Yoksa sonu deprem ve artçıları gibi felaket olabilir.
5G teknolojisinin dünyanın dört bir yanındaki şehirlerde hızla yayılması ile vaat ettiği olanaklar ve ilerlemeler gerçekten dikkate değer. Ancak her geçen gün çok daha fazla insan bu teknolojiyle ilişkili potansiyel sağlık ve gizlilik risklerinin farkına vardıkça endişeler de artıyor.
Artık mesele sadece daha yüksek internet hızları değildir. Kablosuz sistemlerinin radyofrekans ve elektromanyetik alanların yaydığı radyasyonun yarattığı potansiyel tehlikeler de söz konusu. Bu riskler artık çevre kirliliği olarak kabul edilmektedir ve bunları ele almamız gerekiyor.
Eğer bu konuyu Türkiye’nin gündemine almayı başaramazsak, 5G bir sağlık ve gizlilik felaketine dönüşebilir. Bu konulara ışık tutmanın ve toplumlarımızın güvenliğini ve refahını sağlamak için gerekli önlemleri almanın zamanı gelmiştir.
İşte bu makalemizde ise bu konuyu neden gündemde tutmamız gerektiğin 13 nedeni;
1. 5G Tehlikesi: Ciltteki Ter Kanallarını Antene Dönüştürebilir.
Vücudumuzun en büyük organı olan cildimiz, aslında bu antenler tarafından kullanılan frekanslar tarafından manipüle edilebilir. Bu keşif, 5G’nin sağlığımız üzerindeki etkilerini araştıran bilim insanları tarafından yapıldı. Kablosuz bir ağ kadar basit bir şeyin vücudumuz üzerinde bu kadar derin bir etkiye sahip olabileceğini düşünmek bile korkutucu. Teknoloji ilerlemeye devam ettikçe, bununla ilişkili potansiyel riskleri ve faydaları anlamamız çok önemlidir.
2. 5G Tehlikesi: 5G, VGCC’ler Aracılığıyla EMF Hasarını Artırıyor
Elektromanyetik alanların (EMF’ler) insan vücudu üzerindeki etkileri hakkında çığır açan bazı keşiflerde bulunmuştur. Araştırmaları, VGCC’lerin veya voltaj kapılı kalsiyum kanallarının varlığı ile EMA’ların hücrelerimiz üzerindeki zararlı etkisi arasında doğrudan bir ilişki olduğunu ortaya koymuştur. Bu kanallar, EMA’lar tarafından aktive edildiğinde, hücresel bileşenlerde önemli hasara neden olarak çeşitli sağlık sorunlarına yol açabileceği ortaya çıkmıştır.
3. 5G Tehlikesi: Darbeli Dalga Sürekli Dalga Radyasyondan Çok Daha Zararlıdır
Akıllı Sayaçlar, onları diğer cihazlardan ayıran darbeli dalga radyasyonu yayma yetenekleriyle bilinir. Sürekli dalga radyasyonunun aksine, Akıllı Sayaçlar bir elektromanyetik alan (EMF) patlaması yaydıkları ve ardından geçici olarak devre dışı kaldıkları başlat-durdur döngülerinde çalışırlar. Bu benzersiz özellik, verileri belirli bir düzende iletmelerine olanak tanıyarak sayaç ile hizmet sağlayıcı arasında verimli bir iletişim sağlar. Konuyla alakalı mahkeme belgelerine göre, bu sayaçlar günde 9.600 ila 190.000 arasında değişen şaşırtıcı sayıda darbeli dalga yayabilmektedir. Bu frekanslar, iletişimlerinin sürekli niteliğini ve enerji kullanımını izleme ve yönetmede oynadıkları önemli rolü vurgulamaktadır.
4. 5G Tehlikesi: 5G Derin EMF Penetrasyonunu Teşvik Ediyor
Çalışma, elektrofizyolojik aktivitelerin (EMF) çocukların vücudunun gelişimi üzerindeki etkilerine ve sağlık ve davranışları üzerindeki etkilerine odaklanarak, çocuklarda cep telefonu kullanımıyla ilişkili potansiyel riskleri araştırmayı amaçlamaktadır. Araştırma ayrıca cep telefonu kullanım riski ile özellikle beyin, kalp ve böbreklerde nöronal anormalliklerin gelişimi arasındaki ilişkiyi de incelemektedir. Bulgular, cep telefonu kullanımının nöronal anormallikler geliştirme riskini artırabileceğini ve daha ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini göstermektedir.
5. 5G Tehlikesi: 5G Tüketici Kolaylığı Kılığına Girmiş Bir Silah Sistemidir
Tartışmalı belgesel “5G Apocalypse: The Extinction Event” adlı belgeselde, 5G teknolojisinin önde gelen eleştirmenlerinden Mark Steele, teknolojinin potansiyel tehlikelerine ilişkin endişelerini paylaşıyor. Steele, 5G’nin 24-100 GHz frekans aralığında çalıştığı yönündeki yaygın kabul gören görüşe karşı çıkarak, 5G’nin aslında GHz eşiğinin altında kalan bir alt-gigahertz olduğunu savunuyor. Steele’e göre 5G donanımı, uzun menzilli radar ve yönlendirilmiş enerji silahlarına benzettiği bir dielektrik lens içeriyor. Ayrıca otonom araçların 5G’yi kullanarak aynalara yönlendirilebilecek güçlü ışık huzmeleri yayabileceğini ve potansiyel olarak saldırıya benzer zararlara neden olabileceğini iddia ediyor. Bu iddialar, 5G teknolojisinin yaygın olarak uygulanmasının güvenlik ve sonuçları hakkında önemli soruları gündeme getirmektedir.
6. 5G Tehlikesi: İtfaiyecileri Kulelere Çok Yakın Olduktan Sonra Rahatsızlandı
İtfaiyeci, şaşırtıcı bir karşılaştırma yaparak baz istasyonlarını sigaraya benzetti ve itfaiye istasyonlarının yakınında oluşturdukları potansiyel tehlikelere dikkat çekti. Sigaranın zararlı etkileri ile cep telefonu baz istasyonlarının potansiyel sağlık riskleri arasında paralellik kuran itfaiyeciler bu istasyonların itfaiye istasyonlarının yakınına kurulmasının durdurulması çağrısında bulunuyor. Bu arada, Hollanda’da yakın zamanda yapılan bir 5G testi, uygulama sırasında yüzlerce kuşun gökyüzünden düşmesiyle dikkatleri üzerine çekti.
7. 5G Tehlikesi: Göstericileri Dağıtmak için Kullanılan Frekanslarla Aynı
5G, inanılmaz derecede yüksek ve kısa dalga boyuna sahip milimetre dalga frekanslarını kullanır. Bu frekanslar uzun zamandır ordu tarafından, göstericileri dağıtmak için tasarlanan Aktif Engelleme Sistemleri gibi öldürücü olmayan silahlar için kullanılmaktadır. Bu frekansların bu tür sistemlerde kullanılması, hedef alınanların ciddi yaralanmalara neden olabilir. Uzmanlar milimetrik bir dalga tarafından vurulmanın kişinin vücudunu alevler sarmış gibi hissetmesine neden olabileceği konusunda uyarıyor.
8. 5G Tehlikesi: DNA Hasarıyla Kansere Neden Oluyor
Bazı araştırmacılar 5G’de kullanılan frekansların mitokondriyal DNA’ya zarar verebileceğini ve bunun da gelecek nesillere aktarılabilecek mutasyonlara yol açabileceğini iddia etmektedir. Bu hasar kanser gelişimi ile ilişkilendirilmiştir, çünkü karsinogenez bu mutasyonlar tarafından tetiklenebilir. Dünya Sağlık Örgütü cep telefonu kulelerini olası bir kanserojen olarak sınıflandırmış olsa da, bazıları bu sınıflandırmanın çok muhafazakar olduğuna inanmaktadır. Hatta komplo teorileri, Rockefellerlar gibi nüfuzlu ailelerin Tek Dünya Hükümeti kurmak için BM gibi kuruluşları kullanmayı planladığını öne sürmektedir. 5G hızla yaygınlaşıyor olsa da, kanıtlar 2G, 3G ve 4G gibi önceki nesil EMF’lerin de beyin kanseri dahil olmak üzere çeşitli kanser türleriyle bağlantılı olduğunu göstermektedir.
9. 5G Tehlikesi: Aşamalı Yoğunlaştırma
5G istasyonlar, kuleler ve üsler dahil olmak üzere devasa bir altyapının oluşturulmasına yol açmaktadır. Bununla birlikte, bu altyapının yerleşim bölgelerine yerleştirilmesinin yıkıcı etkileri oluşturmakta. 5G’nin gücü, evlerin ve binaların 3 boyutlu haritasını çıkarma yeteneği ile dikkat çekicidir. Ayrıca, savaş alanı sorgulamaları için 868 MHz frekansının kullanılması bu teknolojinin gücünü göstermektedir. 5G’nin altyapısı, duvarlardan ve insan vücudundan geçebilecek kadar güçlü radyasyon yayan küçük aşamalı dizi antenlerden oluşmaktadır. Bu durum, uzun süreli maruziyetle ilişkili potansiyel sağlık riskleri hakkında soru işaretleri yaratmaktadır. Bu endişelere rağmen 5G, 4G’den daha geniş bir kapsama alanı sunarak Dünya’nın her santimetrekaresini kapsamakta ve 7/24 kapsama alanı sağlamaktadır.
10. 5G Tehlikesi: Tüm Böcekleri Öldürür
Böcekler, kuşlar ve çocuklar 5G teknolojisinin etkilerine karşı en savunmasız olanlardır ve duyarlılıkları öncelikle vücut boyutlarından kaynaklanmaktadır. Son yirmi yılda böceklerin %80’inin endişe verici bir şekilde azaldı. Kablosuz iletişim sistemleri için kullanılan elektromanyetik alanların dalga boyları azalmaya devam ettikçe ve yararlı böceklerin vücutlarının boyutlarıyla karşılaştırılabilir hale geldikçe, böceklerde RF-EMF’lerin emiliminin daha da artması beklenmektedir. Bu durum, 5G’nin böcek popülasyonları ve nihayetinde ekosistemlerimizin hassas dengesi üzerindeki uzun vadeli etkisine ilişkin endişeleri artırmaktadır.
11. 5G Tehlikesi: Uzay Tabanlı 5G
5G: Büyük Resim
5G’yi uzaydan sağlamayı planlayan en az beş şirket, alçak ve orta Dünya yörüngesine 20.000 uydu fırlatmayı öneriyor. Bu uydular, sahip olacakları binlerce anten sayesinde 5 milyon watt’a varan etkileyici bir güçle milimetrik dalgalar yayacak. Bu iddialı girişim, 5G, wi-fi, kablosuz radyasyon, HAARP, iyonosferik ısıtma, jeomühendislik ve GDO’lar dahil olmak üzere çeşitli yıkıcı teknolojilerin tek bir gözetim, komuta ve kontrol sistemine entegre edileceği Uzay Çiti gündemi konseptiyle bağlantılıdır. Teknolojiyle olan bağlantımız gezegenimizin sınırlarının ötesine doğru genişlemeye devam ederken, kaçınılmaz bir şebeke vizyonu şekilleniyor gibi görünüyor.
12. 5G Tehlikesi: Vücut İçinde Tekrarlanan Radyasyon
2002 yılında, 5G teknolojisinin etkileri hakkında çığır açan keşife göre son derece kısa ve patlamalı elektromanyetik darbelerin aslında insan vücudunun içinde çoğalarak minyatür antenler oluşturabildiğini keşfedildi. Bu antenler daha sonra elektromanyetik alanı yeniden yayarak vücudun daha derinlerine nüfuz etmesini sağlıyor. Bu durum 5G’de kullanılan milimetrik dalgaların vücut üzerinde önemli bir etkiye sahip olamayacak kadar kısa olduğu yönündeki yaygın inanışa ters düşüyor. Yeni bulgular, bu teknolojiyle ilişkili potansiyel sağlık risklerine ışık tutuyor ve güvenliğiyle ilgili önemli soruları gündeme getiriyor.
13. 5G Tehlikesi: Sigorta Şirketleri Büyük Kablosuz Sigortası Yapmayı Reddediyor. Ne Biliyorlar?
Sigorta şirketleri Big Wireless’a wi-fi ve 5G teknolojileriyle ilgili herhangi bir hastalık veya talep için sigorta teminatı sağlamayı reddettiler. Bu karar, Risk Değerlendirme Ekibi’nin bu teknolojilerin etkilerini asbestle karşılaştıran kapsamlı bir çalışma yürütmesinin ardından geldi. Çeşitli kablosuz teknolojilerin frekanslarının hastalığa neden olduğu ortaya çıkmaya başladıkça sigorta şirketleri risk almaya başladılar.
Sonuç: 5G Şebekesi Daha Büyük Komuta, Kontrol, Gözetim ve Yapay Zeka (AI) Gündeminin Bir Parçasıdır
5G teknolojisinin gelişi hem heyecanla hem de şüpheyle karşılandı. Yıldırım hızında internet ve gelişmiş bağlantı vaat etse de sağlık açısından yaratabileceği potansiyel tehlikeler konusunda endişeler var. 5G, eski 4G’ye kıyasla önemli ölçüde daha fazla radyasyon sağlayan milimetre dalga (MMW) teknolojisi üzerinde çalışmaktadır. Bu durum, bu kadar yüksek düzeyde radyasyona maruz kalmanın uzun vadeli etkileri hakkında soru işaretleri yaratmıştır.
Ne yazık ki, kablosuz teknolojiye ilişkin mevcut bilimsel tartışmalarda yanlış bilgilerin bulunması kaçınılmazdır. Bazı argümanlar, 5G radyasyonunun vücudumuz üzerinde yaratabileceği potansiyel tehlikeleri göz ardı etmektedir. İnsan sağlığı üzerindeki etkilerini yakından izlemeye devam etmemiz çok önemlidir. Bunu yaparak, potansiyel tehlikelerin tespit edilip ele alınmasını sağlayabilir, böylece riskleri en aza indirirken bu teknolojik ilerlemenin faydalarını tam olarak benimsememize de olanak tanıyabiliriz.
İşte ancak o zaman 5G’nin insanlık aleyhine uygulanmaması konusunda bilinçli kararlar alabilir ve halkın güvenliğini sağlayabiliriz.