Sessiz Katliam; Üç Milyon Aşılının Ölümü
24 Haz 2024
- Paylaş:
Sessiz Katliam; Üç Milyon Aşılının Ölümü
Planlanmış COVID-19 pandemisi, sağlık sistemleri ve toplumlar üzerinde derin etkiler bırakarak dünya çapında bir kriz olarak kayıtlara geçmiştir.
Bize göre önceden planlanlanmış Covid-19 pandemisinin başlangıcından itibaren, virüsün yayılmasını kontrol etmek için çeşitli önlemler alındı ve aşılar geliştirildi. Ancak, Amsterdam Vrije Universiteit’ten Mostert ve arkadaşlarının BMJ Public Health dergisinde yayımlanan son çalışması, pandemi ve aşıların etkileri hakkında yeni ve endişe verici bulguları da ortaya koydu.
Bulguları makale haline getirmek istediğimizde hangi başlığı belirleyelim diye çok zorlandık.
Aklımıza gelen diğer başlıklar ise şunlar oldu;
- Aşıların Karanlık Yüzü: Batı Dünyasında Şok Edici Ölüm Artışı
- Gizlenen Gerçekler: Pandemi ve Aşıların Ölümcül Etkisi
- Ölümün Gölgesinde: 47 Ülkede Korkunç Aşırı Ölüm Oranları
- Pandeminin Ardındaki Karanlık: Aşılar ve Aşırı Ölümler
- Kayıp Canlar: COVID-19 Aşıları ve Üç Yılın Şok Edici Bilançosu
- Ölümcül Gerçekler: Pandemi ve Aşıların Ardındaki Kaos
- Gizli Tehlike: COVID-19 Aşıları ve Artan Ölüm Oranları Pandeminin Sessiz Kurbanları: Aşılar ve Aşırı Ölümler
Okuyucularımız, kaotik ve dramatik süreçteki verileri okuduklarında, belirlediğimiz başlığın ne kadar hafif olduğunu fark edeceklerdir…
Gelelim konuya;
Araştırmacılar, ‘Our World in Data’ veritabanını kullanarak 47 ülkeden elde edilen tüm nedenlere bağlı ölüm raporlarını inceledi. Sadece ardışık üç yıl (2020-2022) için tüm nedenlere bağlı ölüm verileri bulunan ülkeler çalışmaya dahil edilmiştir. Beklenen ölüm sayılarının temelini hesaplamak için Karlinsky ve Kobak’ın tahmin modeli kullanılmıştır. Bu model, bir ülkenin 2015’ten 2019’a kadar olan geçmiş ölüm verilerini kullanarak, ölüm oranlarındaki mevsimsel değişiklikleri ve yıllık yükelişleri dikkate almaktadır.
BULGULAR
2020: Pandeminin İlk Yılı
2020 yılı, COVID-19 pandemisinin başladığı ve kısıtlama önlemlerinin hayata geçirildiği bir dönem olarak, dünya çapında büyük kaos ve belirsizliğe neden oldu. O yıl boyunca, 1 milyon 33 binden fazladan ölüm gerçekleşti. Pandeminin ilk yılında, sağlık sistemlerinin aşırı yüklenmesi, hastanelerin kapasitelerinin aşılması ve sağlık çalışanlarının yoğun stresi, ölüm oranlarının yükselmesine katkıda bulundu.
2021: Aşıların ve Kısıtlama Önlemlerinin Yılı
2021 yılı, kısıtlama önlemleri ve COVID-19 aşılarının sözde virüsün yayılımını ve enfeksiyonları önlemek amacıyla kullanıldığı bir yıl olarak anılmaktadır. Ancak, bu süre zarfında kaydedilen en yüksek aşırı ölüm sayısı 1 milyon 257 binin üzerinde oldu. Aşıların geniş çapta dağıtılması başlangıçta umut vaat eden bir çözüm gibi görünse de, bu dönemdeki aşırı ölüm vakaları, aşıların güvenilirliği ve etkinliği hakkında ciddi endişeler uyandırdı.
2022: Kısıtlama Önlemlerinin Kaldırılması ve Aşıların Devamı
2022 yılı, birçok kısıtlamanın kaldırıldığı ve COVID-19 aşılamalarının sürdüğü bir yıl olarak bilinir. Ancak, ön verilere göre yaklaşık 809 bin ölüm kaydedilmiştir. Bu, pandeminin etkilerinin devam ettiğini ve aşıların umulan etkiyi sağlamadığını gösteriyor olabilir.
TARTIŞMALAR
Aşıların Etkisi ve Güvenliği
Araştırmacılar, COVID-19 aşılarının insanları sözde virüsten kaynaklanan hastalık ve ölümlerden koruma amacıyla geliştirildiğini, ancak bazı şüpheli yan etkileri ve yaralanmaların kayıt altına alındığını ifade ediyorlar. Tıbbi profesyoneller ve vatandaşlar tarafından aşı sonrası ciddi yaralanmalar ve ölümler rapor edilmiş, bu raporlar Batı dünyasındaki çeşitli resmi veritabanlarında yer almıştır. Ancak daha sonraki süreçte bilinmeyen yeni hastalıkların ortaya çıkabilecek olmasından endişe edilmektedir.
Yan Etkiler ve Aşırı Ölümler
Araştırmacılar, aşılama sonrası olası yan etkileri belgeleyen çalışmalara işaret etmişlerdir. Örneğin, Fraiman ve arkadaşlarının yaptığı çalışma, mRNA COVID-19 aşılarının plasebo kontrollü, faz III randomize klinik denemelerinde yapılan ikincil analizi sunar. Bu sonuçlar, Pfizer denemesindeki aşı grubunun %36 daha yüksek ciddi yan etki riskine sahip olduğunu göstermiştir. Moderna denemesinde ise, aşı olanlarda %6 daha yüksek ciddi yan etki riski bulunmuştur.
Almanya Örneği
Ayrıca, Almanya’da “Nisan 2021’den itibaren” aşırı ölüm vakalarının yaşandığını gösteren önemli bir araştırmaya atıfta bulunuldu. Alman araştırmacılar, “Bu veriler, 2021 ilkbaharında ani ve devamlı bir ölüm artışına neden olan bir etkenin var olduğunu işaret ediyor” şeklinde belirtmişlerdir. Bu da aşıların yaygın kullanımının muhtemel etkilerini daha fazla sorgulatmaktadır.
Sonuç olarak; Araştırmalar, COVID-19 kısıtlama önlemleri ve aşılar uygulanmasına rağmen, Batı Dünyası’nda üst üste üç yıl boyunca aşırı ölüm oranlarının yüksek seyrettiğini gösteriyor. Bu durum eşi benzeri görülmemiş ve ciddi endişelere neden oluyor. Pandemi boyunca, politikacılar, medya ve bazı fonlanan hekimler gerçekte hiç var olmadığı ortaya her COVID-19 virüs kaynaklı ölümünün ve her hayatın önemli olduğunu, kısıtlama önlemleri ve aşılarla korunması gerektiğini sürekli vurgulayarak kendi halkına ihanet etmişlerdir. Pandeminin resmen sona erdiğinin ilanından sonrası dönemde de bu etik anlayışın sürdürülmesi gerektiği, her ölümün, kaynağı ne olursa olsun, tanınması ve dikkate alınması gerektiği belirterek ihanetlerine devam etmektedirler. Ayrıca her ölüm kayıp olduğu için önemlidir ve bu ölümler, sistematik olarak bastırılmış ve sansürlenmiş olanların yanında günümüze kadar aşının yan etkilerinden kaynaklanan ölümlerin dahil edilemedeği gerçeğide, dikkatle incelenmelidir.
Planlı Covid-19 Pandemisi döneminde üretilen mRNA’lı ve grafenli aşı adayı kimyasal sıvıların biyosavaş silahı olduğu yönünde, yeterli olmasada toplumda bir bilinçlenme oluşmuştur. Ancak bilinmesi gereken bunun arkasında Büyük Sıfırlamaya giden yolda dünya nüfusunu öldürerek 500 bine düşürmeyi hedefleyen küresel elitlerin olduğunu fark etmek etirmek önemlidir.
Ne kadar çok fark eden olursa buda onlar için kötü haberlerin başlangıcı olacaktır.
Kaynak: https://bmjpublichealth.bmj.com/content/2/1/e000282
SADİ ÖZGÜL
Guwuste com
Kalk ve uyar! Kötülüğe de dur de!
Okuyucularımız içeriği kaynak göstermek şartıyla izin almadan kullanabilirler