Alman yetkililer, planlı pandemi olan COVID19 salgınını yönetmekte kendilerine göre “küçük hatalar” yaptıklarını kabul ederek sözde şeffaflık, dürüstlük ve kişisel onur konusunda güçlü bir sözde kararlılık göstermişler.
Sağlık Bakanı Karl Lauterbach, çocuklara karşı bazen çok katı olduklarını ve kısıtlamaları gevşetmekte çok geç kaldıklarını itiraf etmiş. Eski İçişleri Bakanı Horst Seehofer de COVID’in ülke çapında gece sokağa çıkma yasağı gibi bazı kısıtlamalarını artık kabul etmeyeceğini ve zorunlu aşı çağrılarının son derece dikkatli ele alınması gerektiğini itiraf etmiş. Başkan Helge Braun aşılamanın etkinliğinin abartılması gibi hatalar yapıldığını da kabul etmiş.
Peki bu hatalar aşı hasarlarını önleyecek mi?
Tabi ki hayır…
Hatta Almanya hiçbir şey olmamış gibi davranmayı seçmişe benziyor sanki.
Çünkü Alman makamlarının şeffaflık ve dürüstlük konusundaki sarsılmaz kararlılığının bu göstergesi Der Spiegelde “Bölücü Virüs” başlıklı bir makalede yayınlamış. Makalede, Alman devlet ve şirket medyasının geri kalanı tarafından geniş çapta yayılarak Alman karakterini ve şeffaflık ve dürüstlüğe olan bağlılığını ortaya koymuşmuş. Almanya, kitlelerin resmi propagandaya boğulduğu ve hükümeti eleştirenlerin uydurma nefret suçu suçlamalarıyla yargılandığı totaliter bir ülke değilmiş, ifade ve basın özgürlüğüne sahip son derece demokratik bir devletmiş…
Demokratik olmayan totaliter sistemle yönetilen ülkelerde, bu tür kamusal “suç itirafları” ve bunların medya tarafından senkronize bir şekilde yayılması, toplumun ise adım adım totaliter bir distopyaya dönüştürülmesinin belirli bir aşamasında yetkililerin faşist davranışlarını aklama sürecinin bir parçası olacaktır.
Peki Almanya da durum böyle mi?
Alman medyasının anlatılarına göre Almanyada durum böyle değilmiş.
1-) Alman makamları 2020-2023 yılları arasında virüse karşı savaş sırasında yapılan hataları incelemek üzere resmi bir soruşturma komisyonu kuracakmış.
2-) Komisyon, hataları uygulamaktan ziyade bu hataları tespit etmeye ve kabul etmeye odaklanacakmış. Amaç, yapılan hatalardan ders çıkarmak ve yetkililerin gelecekteki krizlerle başa çıkma yöntemlerini iyileştirmekmiş.
3-) Komisyon, hükümetin nasıl yanlışlıkla ülke çapında bir pandemi acil durumu ilan ettiğini, Enfeksiyondan Korunma Yasasını revize ettiğini, Alman anayasasını askıya aldığını ve hükümete toplum için hiçbir tehdit oluşturmayan bir solunum yolu virüsü konusunda kararname ile yönetme yetkisi verdiğini inceleyecekmiş.
4-) Komisyon ayrıca Alman makamlarının kararnamelerine karşı yapılacak gösterileri nasıl yanlış bir şekilde yasakladığını ve polise bu tür yasadışı gösterilere katılanlara şiddet uygulama talimatı verdiğini de araştıracakmış.
5-) Bu bir hesap verebilirlik gösterisi değil, geçmişteki hatalardan ders çıkarma ve gelecekteki eylemleri iyileştirme şansıdır. Komisyon Nazileri yargılayan Nürnberg mahkemeleri gibi olmayacak, ancak geçmişteki hatalardan ders çıkarma ve gelecekteki eylemleri iyileştirme şansı verecekmiş.
6-) Almanya’daki Soruşturma Komisyonu, hafızaların silinmesine ve tarihin yeniden yazılmasına yol açan 2020-2022 yıllarının yeni normalini araştıracakmış.
7-) Komisyon ayrıca, aşı karşıtlarına, covid inkarcılarına ve Alman anayasasının bir kopyasını sallayan herkese saldırmaya yanlış bir şekilde teşvik edilen Antifa gibi gayri resmi haydutların davranışlarını da araştırabilirmiş.
?? Alman makamları ile devlet ve şirket medyasının çoğunluğunun, hükümet kararlarını sorgulamaya cesaret eden veya aşı olmayı reddedenlere karşı kitlesel nefreti nasıl sistematik olarak kışkırttığını araştıracakmış.
9-) Komisyonun soruşturmasına, katil aşılar ve uzun covid saldırıları hakkında kamuoyuna defalarca yanıltan aşı sektörünü de araştırıp, katil aşılar ve sözde uzun COVID atakları konusunda halka söyledikleri yalanları öğrenip halka anlatacaklarmış.
Sorumuzu tekrar edelim öyleyse;
Peki bu hatalar covid aşılarının hasarlarını ve aşıdan kaynaklanan ölümleri önleyecek mi?
Herkes olağanüstü hâl, savaş ya da başka bir küresel kriz sırasında hatalar olabilir.
Ancak gördüğümüz kadarıyla başta Almanya olmak üzere pandemi sürecinde “yarı totaliter” gibi davran ülkelerde yetkililer kararlarının ve eylemlerinin sorumluluğunun hesabını sormalıdır. Bazılarının dediği gibi “bölücü pandemiyi” geride bırakmanın zamanı geldi diyenlere “yoksa bizi ayakta uyutmaya mı çalışıyorsunuz?” diye sorgulayarak yüksek sesle itiraz edilmelidir.
Büyük Sıfırlamayı (Great Reset) gerçekleştirmeyi misyon ve vizyonları olarak gören Küresel Elitler ve yerel işbirlikçileri insanlık aleyhine yaptıkları yanlarına kar kaldığı, totaliter bir dönem olarak anılacaktır.
***
Şunu da asla unutmamalıyız;
Küresel Elit Şeytanların (KEŞ) insanları köleleştirme amacıyla hiçbir taşın altını boş bırakmamacasına gizli planlarına rağmen yerde ve gökte hiçbir şey gizli değildir. Ancak insanlar, uyanık olduğu ve mücadele etmek için kollektif olarak bir araya geldiği ve çalıştığı müddetçe Adem’in nesline düşman olan Şeytanın ve Küresel İşbirlikçi yavru şeytanlarının planları zayıftır ve kolaylıkla da bertaraf edilebilir. Çünkü Allah’ın çalıştığımızın karşılığını vereceği yönünde kesin vaadi vardır.
Merak ettiğiniz, okuduğunuz ve bir küresel planlarının daha ifşasını fark ettiğiniz için teşekkürler…
Guwuste.Com
Kalk ve uyar! Kötülüğe de dur de!!
(Get up and wake up! Stop the evil!)