WEF’in propaganda ve dezenformasyon çalışmalarının en önemli parçalarından biri insanları gözetlenmesidir. Gözetim işinin gelişmesi ve yaygınlaşması proaganda ve dezenformasyonla koordineli olursa başarılı olabileceklerini keşfetmişler sonunda. Bunun içinde yeni stratejiyi 2024 Davos toplantısında startını verdiler.
Avrupa Birliği (AB), Dijital Hizmetler Yasası’nın (DSA) bir parçası olarak Büyük Teknoloji şirketleri “Big-Tech” için sansür kılavuzları hazırlıyor. En iyi uygulamaları hayata geçirmeyi ve riskleri azaltmayı amaçlayan süreç için çalışmaya başladı. Kılavuz ilkeler, üretken yapay zeka veya deepfakes’e odaklanarak büyük çevrimiçi platformlar ve arama motorları tarafından uygulanacak.
Instagram, Facebook ve Whatsapp’ın ana şirketi Meta, uygulamalarında bazı içeriğin yayılmasını azaltmaya yönelik bir strateji açıkladı. Uygulamaların algoritmaları güncellenerek yeni döneme azırlamaya başladı bile. Değişiklikler büyük ölçüde içeriği nasıl önerdiğini etkileyecek. Meta “nefret söylemi” politikasını da yeniden değerlendiriyor ve öncelikle Orta Doğu’da bir Yahudi devletinin varlığını destekleyenleri tanımlamak için kullanılan “Siyonist” terimine odaklanıyor. Bekleyen politika değişikliği Meta yöneticilerine bu kuralı daha agresif bir şekilde uygulama yetkisi vererek İsrail milliyetçiliğinin unsurlarını açıkça eleştiren paylaşımların kaldırılmasında artışa yol açabilir.
Diğer yandan Google ise, “yanlış bilgi ve nefretle mücadele” etmek için yapay zeka modelleri kullanacağını ve AB’nin dezenformasyon karşıtı ve küresel şeytanların hizmet etmek amacıyla kurulan ve fonlanan doğruluk kontrol gruplarıyla birlikte çalışacağını taahhüt etti. Bu da Google platformlarını ve hizmetlerini manipüle etmeyi amaçlayacağı anlamına gelebilir. Bu sansür, Google’ın küresel şeytanların hizmetkârı olan dezenformasyon karşıtı gruplar ve doğruluk kontrolcüleriyle çalışmayı içeren “destek paketinin” bir parçası.
Gizlenen hedefleri arasında manipüle edilmiş medya, nefret, taciz ve yanlış bilgilendirmeyi amaçlamak yer alıyor. Google, büyük dil modelleri de dahil olmak üzere daha fazla yapay zeka kullanmayı ve tartışmaya açık olmayan “yanlı bilgileri” sunmayı planlıyor. YouTube ana sayfasında, arama sonuçlarında ve “Up Next” panelinide aynı algoritma ile çalışması planlanmaktadır.
Gelelim hedeflerine ulaşmak için neler yaptıklarına;
Dijital Medya girişimleri ile “dezenformasyonla mücadele” için aldatıcı medya okuryazarlığı uzmanları, aldatıcı doğruluk kontrolörleri, fonlanmış akademisyenler, satın alınmış gazeteciler ve siyasetçiler ile finans sektörü ve düzenleyicileri içeren bir “tüm toplum” yaklaşımı çalışması başlatıldı. öneriyor. Ayrıca “dezenformasyona karşı” çalışmaları için sosyal medya şirketlerine baskı yapmak üzere hissedarların ikna edilerek kullanılmasını öneriyor. Hatta bununla da yetinmeyip iklim ve sera gazı emisyonlarının dolaylı bir biçimi olarak değerlendirilmesini öneriyor ve bunun çevrimiçi platformları hizmetlerinin yarattığı riskleri azaltmaya teşvik edebileceğini de öneriyor.
Bazı emperyalist ülkelerde istihbarat kurumlarına gözetleme yetkisi veren planlamalar üzerine çalışmaya çoktan başladılar. Bu ülkelerin yetkilileri sanki ağız birliği etmişçesine büyük medyayı “dezenformasyonu” “önceden çürütmeye” çağırmaya başladılar bile. Medya okuryazarlığını olarak adlandırdıkları şey ise öyle sanıldığı gibi doğru/yanlış bilginin nasıl ayırt edileceği anlamak değil de ön-bunking, korku tellallığı ve ülke dilini bilmeyenler için bilginin seçici olarak filtrelenmesi kavramlarıdır. İşte bunun için de devletlerin iletişim ve dezenformasyonla mücadele kurumları ile işbirliği yaparak sosyal medyayı izleyecek ve içeriği “yanlış bilgi” olarak işaretleyecek gönüllüleri işe almaya devam edildiği ortaya çıktı.
Yapay zeka algoritmalarıyla güçlendirilmiş “Sivil Dinleme” programlarını, sözde şifrelemiş mesajların özgürce paylaşabileceği platform olduğuna inandırılan WhatsApp ve Telegram gibi uygulamalar da dahil olmak üzere bireylerin yazışmalarını ve özel konuşmalarını dinleyen casusları ve kullanıcıları da sansürcüleri haline getiriyor. Hatta bazı ülkelerin “gönüllü sansürcüler” ve “güvenilir habercilerin” küresel şeytanlar adına yapılan faaliyetlerine karşı savunmasız olduğu da ortaya çıkmıştır.
Bazı ülkelerde sosyal medya şirketi X’i “yanlış bilgi ve dezenformasyonu” sansürlememesi halinde ağır para cezaları ve “büyük bela” ile tehdit ediyor. Yeni yasalar, gönüllü davranış kurallarını ihlal edenlere yıllık gelirin %2’si ile %5’ine kadar, para cezası verilmesi üzerine yasal düzenlemeler üzerinde çalışıyorlar. Yasa, çevrimiçi yanlış bilgilendirme ve dezenformasyonla mücadele için devletin denetleme kurumlarına daha geniş yetkiler vermeyi amaçlıyor.
Peki gözetleme altyapı çalışmaları ne durumda?
Dijital teknoloji işyerine daha entegre hale geldikçe, yapay zeka destekli işyeri izleme giderek daha önemli hale geliyor. Walmart, Delta Air Lines, T-Mobile, Chevron ve Starbucks gibi büyük ABD şirketleri ise populer izleme uygulamaları ile aracılığıyla çalışanlarını yapay zeka destekli veri analizi yapabilen yapay zeka modelleri ile metinleri inceliyor ve görüntüleri yorumluyor. Bu izleme araçlarının kullanımı büyük Avrupa şirketleri tarafından da benimsenmiştir.
Bir başka izleme ise spor üzerinden başlatıldı.
Biyometrik sistemi şimdilik beyzbol sahalarında kullanıma başladı. Uygun taraftarların en az 18 yaşında olmaları, belirlenmiş mecburi bilet uygulamasına kaydolmaları mecburiyeti geliyor. Bu uygulamaya kaydolmak içinde hem kimlik numaralarını doğrulatmaları gerekmekte hemde dijital bilet sahibi olmaları içinde bir fotoğraflarını çekmeleri gerekmektedir. Her 6 ayda birde fotoğrafı yenilemeleri gerekmekte. Yeni fotoğrafını ise yapay zeka ile doğrultabilirse uygulamaya devam edebilecek.
Bill Gates ve Microsoft bu işin neresinde?
Çok fazla detay yazmaya gerek yok.
Çünkü Gates, Microsoft ve silikon vadisindeki teknoloji şirketleri bunun tam göbeğindedir. Çünkü bu sistemin aynı zamanda fikir babasıdır.
Sonuç olarak;
Kontrol manyağı Küresel şeytanlar “Büyük Sıfırlamayı” gerçekleştirmek ve sonrasında zarar görmemesi için sansür, enformasyon, izleme-gözetleme sistemlerinin en mükemmel olması için mesafeler kat etmeye devam etmektedirler.
Peki öyleyse; insanlık aleyhine olabilecek bu tehlikelere karşı insanlar ne yapıyorlar?
***
Şunu asla unutmamalıyız;
Küresel Şeytanların insanları köleleştirme amacıyla hiçbir taşın altını boş bırakmamacasına gizli planlarına rağmen yerde ve gökte hiçbir şey gizli değildir. Ancak insanlar, uyanık olduğu ve mücadele etmek için kollektif olarak bir araya geldiği ve çalıştığı müddetçe Adem’in nesline düşman olan Şeytanın ve Küresel İşbirlikçi yavru şeytanlarının planları zayıftır ve kolaylıkla da bertaraf edilebilir. Çünkü Allah’ın çalıştığımızın karşılığını vereceği yönünde kesin vaadi vardır.
Merak ettiğiniz, okuduğunuz ve bir küresel planlarının daha ifşasını fark ettiğiniz için teşekkürler…
Guwuste.Com
Kalk ve uyar! Kötülüğe de dur de !!
(Get up and wake up! Stop the evil!)