Kalk Ve Uyar! Kötülüğe Dur De!

Hero Image

Bilişsel Savaşın Getirdiği Zorluklar

  • 30 May 2024

  • Paylaş:
Blog Detail Header

Bilişsel Savaşın Getirdiği Zorluklar

 

Yüzyıllardır süregelen bir plan, insanlığı mikro düzeyde kontrol altına almayı hedefliyor ve bu, yeni bir biyo-dijital hapishane sistemi ile hayata geçiriliyor.

 

Komplo teorilerine indirgenip, suçlananlar tarafından reddedilse de plan karşı çıkanlara rağmen hız kesmeden ilerliyor. Güvenlik, rahatlık ve kapsayıcılık maskesi altında, insanlık tam gözetimi benimsemeye hazırlanıyor.


** Bilişsel Savaş Çağı


Bilişsel savaş, insanların düşünce, davranış ve kimliklerini değiştirmeyi amaçlayan çağdaş bir savaş metodudur. ABD Donanma Enstitüsü, bilişsel psikoloji ve bilgi iletişim teknolojilerindeki ilerlemelerin bu savaş türünün gelişimine önemli katkılar sağladığını belirtmiştir. Bilişsel savaş operasyonları, farklı yöntemler ve zamanlarda icra edilebilir. Yeni teknolojiler sayesinde, bilişsel savaş daha etkin bir biçimde yürütülebilmektedir. Cenevre Güvenlik Politikası Merkezi’ne göre, YZ, bilişsel bilimler ve nöroteknolojiler gibi disiplinler, insan zihnini etkileme yöntemlerini ilerleten araçlar sağlamaktadır.


** Kolektif Bir İnsan Bilinci Yaratmak


Noosfer’in evrimi, insan topluluklarının büyüklüğü ve teknolojiyle örülmüş bilgi ağlarının yapısıyla biçimlenmiştir. Dünya genelindeki hükümetler ve ordular, bilgi akışını yönetirken demokratik değerlere olan sadakati muhafaza etmeye çalışıyor ve bilgi savaşlarına karşı koymaya çalışıyorlar. Fakat bu durum, aldatma ve manipülasyon taktiği olarak görülüyor. Yanlış bilgi, dezenformasyon, nefret söylemi, kimlik hırsızlığı, derin sahtecilik ve siber saldırıların artışı, dijital kamusal alanın daha sıkı kontrol edilmesi gerektiğini gösteriyor. BM ve Dünya Ekonomik Forumu, bu durumu “çoklu kriz” olarak nitelendiriyor. Çözüm olarak, YZ, Merkez Bankası Dijital Para Birimi, biyometrik izleme ve dijital kimlik gibi yenilikçi araçlar öne sürülüyor.


Dördüncü Sanayi Devrimi (4IR), iş dünyasında yeni bir dönüşüm yaratıyor. Küresel sorunlarla mücadelede, özellikle güvensizlik, yolsuzluk ve suçla savaşta kritik bir öneme sahip olması bekleniyor. Ancak bu, artan şeffaflık, denetim, uyum ve kolektif zekanın da beraberinde gelmesini gerektiriyor.


** Yapay Zeka, Biyometri ve Dijital Kimlik Özgürlük Araçları mı, Tiranlık mı?


Yüzyılda dijital katılım, insanların toplumun bir parçası olmalarını sağlayarak önemini kanıtlamıştır. Dijital Devrim, bilinen adıyla Bilgi Çağı veya Üçüncü Sanayi Devrimi, dünyayı analog ve mekanik cihazlardan dijital teknolojiye geçiş yapmaya zorladı. YZ, tarihin en büyük buluşu olarak da en büyük tehdidi olarak da görülebilir. Derin öğrenme algoritmaları, büyük veri setlerindeki desenleri tanımlamak, sınıflandırmak ve tahminlerde bulunmak için kullanılıyor. YZ, genellikle büyük teknoloji firmaları ve hükümetler tarafından geliştirilip, bazen öldürme, casusluk ve manipülasyon amaçlı kullanılsa da teknoloji liderleri, YZ’nin insanlık yararına kullanılabileceğine inanıyor. Onlar, YZ’nin ölümcül silahları tespit etme, hayatı tehdit eden hastalıkları teşhis etme, biyoçeşitliliği koruma ve gıda ile su erişimini iyileştirme gibi konularda yardımcı olabileceğini savunuyorlar.


** Hepsine Hükmedecek Tek Kimlik


BM’in 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, küresel dijital dönüşümü desteklemeyi hedefliyor. Özellikle SKH 16, tüm üye devletlerin 2030’a kadar yasal kimlik, doğum kaydı dahil, sağlamasını zorunlu kılıyor. SKH 1 ise, sosyal koruma alanını genişletmek ve uygun alıcılara ulaşmak adına banka ve mobil para hesapları ile entegre dijital kimlikleri öneriyor. UNDP, dijital yasal kimliklerin afet hazırlığı, enerji sürdürülebilirliği ve topluluk güçlendirme gibi alanlarda faydalı olduğunu belirtiyor. Ancak, dijital kimliklerin seyahat, mal ve hizmet erişimi, mahremiyet ve kamu hizmetlerine erişim üzerindeki olası kısıtlayıcı etkileri ve güvenlik ihlalleri yoluyla kimlik tehlikeleri de içerdiği konusunda uyarılar mevcut. BM’nin ’50’de 5′ kampanyasında belirtilen risklere rağmen, 50 ülke kimlik programlarını dijitalleştirmiş bulunuyor. Dijital kimlikler, teknoloji bağlamında insan hakları için ciddi riskler arasında yer alıyor.


** Artık Kâğıtlar Değil Sadece Yüzünüz;


Yüz tanıma, iris ve retina taramaları, parmak izleri, ses tanıma, jestler, bedensel implantlar, DNA eşleştirme ve yürüyüş analizi gibi biyometrik teknolojiler, insanları tanımlamak için giderek daha fazla kullanılıyor. Bu teknolojiler, insanları etkilemek, ürün veya politikacıları pazarlamak için de kullanılabilir. Yüz tanıma, en yaygın ve riskli biyometrik yöntemlerden biri olarak kabul ediliyor. Polis, sınır kontrolü, hastaneler, mağazalar, stadyumlar, havaalanları ve hükümet binalarında yaygın olarak kullanılıyor. Dijital kimlikler kullanışlı güvenli olmalarına rağmen, insan kimliğini bulutta depolanan verilere indirgeyerek tam gözetim olanağı sunuyor. Hindistan, Çin ve Avustralya gibi ülkelerde insanlar, dijital kimlik planlarına tepkiler gösteriyor. Böylece, biyometrik tanımlama ve dijital kimlik teknolojileri, mahremiyet ve anonimlik hakları için potansiyel bir tehdit oluşturuyor ve aynı zamanda nüfus kontrolü için kullanılabilecek riskleri de beraberinde getiriyor.


** Daha özgür, daha merkezi olmayan ya da daha sıkı kontrol edilen bir dünya;


Dijital devrim, mahremiyet ve bireysellik üzerinde tehdit oluşturabilir. Hükümetler ve teknoloji şirketleri, araştırma, geliştirme ve dağıtım amacıyla bu durumu kullanabilirler. YZ, dijital kimlikler, biyometrik sistemler, CBDC, IoT, Akıllı Sayaçlar ve 5G gibi biyo-dijital gözetim teknolojileri, 1945’te tanımlanan teknokratik toplumsal vizyonu gerçekleştirebilir. Teknokrat Patrick Wood’a göre, teknokratlar BM’nin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ile uyumlu bir şekilde her bireyin toplumda aktif rol almasını hedefliyor. Modern biyo-dijital gözetim sistemleri, bu hedeflere ulaşmada modern bir Babil Kulesi işlevi görebilir. YZ, transhümanizm ve biyo-dijital gözetimi destekleyenler, insanların belirli düşünce yapısına yönlendirilmesi için çeşitli teknikler kullanmaktadır.


** Tüm Dünya Savaş için Sahnedir


Nörobilimci Dr. Giordano, 2018’de beynin 21. yüzyılda savaş alanı olabileceği konusunda uyarılarda bulundu. Propaganda öncüsü Edward Bernays ise, zihin kontrolünün kamu düzenini korumada kullanılabileceğine inanmaktaydı. Bernays’in zihin kontrolü anlayışı, yanıltıcı bilgi yayarak düşünce ve eylemleri etkileme amacıyla taşınabilir cihazlarda uygulanabilir. Zihin savaşları sürerken, zihinlerimizin askerileştirilmesine karşı durmak, teknokratik zorbalara direnmek ve biyo-dijital gözetim altında mahremiyeti savunmak için zorlu kararlar almak zorundayız.


Bu makale; insanlığın onuruna ve özgürlüğüne değer veren her bireyin bilmesi gereken kritik meseleleri ele alırken, küresel elitlerin ve dünyanın dört bir yanına dağılmış işbirlikçilerinin “yenilmez” olduğu yanılgısını oluşturmak değildir, aksine insanlar izin vermediği müddetçe insanlık aleyhine olan “Büyük Sıfırlama” gibi hedeflerini asla başaramayacakları gerçeğini ortaya koymaktır. Bunlara izin vermemek, onlar için kötü haberlerin başlangıcı olacaktır.


Guwuste.com
Kalk ve uyar! Kötülüğe de dur de!


Makalemizi beğendiyseniz paylaşmayı unutmayınız…


***


KAYNAKLAR : 

https://www.activistpost.com/2024/05/cognitive-warfare-and-the-tyranny-of-digital-transformation.html
https://truthunmuted.org/cognitive-warfare-tyranny-of-digital-transformation/
https://davidicke.com/2024/05/28/cognitive-warfare-and-the-tyranny-of-digital-transformation/

Makale Yazarı

Article Author

GUWUSTE

Yazar

Yazarın Diğer Yazıları

Paylaş:
Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.