Küresel Elitlerin Ekonomik ve Siyasi Hegemonyası
07 Tem 2024
- Paylaş:
Küresel Elitlerin Ekonomik ve Siyasi Hegemonyası
Günümüz dünyasında, küresel elitlerin ekonomik ve siyasi sistemler üzerindeki etkisi giderek artmaktadır.
Bu etki, korku ve kaos unsurlarını kullanarak dramatik hedeflere ulaşma çabası olarak yorumlanabilir. Bu makalede, küresel elitlerin kullandığı stratejiler ile hedefledikleri sonuçlar detaylı bir şekilde ele alınacaktır.
Borca dayalı para sistemi, (BDPS) küresel elitlerin ekonomik hegemonyasının temelini oluşturmaktadır.
Bu sistemde merkez bankaları parayı üreterek belirli bir faiz oranıyla bankalara vermekte, bankalar da bu parayı daha yüksek faiz oranlarıyla piyasaya sunmaktadır. Bu döngü, sürekli olarak borç yaratmakta ve ekonomiyi içinden çıkılamaz borç sarmalına sokmaktadır.
Uluslararası Finans Enstitüsü’nün raporuna göre, küresel borç tutarı 315 trilyon dolara ulaşmıştır. Bu rakam, tüm ülkelerin gayrisafi milli hasılalarının toplamının %333’üne tekabül etmektedir. Bu durum, mevcut ekonomik sistemin sürdürülebilirliğini ciddi şekilde sorgulatmaktadır.
Küresel elitler, ekonomik manipülasyon stratejileri aracılığıyla korku ve kaos ortamı yaratmaktadır.
Örneğin, merkez bankaları “parasal genişleme” adı altında büyük miktarlarda para basmaktadır. ABD Merkez Bankası (FED) varlıklarını 825 milyar dolardan 4,3 trilyon dolara çıkarmıştır. Bu durum, enflasyonist baskıları artırmakta ve ekonomik dengeleri bozmaktadır. Faiz oranlarının manipülasyonu da ekonomiyi yönlendirmek için kullanılan önemli bir araçtır. Yüksek faiz oranları borçlanmayı zorlaştırırken, düşük faiz oranları aşırı borçlanmaya ve varlık balonlarına yol açabilmektedir.
Siyasi ve jeopolitik manipülasyonlar da küresel elitlerin kaos ortamı yaratma stratejilerinden biridir.
Örneğin, Ortadoğu’daki siyasi dengeleri değiştirmek ve ekonomik çıkarları korumak amacıyla Arap Baharı desteklenmişti. Bu süreç, bölgede istikrarsızlığa yol açmış ve yeni borçlanma fırsatları yaratmıştır. Yeni ticaret yollarının oluşturulması ve mevcut yolların kontrolü de küresel elitlerin önemli hedeflerindendir. İsrail’in önerdiği yeni ticaret yolu projesi, bölgesel dengeleri değiştirme potansiyeline sahiptir.
Küresel elitler, korku unsurlarını toplumsal kontrol mekanizması olarak kullanmaktadır.
COVID-19 pandemisi, ekonomik ve sosyal kontrol mekanizmalarını güçlendirmek için kullanılan bir araç olarak görülmektedir. Pandemi sürecinde uygulanan kısıtlamalar, ekonomik dengeleri bozmuş ve yeni borçlanma ihtiyaçları doğurmuştur. İklim değişikliği tehdidi de yeni bir ekonomik düzen kurma çabalarının bir parçası olarak değerlendirilmektedir. Karbon ayak izi hesaplamaları ve karbon ekonomisi, yeni bir kontrol mekanizması olarak kullanılma potansiyeline sahiptir.
Küresel elitlerin hedefleri arasında tek kutuplu bir dünya düzeni oluşturmak yer almaktadır.
Bu hedef, ekonomik ve siyasi gücün belirli merkezlerde toplanmasını öngörmektedir. Dijital para sistemine geçiş de küresel elitlerin ekonomik kontrolü artırma hedeflerinden biridir. Bu sistem, finansal işlemlerin daha sıkı takibini ve potansiyel olarak bireysel harcamaların kontrolünü mümkün kılabilir.
Küresel nüfus kontrolü de elitlerin hedefleri arasındadır.
Karbon ayak izi hesaplamaları ve iklim değişikliği tehdidi, nüfus kontrolü için bir araç olarak kullanılabilir. Ötenazi tartışmaları ve yaşlı nüfusun ekonomik yükü gibi konular, bu bağlamda değerlendirilebilir. Bu tür tartışmalar, insan hayatının ekonomik değer üzerinden ölçülmesi gibi etik sorunları da beraberinde getirmektedir.
Küresel elitlerin hegemonyasına karşı alternatif ekonomik modeller geliştirilebilir.
Adil ticaret sistemleri, bölgesel ticaret ağları ve adil ticaret ilkeleri, ekonomik dengelerin yeniden tesis edilmesine katkıda bulunabilir. Yerel para birimlerinin kullanımı, yerel ekonomilerin güçlendirilmesi ve küresel finans sisteminin etkisini azaltmak için bir yol sunabilir. Ayrıca, çevresel ve sosyal faktörleri göz önünde bulunduran sürdürülebilir ekonomik modeller de geliştirilebilir. Bölgesel işbirliği ve ticaret ağları, küresel elitlerin hegemonyasına karşı önemli bir alternatif sunabilir. Örneğin, “Sekiz Deniz Yaylası” projesi gibi bölgesel ticaret ağları, ekonomik dengelerin yeniden kurulmasına ve bölgesel kalkınmaya katkı sağlayabilir. Bu tür projeler, su yolları ve kara yollarının entegre edilmesiyle, bölgesel ticareti canlandırabilir ve ekonomik bağımsızlığı artırabilir. Küresel elitlerin hegemonyasına karşı mücadelede, toplumsal bilinçlenme ve eğitim büyük önem taşımaktadır. Ekonomik okuryazarlığın artırılması, bireylerin ve toplumların ekonomik sistemin işleyişini daha iyi anlamalarını ve alternatif modeller geliştirmelerini sağlayabilir.
Bu bağlamda, eğitim sistemlerinin yeniden yapılandırılması ve eleştirel düşünce becerilerinin geliştirilmesi önem kazanmaktadır. Teknolojik gelişmeler, küresel elitlerin hegemonyasına karşı mücadelede önemli fırsatlar sunabilir. Adil Paylaşımlı Blockchain teknolojisi ve merkeziyetsiz finans (DeFi) uygulamaları, geleneksel finansal sistemin dışında alternatif ekonomik modeller geliştirme potansiyeline sahiptir. Bu teknolojiler, finansal işlemlerin şeffaflığını artırabilir ve ekonomik gücün daha adil dağılımına katkı sağlayabilir. Sivil toplum kuruluşları ve aktivist hareketler, küresel elitlerin hegemonyasına karşı mücadelede önemli bir rol oynayabilir. Bu organizasyonlar, toplumsal farkındalığı artırabilir, alternatif ekonomik modelleri destekleyebilir ve politik karar alma süreçlerini etkileyebilir. Uluslararası dayanışma ağları, bu mücadelenin küresel ölçekte yürütülmesine katkı sağlayabilir.
Sonuç olarak, küresel elitlerin korku, kaos ve dramatik hedefleri, mevcut ekonomik ve siyasi sistemin temelini oluşturmaktadır. Borca dayalı para sistemi, ekonomik manipülasyonlar, siyasi ve jeopolitik müdahaleler ile korku unsurlarının kullanımı, bu hegemonyanın sürdürülmesinde önemli rol oynamaktadır. Ancak, bu sistemin sürdürülebilir olmadığı ve alternatif ekonomik ve siyasi modellerin geliştirilmesi gerektiği açıktır. Toplumsal farkındalığın artırılması, adil ve sürdürülebilir ekonomik modellerin geliştirilmesi ve küresel işbirliğinin güçlendirilmesi, küresel elitlerin hegemonyasına karşı etkili çözümler sunabilir. İnsani değerleri önceleyen, çevresel faktörleri dikkate alan ve ekonomik adaleti sağlayan yeni bir küresel sistem için kolektif çabaların yoğunlaştırılması gerekmektedir. Ancak bu şekilde, korku ve kaos ortamından uzak, adil paylaşım ile sürdürülebilir bir gelecek inşa edilebilir.
Bu mücadelede, bireylerin ve toplumların rolü büyüktür. Ekonomik okuryazarlığın artırılması, alternatif ekonomik modellerin desteklenmesi ve siyasi katılımın güçlendirilmesi, küresel elitlerin hegemonyasına karşı direncin artmasına katkı sağlayabilir. Ayrıca, uluslararası işbirliği ve dayanışmanın güçlendirilmesi, küresel sorunlara karşı ortak çözümler üretilmesini sağlayabilir. Küresel elitlerin hegemonyasına karşı mücadele, uzun soluklu ve çok boyutlu bir süreçtir. Bu mücadelede başarılı olabilmek için, toplumsal bilinçlenme, ekonomik adalet ve sürdürülebilir kalkınma ilkelerinin benimsenmesi gerekmektedir. Teknolojik gelişmelerin sunduğu fırsatların değerlendirilmesi, sivil toplum kuruluşlarının güçlendirilmesi ve bölgesel işbirliği ağlarının oluşturulması, bu mücadelede önemli araçlar olabilir. Ancak bu şekilde, daha adil, eşitlikçi ve insani değerleri önceleyen bir dünya düzeni kurulabilir.
Prof. Dr. Mete GÜNDOĞAN
Guwuste com
Kalk ve uyar! Kötülüğe de dur de!
Okuyucularımız; kaynak göstermek şartıyla içerikleri izin almadan kullanabilirler…