Bagratuniler, ilk olarak MS 30 yılında Yenanos adlı İspir kralı ile tarih sahnesine çıktılar. Hanedanlık 885 yılında I. Aşot tarafından kuruldu. Başkenti bugünkü Ermenistan sınırları içinde bulunan Divin olmasına karşın 961 yılından itibaren Ani başkent olmuştur.

Bazı kaynaklarda, Pakradunilerin, Anadolu’nun İslamlaşması ve Türklere vatan yapılması üzerine, özellikle Ermenilerin rağbet gördüğü Selçuklu ve Osmanlı döneminde, Musevilikten Ermeniliğe geçen, 1915 olayları sonrası ve Cumhuriyet sürecinde ise Müslümanlığı seçen, ama Yahudi zihniyetini nesilden nesile gizlice sürdüren bir topluluk olduğu belirtilmiştir.

Pakradunilerin ülkemizdeki durumu ve etkinlikleri nelerdir?

Ülkemizin içindeki kripto grupların varlığı ve Türkiye’nin altın gibi katma değer taşıyan maden kaynaklarının yabancı şirketler tarafından nasıl yağmalandığına dikkat çeken Halis Özdemir’e göre, bu gruplar ülke için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Pakraduniler adı verilen kripto Yahudiler ve Türkiye’nin maden kaynaklarının nasıl yağmalandığına dair bir köşe yazısı içeriyor. Yazar Halis Özdemir, ana konularda şunları vurguluyor:

• Pakradunilerin kimliği: Pakraduniler, Müslüman, Ermeni ve Yahudi olmak üzere üç kimliğe sahip gizli bir grup. Dışarıya karşı Müslüman gibi davranıp, ülke aleyhine faaliyet yürüttüğünün altını çizdi.
• Erzincan maden kazası: Erzincan İliç’te yaşanan maden kazası sonrası, Kanadalı bir şirketin Türkiye’nin altın kaynaklarını çok düşük bir oranla çıkardığı ve siyanürle zehirlediği ortaya çıktığını ve maden politikasının gözden geçirilmesi gerektiğini belirterek, Türkiye’nin maden anlaşmalarının incelenmesi ve dünyadaki standartlara uygun hale getirilmesi gerektiğini savunuyor. Ayrıca, maden şirketlerinin sahiplerinin ve yabancı ortaklarının kim olduklarının araştırılmasını istiyor.
• Ülkenin kripto gruplardan kurtarılması: Pakraduniler, Sabataycılar, Ermeniler ve diğer kripto grupların ülke için ciddi bir tehdit oluşturduğunu ve bunların ortaya çıkarılması ve engellenmesi gerektiğini belirtiyor. Ayrıca, milletvekilleri, gazeteciler, sivil toplum örgütleri ve diğer kurumların bu konuda görev yapmalarını çağırıyor.

İşte Halis Özdemir’in makalesinden önemli bölümlerini sizler için özetledik

Müslüman gibi görünen, namaz kılan, oruç tutan ve çocuklarını Kuran kurslarına gönderen bir grup insan olan Pakraduniler ele alınıyor. Pakradunilerin kripto gizli olduklarını ve genellikle Müslüman isimlerle Türkiye aleyhine faaliyet gösterdikleri vurgulanıyor. Yıllardır Türkiye’ye karşı savaşan PKK ve PYD’nin liderleri çoğunlukla Ermenilerdir. PKK’nın elebaşı Abdullah Öcalan’da asıl ismi Artin olan bir Ermenidir. Bu Ermenilerin bir kısmı kendilerini Kürt ve Alevi olarak tanıtmaktadır, ancak gerçek Aleviler ise Müslüman Türkmenlerdir.

Makalede ayrıca gizem içinde gizem gibi görünen Pakraduniler de ele alınıyor.
Müslüman, Ermeni ve Musevi olmak üzere üç kimliğe sahipler: . Pakraduniler oruç tutmaları, Cuma namazları ve Kur’an dersleriyle tanınıyor ve genellikle Zeytinburnu mezarlığına gömülüyor. Makalede ayrıca, nüfuslarının 1,5 milyon olduğunu iddia eden Harry Ojalvo adlı yaşlı bir Yahudi’den de bahsedilmektedir. Pakraduniler, uygulamaları ve inançlarıyla ülkenin siyasetini ve dış politikasını etkileyen, Türkiye’de önemli bir varlık oldukları ele alınıyor.

Ülkemizde hem ihmal hem de ihanetle karşı karşıya kalan Türk halkının mücadelelerini vurgulanmaktadır. Kanadalı bir şirket ve Türk ortağının Erzincan İliç’te milyarlarca dolarlık altını çaldığı ve ülkeye birkaç yüz milyon dolar ve siyanürle kirlenmiş bir vatan bıraktığı maden kazasının ardından ülke talan edildiğinin altı çiziliyor. İliç altın madeninde Türkiye’n,in payının oranı %2 iki olmasına da itiraz edilerek, bu oran dünyada pek yaygın olmadığını ve tüm maden sözleşmelerinin ve kâr paylaşımının yeniden incelenmesi çağrısında bulunuyor.

Ayrıca bu şirketlerin sahipliğini ve yabancı sahiplik yüzdesini de sorguluyor. Ülkenin Pakraduni, kripto Yahudiler ve yerel işbirlikçi hainlerin etkisinden kurtarılması çağrısında bulunuyor. Ülke nüfusun yarısının açlık sınırının altında yaşam mücadelesi verdiği eleştirerek parlamentoyu, sivil toplum kuruluşlarını ve gazetecileri göreve davet ederek emeklilik ve maaşlar konusuna da değiniyor.

Erzincan madeninde ülke soyulurken milletine ve devletine hizmet edemeyen siyasetçileri eleştiriyor. Parlamenter olmanın sorumluluğunun ve yetkili makamlarda bulunmanın sonuçlarının altını çiziyor. Gazetecileri ve siyasi yapılarının sözcülüğünü üstlenenleri eleştiriyor. Onları hem millete hem de devlete hizmet etmeye, destekledikleri siyasi yapıyı yönlendirmeye ve uyarmaya çağırıyor.

Makale sivil toplum kuruluşlarının, işadamlarının ve meslek örgütlerinin uzmanlara rapor hazırlatarak devlete sunmaları gerektiği, bunun ülkeye hizmet ve sorumluluk olduğu belirtiliyor. Türk halkının ve topraklarının korunması çağrısıyla sona eriyor.

Halis ÖZDEMİR

***

Şunu asla unutmamalıyız;
Küresel Şeytanların insanları köleleştirme amacıyla hiçbir taşın altını boş bırakmamacasına gizli planlarına rağmen yerde ve gökte hiçbir şey gizli değildir. Ancak insanlar, uyanık olduğu ve mücadele etmek için kollektif olarak bir araya geldiği ve çalıştığı müddetçe Adem’in nesline düşman olan Şeytanın ve Küresel İşbirlikçi yavru şeytanlarının planları zayıftır ve kolaylıkla da bertaraf edilebilir. Çünkü Allah’ın çalıştığımızın karşılığını vereceği yönünde kesin vaadi vardır.

Merak ettiğiniz, okuduğunuz ve bir küresel planlarının daha ifşasını fark ettiğiniz için teşekkürler…

Guwuste.Com
Kalk ve uyar! Kötülüğe de dur de !! 
(Get up and wake up! Stop the evil!)