Elon Musk ve DARPA’nın Gizli Dünya Hakimiyet Planı
28 Haz 2024
- Paylaş:
Elon Musk ve DARPA’nın Gizli Dünya Hakimiyet Planı
Zihin kontrolü arayışında kaos, entrika ve komplo üçgeninde avlanmaya hazır mısınız?
Mart 2023’te Elon Musk, yapay zekâ deneylerinin “durdurulmasını” talep eden bir açık mektubu imzaladığında, teknolojinin kontrol edilemez bir noktaya ulaşma riskine karşı ciddi bir önlem olarak kabul edildi. Açık mektup, yapay zekanın insanlık için oluşturabileceği tehlikelere dikkat çekiyor ve AI laboratuvarlarını, GPT-4’ten daha güçlü AI sistemlerinin eğitimini en az 6 ay süreyle durdurma çağrısında bulunuyor. Elon Musk’ın yanı sıra teknoloji dünyasının önde gelen isimleri de bu mektuba destek verdi.
Elon Musk’ın nöroteknoloji şirketi Neuralink’in insan denemelerine başlamak için Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi’ne (FDA) yaptığı başvuru, belirli güvenlik endişeleri nedeniyle reddedilmişti. FDA’nın ret gerekçeleri arasında, beyin dokusuna zarar verebilecek şekilde yer değiştirebilecek ince teller, risk taşıyan lityum piller ve cihazın aşırı ısınma olasılığı bulunuyordu. Ancak, son gelişmeler ışığında, Neuralink’in insan denemeleri için FDA’dan onay aldığı ve bu teknolojinin potansiyelini keşfetmek üzere ilk adımlar atılmış olabilir.
Neuralink’in geçmişteki deneyleri, yaklaşık 1.500 hayvanın ölümüne sebep olarak “hayvan zulmü” suçlamalarına yol açtı ve bu durum, FDA’nın şirketin insan denemeleri için onay verme sürecini etkiledi. Elon Musk’ın Mars’a insan gönderme hedefleri ve diğer teknolojik projelerinde yaşanan sorunlar, onun vizyonuna olan güveni sarsmış gibi görünüyor. Ancak, tüm bu zorluklara rağmen Neuralink, Mayıs 2023’te insan denemelerine başlama ön iznini FDA’dan almayı başardı. Bu gelişme, Musk’ın insan beyninin yeteneklerini genişletme ve “telepatik” iletişim kurma hayalini gerçeğe dönüştürme yolunda önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Zihin Kontrolünün DARPA Kökenleri
Beyin-bilgisayar arayüzleri (BCI), sözde insanlık yararına sunulmuş gibi sunulsa da aslında askeri kökenlere sahip olduklarını unutmamak gerekir. İnternetin DARPA tarafından ulusal güvenlik için geliştirilmesi gibi, BCI teknolojileri de öncelikle askeri amaçlar gözetilerek tasarlanmıştır. DARPA’nın N3 programı kapsamında, askerlerin savaş alanında bilgisayar sistemleriyle daha etkin bir şekilde etkileşim kurmalarını sağlayacak giyilebilir teknolojiler geliştirilmiştir. Bu teknolojiler, askeri gücün düşmanlara karşı artırmak amacıyla tasarlanmıştır. Ancak, çift kullanım özelliği sayesinde, bu teknolojiler sivil hayatta da birçok alanda kullanıma sunulmuştur ve böylece teknolojinin askeri kökenleri, geniş uygulama alanlarıyla birleştirlmek istenmektedir.
Teknolojinin sivil amaçlar için geliştirilmesinin etik boyutları, askeri bağlantılar ve finansman kaynakları göz önünde bulundurulduğunda, yoğun tartışmaları beraberinde getiriyor. DARPA gibi kurumlar tarafından desteklenen ve sivil sektörde de hizmet veren şirketlerin faaliyetleri, bu teknolojilerin kullanımına ilişkin endişeleri artırıyor. Askeri ve sivil kullanım arasındaki bu geçişkenlik, teknolojinin kötüye kullanılma riskini ve etik sonuçlarını daha da belirginleştiriyor. Bu durum, toplumun geleceği üzerinde derin etkiler yaratabilecek ve hem yasal hem de etik açıdan kapsamlı bir inceleme gerektiren kritik bir konudur.
Askeri ve Kurumsal İlişkiler
DARPA’nın sağladığı önemli finansman ve Avustralya hükümetinin yaptığı yatırımlar sayesinde, şirketler askeri ve sivil sektörlerde etkin roller üstlenme potansiyeline sahip. Teknoloji devleri Amazon ve Microsoft’un bu şirketlere yaptığı yatırımlar, gelecekteki teknoloji kullanımı konusunda endişeleri tetikliyor. Özellikle, büyük şirketlerin istihbarat toplulukları ile olan bağlantıları, beyin-bilgisayar arayüzü (BCI) teknolojilerinin kişisel veri toplama ve gözetim amaçlarıyla şeytani hedefleri için kullanılabilme olasılığını artırıyor.
Zihinler Arası İletişim ve Potansiyel Tehlikeler
Neuralink, bilim kurgu filmlerini andıran zihinler arası iletişim kurma hedefiyle dikkat çekiyor. Ancak bu teknolojinin olası tehlikeleri de göz ardı edilemez bir gerçeklik taşıyor. Totaliter rejimlerin kontrolüne geçtiği takdirde, bireylerin düşünce özgürlüğü ciddi bir tehdit altına girebilir. Beyin-bilgisayar arayüzleri (BCI), düşünceleri okuyabilme ve potansiyel olarak kontrol edebilme kapasitesine sahip olduğunda, insan aleyhine ciddi endişeler doğurabilir. Neuralink’in bu güçlü teknolojisi, etik ve güvenlik konularında titiz bir değerlendirme gerektiriyor.
Sonuç olarak;
BCI teknolojileri, insanlık için hem büyük fırsatlar hem de riskler sunuyor. Bu teknolojilerin sorumlu bir şekilde geliştirilmesi, şeffaflık, hesap verebilirlik ve katı etik denetimler gerektiriyor. Bu önlemler alınmadığı takdirde, bu ilerlemeler insanlık aleyhine tehditler oluşturabilir ve toplumsal düzeyde yıkıcı sonuçlara yol açabilir. Zihin kontrolü arayışı, teknolojik bir zorluk olmanın ötesinde, insanlığın ve yaratıcılığın sınırlarını zorlamak ve ilahi yaratıcıya meydan okumaktır. İnsanların kendi aleyhlerine olan bu meydan okumaya karşı duruş sergilemeyebilmesi, teknolojinin geleceğini ve insanlığın kaderini belirleyecektir.
Bu makale; insanlığın onuruna ve özgürlüğüne değer veren her bireyin bilmesi gereken kritik meseleleri ele alırken, insanlık aleyhine faaliyetler yürütenlerin “yenilmez” olduğu yanılgısını oluşturmak değildir. Aksine insanlar izin vermediği müddetçe insanlık aleyhine hedeflerinden biri olan “Zihin Kontrolu ile insanlığı kontrol altına almak” hedeflerini asla başaramayacakları gerçeğini ortaya koymaktır. Bunlara izin vermemek, onlar için kötü haberlerin başlangıcı olacaktır.
Guwuste com
Kalk ve uyar! Kötülüğe de dur de!
Okuyucularımız; kaynak göstermek şartıyla içerikleri izin almadan kullanabilirler…