Küresel Elitlerin Elektrikli Araç ve Sahte Çevrecilik Tuzağı!
02 Eki 2024
- Paylaş:
Yeşil Devrim ve Çevre Maskesi Altında Gizlenen Kirli Oyun!
İnsanlığın geleceğini ciddi şekilde tehdit eden ve küresel elitler tarafından ustalıkla planlanmış bir komplonun perde arkasını aralayacağız. Çevre dostu teknolojiler olarak tanıtılan elektrikli araçların ardındaki gizli gerçekleri ortaya çıkaracağız. Hazır olun, çünkü öğrenecekleriniz sizi derinden etkileyecek ve belki de hayata bakış açınızı kalıcı olarak değiştirecek!
Dünya genelinde hükümetler ve şirketler, elektrikli araçları çevre dostu bir çözüm olarak tanıtmak için milyarlarca dolar harcıyor. Ancak bu pazarlama kampanyalarının ardında, gezegenimizi ve insanlığın geleceğini tehdit eden ciddi bir gerçek yatıyor. Örneğin, yalnızca bir Tesla Model Y için doğanın acımasızca sömürülmesini gerektiriyor. Aracın güç kaynağı olan bataryaların üretimi için gerekli madenlerin çıkarılması, düşündüğümüzden çok daha fazla çevresel tahribata yol açıyor.
Tek bir bataryanın üretimi için ihtiyaç duyulan malzemeler şunlardır:
- 13,2 kg lityum
- 15 kg nikel
- 24,2 kg manganez
- 7,5 kg kobalt
Bu hammaddelerin üretimi için en az 250 ton toprak ve kaya taşınarak işlenmelidir.
Ancak bu sadece başlangıç! Bir bataryanın üretimi için ayrıca 220 kg alüminyum, çelik ve/veya plastik ile 56 kg grafit gereklidir. Bu miktarlar, yalnızca tek bir araç için gerekenlerdir. Milyonlarca elektrikli aracın üretildiğini düşündüğünüzde, gezegenimizin kaynaklarının ne kadar hızlı tükendiğini fark edebilirsiniz! Dahası, bu madenleri çıkarmak için kullanılan dev makineler, her gün yüzlerce galon dizel yakıt tüketiyor. Yani, “temiz ve çevreci” olarak tanımlanan aracınız, üretim sürecinde bile atmosfere tonlarca karbon salınımına yol açıyor!
Peki Neden Dünya Liderleri ve Büyük Şirketler Bu Kadar Israrla Elektrikli Araçları Destekliyor?
Bu sorunun cevabı, düşündüğünüzden çok daha derin ve endişe verici: Sürekli Kontroldür!
Tüm ulaşım sisteminin merkezi bir elektrik şebekesine bağlı olduğunu hayal edin; bu durumda, insanların hareketlerini kontrol etmek son derece kolay hale gelir. İstenmeyen kişilerin araçlarını uzaktan devre dışı bırakabilir, insanların nereye gidip gidemeyeceğine karar verebilirler.
Bu distopik senaryo, İngiliz Gizli İstihbarat Teşkilatı MI6 ajanı George Orwell’in olacakları önceden haber vermek amacıyla yazdırılan “1984” romanındaki toplumdan çok da uzak değil. Elektrikli araçlar, bu totaliter düzenin ilk adımı olabilir!
Ayrıca, elektrikli araçların yaygınlaşması enerji altyapısı üzerinde büyük bir baskı yaratacak. Bu durum, yeni enerji santrallerinin inşasını gerektirecek ve bu santraller muhtemelen nükleer veya fosil yakıtlı olacak. Yani, çevre dostu olarak lanse edilen bu çözüm, aslında daha fazla kirlilik ve risk anlamına gelebilir! Üstelik, elektrikli araçların çoğu hala fosil yakıtlardan üretilen elektrikle çalışıyor. Rüzgar enerjisi dünya enerjisinin sadece %5’inden azını, güneş enerjisi ise %1’ini sağlıyor. Bu durumda, elektrikli araçlar sadece kirliliği bir yerden alıp, maden yataklarının bulunduğu başka bir yere taşıyarak daha fazla kirliliğe neden oluyor ve gerçek bir çözüm sunmuyor!
Sürdürülebilirlik Tanımının Şifresi Nedir?
“Sürdürülebilirlik” kavramı, yıllar önce anlamından saptırılarak, çevreye duyarsız küresel elitlerin çıkarlarını yürütmek için yanıltıcı bir şekilde kullanılmaya başlandı. Bu aldatmacanın arkasında, Birleşmiş Milletler (BM) ve Dünya Ekonomik Forumu (WEF) gibi küresel kuruluşların gizli ajandaları bulunuyor. “Sürdürülebilirlik” adı altında sunulan bu planlar, aslında insanlığı totaliter bir düzene sürüklemeyi hedefliyor. BM’nin Gündem 2030 planı, özgürlüklerimizi kısıtlayacak ve yaşamlarımızı kontrol altına alacak bir dizi önlem içeriyor. Bu plan, sözde “sürdürülebilir kalkınma” hedefleri altında, aslında küresel bir yönetim sisteminin temellerini atıyor. Elektrikli araçlar, bu planın yalnızca küçük bir parçası. Asıl hedef, insanlığı tamamen kontrol edilebilir, izlenebilir ve yönlendirilebilir bir topluma dönüştürmek. Ne yazık ki, birçok insan bu tehlikenin farkında değil!
Elektrikli Araçların Karanlık Yüzü Çocuk İşçiliği ve Çevre Katliamıdır
Elektrikli araçların “temiz” imajının arkasında, insanlık dışı uygulamalar ve çevresel felaketler gizleniyor. Bataryalar için gerekli olan kobalt ve lityum gibi madenlerin çoğu, çocuk işçiliğinin yaygın olduğu Afrika ülkelerinden geliyor. Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ndeki kobalt madenlerinde, çocuklar günde 12 saat boyunca tehlikeli koşullarda çalışıyor. Bu çocuklar, sizin “çevre dostu” arabanız için hayatlarını riske atıyor! Lityum madenciliği ise su kaynaklarını tüketiyor ve ekosistemleri yok ediyor. Yerli halkın yaşam alanları yok oluyor. Nadir toprak metallerinin madenciliği ve işlenmesi, nehirler gibi kara, hava ve su sistemlerini kirletiyor. Bu, sahte iklim gündeminin aksine, gerçek ve acil bir çevre sorunudur. Sözde çevre dostu arabanız, aslında gezegenimizi ve masum çocukların hayatlarını mahvediyor!
Elektrikli Araçlar Ekonomik Bir Tuzaktır
Elektrikli araçların yaygınlaşması, ekonomik açıdan ciddi felaketlere yol açar. Batarya üretiminde kullanılan nadir elementlerin fiyatları, artan talep nedeniyle sürekli artış gösteriyor. Bu durum, elektrikli araçların maliyetlerini astronomik seviyelere taşıyor. Elektrikli araçların karbon salınımını sıfıra indirmesi ise yedi yıl alıyor. Bataryaların ortalama ömrü ise 10 yıl. Bu durumda sadece son 3 yılda karbon ayak izinizi azaltmaya başlıyorsunuz. Ancak, bataryaların değiştirilmesi gerektiğinde, bu üç yılda elde ettiğiniz tüm kazanımların çok daha fazlasını batarya değişimiyle gelen 7 yıllık süreçte kaybediyorsunuz. Bu, elektrikli araçların çevre dostu olduğu iddiasının ne kadar yanıltıcı olabileceğini gösteriyor. Bataryaların ortalama ömrü 10 yıl ile sınırlı olduğundan, değiştirilmesi gerektiğinde büyük bir ekonomik yük getiriyor. Bu, elektrikli araç satın almak, uzun vadede ekonomik bir tuzağa düşmek anlamına gelebilir. Bu durumu doğru anlamak için, küresel bankacıların gerçek çevre hareketini nasıl ele geçirdiklerini derinlemesine incelemek gerekiyor.
Aldatıcı Büyük Pazarlama Yalanı
Elektrikli araçların pazarlanmasındaki yanıltıcı unsurlara bir göz atalım. Çevrecilerin büyük bir kısmının kandığı ilk pazarlama hilesi ‘hibrit’ araçlardı. Aslında hibrit araçlar, benzinli motorlarına ek olarak küçük bir batarya desteği sunan araçlardır ve bu bataryanın şarjı, benzinli motor tarafından sağlanır. Elektrikli araçlar için hazırlanan pazarlama stratejileri de bu aldatmacanın bir parçasıdır. Genellikle, güneş enerjisiyle çalışan bir elektrik ekonomisine geçişin hızlandırılmasından bahsedilir, ancak bu geçişin büyük miktarda fosil yakıt enerjisi gerektirdiği gerçeği gözden kaçırılmaya çalışılır.
Küresel Elitlerin Büyük Sıfırlama Planı Kaotik ve Distopik Bir Gelecektir
Küresel elitlerin dünya düzenini yeniden şekillendirme amacı olan “Büyük Sıfırlama” planı, insanlığın geleceğini karanlık bir distopyaya sürükleyecektir. Bu plan ekonomik, sosyal ve çevresel alanlarda köklü değişiklikler öngörmektedir. Süreç içerisinde dijital para birimlerinin ve merkezi finansal sistemlerin ön plana çıkması beklenmektedir. Tüm bu değişikliklerin merkezinde, totaliter bir kontrol mekanizması oluşturma hedefi bulunmaktadır. Elektrikli araçlar ve çevreci olarak lanse edilen iklim odaklı teknolojiler, bu büyük planın yalnızca bir parçasını oluşturmaktadır. Asıl amaç, enerji kaynaklarının ve ulaşım sistemlerinin merkezi bir kontrol altında toplanmasıdır. Elektrikli araçların yaygınlaşmasıyla birlikte, enerji altyapısının merkezi bir otorite tarafından yönetilmesi hedeflenmektedir. Bu durum, bireylerin sosyal vatandaşlık puanlarına göre hareket etme kabiliyetini sınırlayarak onları sürekli izlenebilir hale getirecektir...
Bu bağlamda, okuyucularımızı eleştirel düşünmeye teşvik ediyor, kendi araştırmalarını yapmalarını ve özgürlüklerini savunmak için harekete geçmelerini öneriyoruz. İnsanlığa karşı yürütülen faaliyetlere karşı durmak ve bunları engellemek için dünya çapında güçlü işbirlikleri ve kolektif dayanışma oluşturulması gereklidir. Bu da küresel elitler için kötü haberlerin başlangıcı olacaktır.
Guwuste com
Kalk ve uyar! Kötülüğe de dur de!
Uyanık olun, sorgulayın ve gerçeği aramaktan asla vazgeçmeyin…
Okuyucularımız; kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler…