Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Birliği Konseyi arasında AB Dijital Kimlik Cüzdanı konusunda varılan anlaşma suiistimale açık olup Brüksel’e insanların haklarını inkar etme ve onları kontrol etme imkanı vermektedir.
Yeni Avrupa mevzuatına göre, şimdilik gönüllülük esasına dayanacak olan cüzdanlar, tüm kimlik kartlarının, ehliyetlerin, diploma sertifikalarının ve tıbbi belgelerin dijital versiyonlarını içerecek.
Avrupa Komisyonu sistemin güvenli olacağında ısrar ediyor ve AB Dönem Başkanı İspanya da bunun AB’yi demokratik değerlerin korunmasında küresel düzeyde dijital bir lider haline getireceğini söylüyor ama dijitalleşmenin Avrupa değerleriyle ne ilgisi var?
Aksine, 39 ülkeden 504 akademisyen ve uzmanın, insanların çevrimiçi güvenlik ve özgürlüklerine yönelik tehlikeler konusunda uyarıda bulunan açık bir mektuba imza attığı gibi, bu hareket aslında Avrupa değerlerini tehdit ediyor.
Covid-19 aşı pasaportlarının tanıtılması ve seyahat hakkının sınırlandırılmasıyla pandemi bizi bu yönde ilerletti. Yeni cüzdan bizi baskı yönünde çok daha ileriye taşıyacak.
Tüm belgelerin tek bir yerde olması, tek bir tıklamayla el konulabileceği anlamına geliyor. Kanada’da Trudeau yönetimi Covid sırasında aşıyı reddedenlerin hesaplarına erişimini engellediğinde ve daha sonra başkent Ottawa’daki protesto ablukasına katılan sürücülerin sigorta haklarını ellerinden aldığında bunu yapmıştı.
Bu aynı zamanda üye devletlerin düzenlenmiş olan belgeleri iptal etme konusundaki münhasır haklarını kaybetmeye başladıkları anlamına geliyor. Brüksel de bunu yapabilecek. Brüksel ve Komisyon Üyesi Thierry Breton, dijital euro para birimini tanıtarak daha da ileri gitmek isterken, Breton sosyal medyayı sansürlemeye çalışan komisyon üyesidir.
Mali konuların bu cüzdana girmesi halinde, sosyal kredi sistemi ya da protestolara katılanlara elektronik yaptırım uygulanması olasılığı ile insanların yaşamlarının daha fazla kontrol edilmesi kolaylaşacaktır. Böyle bir sistem, Kanada ve Brezilya’da olduğu gibi yetkililerin insanların paralarını nasıl harcadıklarını kontrol etmelerini de sağlayacaktır. Dijital para ticareti kolaylaştırıyor ama aynı zamanda mahremiyet haklarımızı ortadan kaldıran bir araç.
Polonya Merkez Bankası Başkanı Adam Glapinski, tüketicilerin bankalarının tüm işlemlerini bilmesini istemediklerini ve işlemlerin tamamen dijital olarak merkezileştirilmesinin bu anonimlik hakkını ortadan kaldırdığını söylüyor.
AB’nin bu son hamlesi, avro lehine tüm ulusal para birimlerinin aşamalı olarak kaldırılmasını içeren önerilen anlaşma değişiklikleriyle de bağlantılı. Polonya sadece kendi para politikasını yürütme hakkından mahrum bırakılmakla kalmayacak, aynı zamanda AB Polonya vatandaşlarının cüzdanlarını da kontrol edecektir.
Kanada ve Avustralya’daki bankalar müşterilerinin alışverişlerinin karbon ayak izlerini saymaya başladılar bile. Bu, belirli limitlerin aşılması halinde bazı işlemleri yapmalarını engellemekten sadece bir adım ötede. Ancak AB, Çin ile birlikte vatandaşlarına elektronik tasma takma konusunda lider konumdadır. Pandemi sonrası fonların dijital dönüşümü Avrupa’yı da bu yöne itmeye yardımcı olacaktır.
Ancak işin ironik yanı, AB’deki tüm bu sürecin Almanya’daki dijital ekonominin kötü durumunun bir sonucu olarak sekteye uğrayabilecek olması. Bu ülke geniş bant ve fiber optiklere erişim konusunda çok geride ve bu olmadan söz konusu veri yığınlarının transferini yönetmeleri zor olacaktır. Online hizmetler ve online kart işlemleri konusunda hala sorunların yaşandığı bir ülkede dijital para birimi ya da dijital pasaportlardan bahsetmek zor.
Polonya hükümetinin bu konudaki tutumu net değil ve bu konunun tartışılacağı Avrupa Komisyonu’nun 28 Kasım’daki oturumu hızla yaklaşıyor. Yeni Polonya hükümetinin buna izin vermesi tehlikesi var.
Avrokratların, vatandaşların Brüksel’deki yetkililer tarafından giderek daha fazla kontrol edildiği liberal bir rejim yaratmak istediklerinden şüphe duyulamaz.
Yukarıdaki makale Dariusz Matuszak tarafından yazılmıştır.
Orijinal olarak wPolityce tarafından Lehçe olarak yayınlanan bir makaleden alıntılanmıştır.