Bu kişiler, siyasi ve ideolojik amaçları savunarak gerçek bilimsel araştırmaların ilerlemesini tehlikeye attılar. Sonuç olarak, meşru bilim insanları siyasi baskı ve bunun sonuçlarıyla karşı karşıya kaldı.

Dünya Sağlık Örgütü’nün genel direktörlüğünde ve WEF gibi diğer kuruluşlarla işbirliği içinde, covid salgınıyla mücadele etmek için planlı bir kampanya başlattı. Ancak bazı bağımsız bilim insanları ise bu kampanya sırasında endişelerini dile getirmişti. Covid virüsünün bir laboratuvarda yaratılmış olabileceğine inanıyorlar ve ayrıca bununla mücadele etmek için geliştirilen mRNA ve kimyasal sıvılı aşı adayının virüsün kendisinden daha tehlikeli olabileceğini keşfettiler.

Bu süre zarfında, sorunu erken teşhis ettikleri bilinen ve tanınan bilim insanları susturuldu, görmezden gelindi, kovuldu, yargılandı ve tıbbi lisansları ellerinden alındı. Bu eylemlerden ilaç endüstrisi sorumluydu. İlaç endüstrisinden etkilenen tıp camiasının önemli bir kısmı, bu saygın bilim insanlarını yanlış bilgi yaymakla suçlayarak itibarsızlaştırdı ve bu da birçok ölümle sonuçlandı. Ne yazık ki, reyting kaygısı güden medya da durumun daha da kötüleşmesine yardımcı olmuştu.

Birçok çalışma mRNA’lı ve Grafenli aşı adayı kimyasal sıvının virüse karşı duyarlılığı arttırabileceği sonucunu ortaya koymuştur. Ayrıca, toplu aşılamanın ardından yaşanan önemli sayıdaki ölümün, aşı adayının kimyasal sıvılarında bulunan Covid mRNA ve grafen ile ilişkili potansiyel risklerin altını çizdiği ve bunların ileriki yıllarda potansiyel olarak toplum sağlığına zarar verebileceği veya ölümlerin hızını artıracağı yönünde kuvvetli şüpheleri var.

Çok sayıda saygın bilim insanı bu endişeleri ele alan kitaplar ve makaleler yazmıştır. Bununla birlikte ilaç endüstrisinin önemli araştırma bursları sağlayarak tıp fakültesi eğitim programlarını etkilemektedir. Buna ek olarak, FDA, NIH, CDC ve diğerleri gibi düzenleyici kurumlar tarafından denetlenen tıp dergilerinde yayınlanan hileli araştırma vakaları bildirilmiştir. Bu sahtekarlık faaliyetleri 1930’lu ve 40’lı yıllarda meydana gelen sahtekarlıkları gölgede bırakmakta ve hatta belki de küçümsenmektedir.

İlaç şirketlerinin tıp alanına giren gençleri etkilediği ve bunun da tıp biliminin gerilemesine yol açabileceği yönünde endişeler bulunmaktadır. Zorunlu mRNA aşıları nedeniyle adanmış ve özgün tıp bilimcileri kaybedilirse, yetişmiş hekim sıkıntısı yaşanabileceği ve bunun da gerçek tıp bilimini tehlikeye atabileceği endişesi dile getiriliyor.

Tıp kongrelerinin ve tıp fakültelerinin bu konuda harekete geçmesini beklemek boşuna olabilir. Zira bunlar ilaç şirketlerinin fonlarına bağımlı hale gelmiştir.

Bir başka sorun da, politikacılar gibi bilim insanları halkla etkili bir iletişim kurmakta zorlanmalarıdır. Dünyanın çeşitli yerlerinde, Covid-19 salgınının neden olduğu ölüm ve yaralanmalardan Büyük İlaç Firmalarını sorumlu tutmak için organize hareketler var.

Bazen bu çabaları destekleyen bazı toplumsal çabaları da görüyoruz. Ancak bazı ülkelerde bu hareketler ivme kazanıp başarıya ulaştığında, sahte suçlamalar şeklinde bir dirençle karşılaşıyorlar. Bu da sonunda kampanya liderlerinin uydurma suçlamalarla hapse atılmasına yol açıyor.

İsrail’in Filistinlilere yönelik toplu katliamları uluslararası mahkemelerde tam hesap vermiyor. Big Pharma’nın toplu katliamlarına da hesap sorulmuyor. Toplumunda böyle bir talebi olmazsa kurtuluş için ne tür bir tepki bekleyebiliriz ki?

Big Pharmayla mücadele etmek ve insanlık adına tıbbı küresel şeytanların eline geçmesinden korumanın yolu bir araya gelip, kollektif akılla organize mücadele etmekten geçer.
***

Küresel Şeytanların “Big Pharma” ile insanları hasta edip sonrada köleleştirme gizli planlarına rağmen yerde ve gökte hiçbir şey gizli değildir. Ancak insanlar ise uyanık olduğu ve mücadele etmek için kollektif olarak bir araya müddetçe Ademin nesline düşman olan Şeytanın ve küresel işbirlikçi yavru şeytanların planları zayıftır ve kolaylıkla da bertaraf edilebilir. Çünkü Allah’ın vaadi vardır.

Merak ettiğiniz, okuduğunuz ve bir küresel planlarının daha ifşasını fark ettiğiniz için teşekkürler…

...