Bu tartışma, Dr. Wodarg’ın İsveç’in Stockholm kentinde The Doctor’s Appeal ve Children Health Defense Europe tarafından düzenlenen bir konferansta konuşma yapmasından kısa bir süre önce gerçekleştirildi.

Toplantının konuğu olan Alman göğüs hastalıkları ve halk sağlığı uzmanı, epidemiyolog 2009 yılındaki planlı pandemi olan sahte domuz gribinin ortaya çıkarılmasında kilit bir rol oynamıştır. Kendisi aynı zamanda 1994-2009 yılları arasında Avrupa Parlamentosu üyesiydi.

Güncel olaylara geçmeden önce, 2009’daki sahte pandemiye kısaca bir göz atalım.

2010 yılında Channel 4 News’te yayınlanan ve aldatmacayı ortaya çıkaran bir haberde domuz gribi pandemisini yüzyılın en önemli tıbbi skandallarından biri olarak nitelendirmişti.

Videonun birçok dilde altyazısı da mevcuttur. Video üzerindeki dil seçenekleri ile izleyebilirsiniz…

Ayrıca videoyu aşağıdaki platformlardan da izleyebilirsiniz;
– Rumble’dan izlemek için tıklayınız
– Bitchute’den izlemek için tıklayınız

Dr. Wodarg, Şubat 2020’den bu yana COVID-19 planlı sahte salgın konusunda uyarılarda bulunmaya devam ediyor. Ayrıca; “Sahte Pandemi: Korkunun Egemenliğine Karşı Argümanlar” adlı kitabında pandeminin güç kazanmasının ardındaki gerçekleri ortaya koyuyor. (Kitabıyla ilgili bilgilendirmelere buradan ulaşabilirsiniz)

Dr. Wodarg, Dünya Sağlık Örgütü-DSÖ (WHO) küresel sağlık yanında nüfusun kontrol yapısındaki önemli rolünün altını çizdi.

Dr. Wodarg’a göre, DSÖ şunları tanımlıyor ve insanlığı ilgilendiren her şeye karışıyor neredeyse…

Dr. Wodarg’a göre DSÖ, Uluslararası Hastalık Sınıflandırması (ICD) aracılığıyla hastalıkların tanımlanmasından sorumludur. Ayrıca DSÖ, Uluslararası Önemi Haiz Halk Sağlığı Acil Durumu (PHEIC) mekanizması aracılığıyla hangi durumların halk sağlığı acil durumu olarak kabul edileceğini belirlemekte. DSÖ ayrıca pandemi olarak sınıflandırılan salgınları tanımlar ve bu tür salgınları önlemek, bunlara hazırlanmak ve müdahale etmek için önlemler belirler. Örneğin, DSÖ zorunlu yalancı olduğu bugün ortaya çıkan PCR testi yoluyla hastalık tespiti için zorla müdahale etmesi gibi…

Bununla birlikte, Dr. Wodarg’a göre DSÖ’nün rolü pandemilerin veya PHEIC’lerin ötesine uzanmakta. Ayrıca bulaşıcı olmayan hastalıkları (NCD’ler) da tanımlamakta. İşte bu noktada DSÖ’nün hayatlarımız üzerindeki etkisi daha kapsamlı hale geliyor. Dr. Wodarg ise DSÖ’nün tanımladığı ve kontrol altına almaya çalıştığı bulaşıcı olmayan hastalıklara örnek olarak kalp hastalığı, kanser ve aşırı alkol tüketimini gösterdi.

Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar web sitesinde yer alan bilgilere göre, bulaşıcı olmayan hastalıklarla mücadelede temel yaklaşım, bu hastalıklarla ilişkili risk faktörlerinin azaltılmasına odaklanmaktaymış. Değiştirilebilir risk faktörlerinin yaygınlığını azaltmak için hükümetler ve diğer paydaşlar için uygun maliyetli çözümleri mevcutmuş. Politikaları bilgilendirmek ve müdahaleleri önceliklendirmek için bulaşıcı olmayan hastalıklardaki ilerleme ve eğilimleri ve bunlarla ilişkili riskleri izlemek kritik önem taşımaktaymış…

DSÖ bu yayınında ayrıca bulaşıcı olmayan hastalıkların her yaştan, bölgeden ve ülkeden insanı etkilediği vurgulanmakta. Bu hastalıklar, hızlı ve plansız kentleşme, sağlıksız yaşam tarzlarının küreselleşmesi ve nüfusun yaşlanması gibi çeşitli faktörlerden kaynaklanmaktadır. Ayrıca aşırı kilo/obezite, tütün kullanımı, fiziksel hareketsizlik, sağlıksız beslenme, zararlı alkol kullanımı ve hava kirliliği gibi çeşitli risk faktörleri de tanımlanmakta.

Peki öyleyse; DSÖ gibi Küresel Şeytanlara hizmet eden kuruluşlarla mücadele edilebilir mi?

Dr. Wodarg, Dünya Sağlık Örgütü gibi kuruluşların hizmetkarı oldukları Küresel Şeytanların büyük sıfırlama ile dünya hakimiyeti ve kontrolüne karşı bir çözüm olarak basit bir formül geliştirdiğini de açıkladı.

Formül aşağıdaki gibidir:

Bu formülde değişkenler aşağıdaki gibi tanımlanmıştır:

“R” Esneklik,
“T” Şeffaflık,
“S” Ölçek,
“C” Karmaşıklık,
Anlamına gelmektedir. Ancak küreselciler genellikle bu formülün ilkelerini göz ardı etmekte ve kendi çıkarlarına hizmet edecek şekilde manipüle etmeye çalışmakta olduğunu da asla unutmamak gerekiyor.

Bu formülün gerçek dünyada nasıl uygulandığını daha iyi anlamak için aşağıdaki videoyu mutlaka izlemenizi öneririz.

Videonun birçok dilde altyazısı da mevcuttur. Video üzerindeki dil seçenekleri ile izleyebilirsiniz…

Yerde ve gökte hiçbir şey gizli değildir. Ancak insanlar ise uyanık olduğu ve mücadele etmek için kollektif olarak bir araya müddetçe Ademin nesline düşman olan şeytanın ve işbirlikçilerinin planları zayıftır ve kolaylıkla da bertaraf edilebilir. Çünkü Allah’ın vaadi vardır.

Merak ettiğiniz, okuduğunuz ve uyanık kalmak istediğiniz için teşekkürler…