Ateş Çemberine Hazır mısınız?
07 Eyl 2024
- Paylaş:
Küresel elitlerin, insanların cesaretini ve dayanıklılığını sonuna kadar zorlayacağı bir döneme giriyoruz.
Özellikle Ekim ayında yaşanacak olan “Ateş Çemberi” güneş tutulması, tarihsel ve kültürel olarak “Roş Aşana” ile bağlantılı olması sebebiyle insanlık için dönüm noktası olabilir. 2024 yılı, gökyüzü olayları açısından oldukça nadir bir yıl olacak; zira yalnızca iki güneş tutulması meydana gelecek. İlk tutulma, 8 Nisan 2024’te Kuzey Amerika üzerinde gerçekleşen ve “Büyük Amerikan Tutulması” olarak adlandırılan etkileyici bir olaydı.
Ancak asıl heyecan verici ve çok daha ilginç olan, 2 Ekim 2024’te gerçekleşecek “Ateş Çemberi” tutulmasıdır. Bu tutulma sırasında, Ay’ın Güneş’in önünden geçmesiyle oluşan halkalı bir ışık hüzmesi, gözlemciler için unutulmaz bir manzara sunacak olsa da bu konu geçiştirilemeyecek kadar önemli gelişmelerin işaretlerini veriyor olabilir.
Tesadüfünde bu kadarı olur mu?
2024 yılının gökyüzü olayları, İbrani takviminin mistik zamanlamasıyla birleşecek olması kimilerine göre göz alıcı bir senkronizasyon sergiliyor. Yılın ilk güneş tutulması, İbrani takviminin başlangıcına denk gelirken, ikinci büyük gökyüzü olayı olan halkalı güneş tutulması ise Roş Aşana ile aynı zamana düşüyor. 2 Ekim’de meydana gelecek bu halkalı güneş tutulması sırasında, Ay’ın dünyadan biraz daha uzaklaşarak Güneş’i tam olarak örtmemesi sonucu oluşan parlak ışık halkası, gökyüzünün karanlık zemininde bir ateş çemberi gibi parlayacak. Gözlemciler için büyüleyici bir manzara sunan bu tutulma, evrenin sırlarını keşfetmeyi ve gökyüzünün sonsuz derinliklerindeki yerimizi ve yaratıcının güçünü ve kudretini düşündürüyor olsa da sadece astronomik bir harika olarak değil, aynı zamanda bazıları için derin bir sembolik işaretler barındıran öneme sahip bir olay olarak da kabul ediliyor.
Hristiyanların Kutsal Kitabı ve Göksel İşaretleri
İncil’de İsa, “güneşte, ayda ve yıldızlarda Tanrı’nın uyarıları ve işaretleri olacağını” belirtir. 2024 yılında, Kutsal Kitap takvimine göre ilk (nisan) ve yedinci (ekim) ayların başlangıcında gerçekleşecek güneş tutulmaları, Hristiyan inancında Tanrı’nın insanlığa bir mesaj gönderdiğinin işaretleri olarak yorumlanabilir. Çok saçma deyip geçiştirmeyin sakın! Güneş tutulmaları tarih boyunca birçok kültürde önemli olayların müjdeleri olarak görülmüştür. Batı Hristiyan dünyası, bu yıl gerçekleşecek tutulmaların, tarihin seyrini değiştirebilecek olayların habercisi olabileceğine inanmaktadır. Nitekim, bazı Hristiyanlar için bir güneş tutulması, İsa’nın ikinci gelişinin habercisi olarak kabul edilir. Ayrıca, bazı Hristiyan inançlarına göre, kıyamet yaklaşırken Tanrı’nın güneş, ay ve yıldızlarda insanlık için işaretler göstereceği düşünülür.
Geleceğe Dair Korkular ve Kontrol Planları
Makalenin başında da belirttiğimiz gibi; Küresel elitlerin, insanların cesaret ve dayanıklılığını zorlayacağı bir döneme giriyoruz. O halde şu sorularla devam edelim;
- - Bu yıl küresel elitlerin gününü beklediği bir kaosun yaşanması olası mı?
- - Bu bağlamda güneş tutulmalarının Kutsal Kitap takvimine göre ilk (nisan) ve yedinci (ekim) ayların başlangıcında gerçekleşecek olması yaklaşan kaosun habercisi olabilir mi?
- - Bu yılın “işaretlenmiş” olması, insanlık için bir uyarı mı?
- - Kaosun kontrol aracına dönüştürülmesi hangi planlar devreye sokulacak?
- - İnsanlık, bu işaretleri nasıl yorumlamalı ve hangi adımları atmalı?
Güneş tutulmaları, tarihin akışında insanlık için daima önemli bir yere sahip olmuştur. Tarihte, savaşların seyrini değiştiren, barış anlaşmalarının imzalanmasına vesile olan ve hatta toplumların inançlarını sarsan güneş tutulmaları, insanlık için kritik dönemeçlerde yol gösterici olmuştur. Gök olayları, iyilik yapanlar için umut verici bir geleceğin habercisi olarak kabul edilirken, kötülük yapanlar için ise tanrısal bir destek işareti olarak yorumlanmıştır.
O halde kemerlerinizi sıkı bağlayın!
Gök olaylarını, tanrısal bir destek işareti olarak yorumlayanların şimdiye kadar yaşattıkları, gelecekte olacakların yanında hafif kalabilir! Devreye sokmaya çalışacakları insanlık aleyhine olan en sert vurucu planları ile karşımıza çıkacak belirsizlikler bizi hiç beklemediğimiz zorluklara sürükleyebilir. Bu süreçte önce cesaretimizi ve dayanıklılığımızı test edecekler.
İşaret olarak gördükleri iki güneş tutulmasını İncil’in Vahiy Kitabı’nda geçen Armegedon Savaşları ile bir bağlantı kurarak III. Dünya savaşının fitilini ateşleyebilirler mi?
Armagedon, Hristiyanlıkta kıyamet günüyle ilişkilendirilen bir kavramdır ve İncil’in Vahiy Kitabı’nda geçer. Bu terim, İbranice “Har Megiddo” yani “Megiddo Dağı”ndan türemiştir ve antik İsrail’de bulunan gerçek bir yer olan Megiddo’ya atıfta bulunur. Tarih boyunca birçok savaşın yapıldığı bu bölge, sembolik olarak dünyanın son savaşının gerçekleşeceği yer olarak kabul edilir. Bu savaş, Tanrı’nın (herkesin kendi tanrısı) güçleri ile kötülüğün güçleri arasında geçecek ve iyiliğin zaferiyle sonuçlanacak nihai bir çatışmayı temsil eder. Hristiyan inancına göre, bu savaşın ardından Mesih’in ikinci gelişi ve Tanrı’nın krallığının yeryüzünde kurulması beklenir. Farklı kültürlerde ve inanç sistemlerinde de benzer şekilde dünyanın sonunu veya mesihin yeryüzüne inmesiyle büyük bir dönüşüm dönemini ifade eden çeşitli mitler ve efsaneler bulunur. Armagedon, bu yönüyle hem dini hem de kültürel bir olgu olarak, insanlığın geleceği ve kaderi üzerine derin düşünceleri ve tartışmaları tetikleyen bir kavramdır günümüzde.
Günümüz olaylarını küresel elitlerin “Büyük Sıfırlama” planlarıyla ilişkilendirmek mümkün müdür?
Tabii ki ilişkilendirecekler!
Küresel elitler, ekonomik ve sosyal sistemlerin yeniden yapılandırılmasını sağlayacak bu tür kozmik olayları bir fırsat olarak kullanacaklardır. Büyük Sıfırlama hedeflerine ulaşabilmek için, sürdürülebilir kalkınma ve dijital dönüşüm hedefleriyle insanlığı kontrol amacıyla bireylerin hak ve özgürlüklerine getirebileceği kısıtlamalar ile dünya düzenini yeniden şekillendirme amacını taşımaktadırlar. İnsanlık, geleceği şekillendirirken Küresel Elitlerin müdahaleleri ile karşılaşacağı değişiklikler karşısında temel değerlerini muhafaza etmeli ve bu süreçte bir rol üstlenmelidir. Doğal olayların insanlık aleyhine bu denli bir araç olarak kullanılması, gerçekten daha adil ve sürdürülebilir bir dünyanın inşasına katkı sağlamaz. Sadece Küresel Elitlerin lehine güç ve kontrolün yeni bir dağılımına yol açar!
Bu makalede insanlığın onuruna ve özgürlüğüne değer veren her bireyin bilmesi gereken kritik meseleleri ele alırken, küresel elitlerin hedefi olan Büyük Sıfırlama Planlarının “yenilmez” olduğu yanılgısını oluşturmak asla değildir. Aksine geçmişteki ve günümüzdeki gelişmelerden haberdar etmek ve insanlar izin vermediği müddetçe karanlık hedeflerini asla başaramayacakları gerçeğini vurgulamaktır. Bu tür faaliyetlerine izin vermemek ve başa çıkmak için dünya çapında güçlü işbirliği ve güçlü kollektif dayanışmanı kurulması önemlidir. Bu da onlar için kötü haberlerin başlangıcı olacaktır.
Guwuste com
Kalk ve uyar! Kötülüğe de dur de!
Uyanık olun, sorgulayın ve gerçeği aramaktan asla vazgeçmeyin…
Okuyucularımız; kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girer…