığı iddia ediliyor. Ancak, odun peletleri kömüre göre daha az enerji yoğun olduğundan, aynı miktarda enerji üretimi için daha fazlasına ihtiyaç duyulur.
Örneğin ingiliz hükümeti, tarihin en büyük karbon kredisi anlaşmasını imzaladı. Odun ve kömür yakarak daha fazla CO2 salınımı yapılıp karbon kredisi sertifikaları elde ediliyor. Dünya genelindeki şirketler, bu karbon kredilerini satın alarak kendi karbon ayak izlerini düşürebiliyor ve “yeşil” olduklarını öne sürebiliyorlar. Böylece, ürün ve hizmetlerini AB pazarına satabiliyorlar. Aldıkları karbon kredileri, gerekli karbon giderme sertifikaları ile değiştiriliyor. İklim krizi ve karbon azaltma hilesinin arkasında neler olduğunu bir nebze de olsa anlatabildiğimizi umuyoruz.
Bu makale; insanlık onuruna ve özgürlüğüne değer veren her bireyin bilmesi gereken kritik meseleleri ele alırken, küresel elitlerin ve dünyanın dört bir yanına dağılmış işbirlikçilerinin “yenilmez” olduğu yanılgısını oluşturmak değildir, aksine insanlar izin vermediği müddetçe insanlık aleyhine olan “Büyük Sıfırlama” gibi hedeflerini asla başaramayacakları gerçeğini ortaya koymaktır.
Guwuste.com
Kalk ve uyar, Kötülüğe de dur de
Makalemizi beğendiyseniz paylaşmayı unutmayınız…