Eşcinsel Aktivizmine Yönelik Sorular ve Eleştiriler (7)

 
İnsanların eşcinsel aktivizmini eleştirmelerinin birçok nedeni vardır. Bu nedenler, çeşitli sosyal sistemler, kültürel inançlar ve kişisel bakış açılarından kaynaklanmaktadır.
 

İtirazlar genellikle dini ve kültürel değerler, ahlaki ve etik endişeler ile sosyal değişime duyulan korkuya dayanır; bu korku, mevcut sosyal yapıları ve geleneksel normları sarsabilir. Bu serinin yedinci bölümünde, eşcinsel aktivistlere yönelik önemli eleştirilere devam edeceğiz.

 

Eşcinsel evliliğin eleştirisi; 

 

Feministler ve eşcinseller, özgür cinselliği teşvik ederek evliliğin anlamsızlığını ve kurumun gereksizliğini uzun zamandır eleştirmektedir. Evliliğin doğal olmadığını, zorlama olduğunu ve özgürlükleri kısıtladığını savunarak, evliliğin gerekliliğini ve cinsel dürtüleri tatmin etmenin meşru yolunu sorgulamaktadırlar. Sonuç olarak, kitle iletişim araçları bu süreçte önemli bir rol oynarken, nikahsız birliktelikler daha yaygın hale gelmiştir. Eşcinseller doğaları gereği tek bir partnere bağlı kalmak istemezler ve yeni partnerlerle farklı cinsel hazlar ararlar. Araştırmalar eşcinsellerin ayda 4-5, yılda 40-50 arasında partner değiştirdiklerini ve hatta bunu sosyal medyada çekinmeden paylaştıklarını göstermektedir. Eşcinsel evliliğin yasal olarak meşrulaştırılması, namus, evlilik ve aile ile dalga geçtiği için tutarsız ve çelişkilidir. Eşcinsel evliliklerin çocukları olmaz, bunun için heteroseksüel çiftlere ihtiyaçları vardır. Bu nedenle eşcinsel evliliklerin yasal olarak meşrulaştırılması tutarsız ve çelişkilidir. 

 

** Eşcinselliğin adil bölüşümü ve emeği gündemden düşürdüğü eleştirisi;

 

Müslüman ve sosyalist çevreler, emperyalist küresel örgütler tarafından finanse edilen eşcinsel hareketleri, emeği gündemden düşürmekle eleştirmektedir. Eşcinsellik, toplumsal eşitsizliklerin, adaletsiz bölüşümün ve emeğin sömürülmesinin unutulmasına hizmet etmektedir. En zengin aileler ve küresel şirketler bu örgütleri finanse ederek kapitalist sınıfı korumaktadır. Ancak bazı akademisyenler ve medya çalışanları, küresel bir kapitalist plan olduğu için bu durumun farkına varamıyor. Cumhuriyet Kadınları Derneği Başkanı Tülin Oygür, eşcinsel örgütlerin emperyalistler tarafından desteklendiğini, gençlerin enerjisini bu örgütleri fonlayarak boşa harcadıklarını ve yapay gündemlerle hegemonyalarını sürdürdükleri uyarısında bulunuyor. Sol örgütler bu tuzağı fark edememiş ve olayı özgürlük perspektifinden değerlendirmeye çalışmışlardır.

 

** Eşcinsel örgütler homofobinin tanımında yer alan unsurları çoğaltarak eşcinselliği eleştirilemez ve tabu haline getirmektedir; 

 

Fobi, bireyin günlük yaşamını olumsuz etkileyen bir şeyden korkmasıdır ve bazı eşcinsel örgütler tarafından sıklıkla 'homofobi' olarak adlandırılır. Dini, ahlaki ve politik nedenlere dayanan bu tutum, çoğu zaman eleştirilemeyen veya tartışılamayan tehlikeli bir tabuya yol açar. Oysa modern dünyada her konu ve düşünce eleştirilmeli ve bu kavram eşcinsellere yönelik nefret, şiddet ve şiddet eylemleri gibi haksız yargılardan kaynaklanan davranış ve tutumlarla sınırlandırılmalıdır. Eleştirmenler, dar bir homofobi tanımının eşcinsellere yönelik saldırı ve şiddet eylemlerini artırdığını savunmaktadır.

 

** Queer Teorisyenlerin İddialarına Yönelik Eleştiriler; 

 

Kişisel tercihleri özgürleştirmeye ve sıfırdan yeni bir toplumsal düzen kurmaya yönelik queer yaklaşım, yararlı değerleri yok etmenin ve yeni bir toplumsal düzen kurmanın potansiyel zararları konusunda soru işaretleri yaratmaktadır. Akışkan cinsel kimliklerin ve cinsiyetsizliğin vurgulanması, ahlaki normların ortadan kalkmasına ve cinsel hastalıkların yayılmasına yol açabilir. Queer teorisyenleri, tüm cinsel yönelimlerin doğal olduğunu ve ahlaki yargıya tabi tutulmaması gerektiğini savunmaktadır. Eşcinsellik, pedofili, zoofili, nekrofili ve ensest gibi davranışların kabulünü sorgulamakta ve cinsel arzu ve eylemlerin sınırsız olması halinde toplumun daha güvenli olup olmayacağını sorgulamaktadırlar. Sınırların ve kuralların olmadığı bir dünyada kimse güvende olmayacaktır ve toplumsal cinsiyetin olmadığı bir dünyanın potansiyel sonuçlarını göz önünde bulundurmak önemlidir. 

 

Tüm Cinsiyet Farklılıklarının 'Söylemsel Bir İnşa'dan Başka Bir Şey Olmadığı Söyleminin Eleştirisi 

 

Toplumsal cinsiyet ve biyolojik farklılıkların toplumsal inşalar olduğunu savunan post-yapısalcı felsefe ve üçüncü dalga feminizm eleştiriliyor. Bu bakış açısı, eşcinsel hareketin gerçek bir heteroseksüel düzen arzusuyla örtüşmektedir. Hareket, biyolojik olanlar da dahil olmak üzere tüm cinsiyet farklılıklarının söylemsel inşalar olduğunu iddia ederken, eşcinselliğin doğuştan geldiğini ve değiştirilemez olduğunu iddia etmektedir. Kaplan, transseksüellerin biyolojik olarak değişmek için neden ameliyat olduklarını sorgular, çünkü her iki cinsiyet de söylemsel inşalardır.

 

** Toplumsal İnşaları Müdahale ve Baskı Olarak Gören Eşcinsellerin Çelişkisi; 

 

Feminist-gay hareketi, neyin 'normal, meşru ve doğru' olduğunu tanımlayan bilgi üretimini ve güç ilişkilerini etkileyerek Batı entelijansiyasını şekillendirmiştir. Bu söylemsel hegemonya, popüler kültürü ve sosyal medyayı şekillendirerek eşcinsel birlikteliklerin neden kadın-erkek rollerini takip ettiği ve bireylerin neden evlilik ve ebeveynliğe katılmayı seçtiği hakkında sorulara yol açmaktadır. 

 

** LGBT nedeniyle yaygınlaşan Anal Kanserin Gizlenmesine Yönelik Eleştiri

 

Health Ranger, ana akım batı medyasının anal kanserin eşcinsel erkeklerin çoğunda görüldüğü gerçeğini sakladığını ve bu durumun eşcinsel olmayan erkeklerden 100 kat daha fazla olduğunu bildiriyor. Amerikan Kanser Derneği ve Amerikan Kanser Derneği anal kanserin arttığını duyurmuştur, ancak ana akım medya bu bilgiyi yayınlamakta isteksiz davranmaktadır. Bu aldatmaca, LGBT faaliyetlerini sekteye uğratmayı ve gerçeği bilmek isteyen halkı ve gençleri kandırmayı amaçlamaktadır.

 

VEDAT KAT

Guwuste.com
Kalk ve uyar, Kötülüğe de dur de…

 

Bu makaleyi yayınlamak ve alıntılamak isteyenler kaynak göstermek şartıyla izin almadan kullanabilirler…