Çiftçiler Üretimden Gelen Gücünü Kullanmalılar
11 Nis 2024
- Paylaş:
Çiftçiler Üretimden Gelen Gücünü Kullanmalılar
Küresel Elitler, insanlar üzerinde doğrudan bir güce sahip değildir. Fakat, sofistike psikolojik yöntemlerle insanları kontrol altında tuttuğuna ve gücün kendisinde olduğuna inandırır.
Tanıtım medya ve reklam bir bütün olmakla birlikte psikolojik bir savaş alanıdır; zira modern reklamcılık, algı ve aldatma güçlerini birer silah olarak kullanma konusunda oldukça ileri gitmiştir. Dikkatlice seçilmiş imgeler ve kelimelerle insanların zihinlerini nasıl etkileyebileceğinizi öğrendiğinizde, onları neredeyse her şeye ikna edebileceğinizi ve her türlü eylemi gerçekleştirebileceğinizi fark edersiniz.
Küresel Elit Şeytanların öncülüğünde oluşan küresel hakimiyet, insan beyninin çeşitli bölgelerine etki ederek reklamcılıkta kullanılan ileri düzey tekniklere dayanır. Bu yaklaşımın amacı, bilinçli olarak yaratılan bir kriz durumunda insanların hayatlarını hangi yönde sürdürmeleri gerektiğini belirten sanal işaretlerle dolu bir ağ kurmaktır. Korku içindeki insanlar, bu durumu gerçek olarak algılar ve dar görüşlülükleriyle mevcut düzenin patolojik talimatlarını kabul edip hayatlarını sürdürürler.
Küresel Elit Şeytanlar, doğru ve yanlış algıları zihinsel olarak yönlendiriyor ve gerçeklerin savunucusu olarak ortaya çıkan her duruma karşı, gerçek insanlar veya sanal manipülatörler, denetleyiciler ve ani susturucular gibi engelleme araçları kullanıyorlar. Birçoğumuz, bu baskıcı yöntemleri ilk elden mutlaka tecrübe etmiş durumdayız.
Bu tür bir kontrol mekanizmasının yaratıcıları, çoğu insanın bu derece yüksek teknolojili, hegemonik bir ana plana direnemeyeceğine inanıyor olabilirler. Eğer bu planı kabul ederseniz, “hiçbir şeye sahip olmayacak ve yine de mutlu olacaksınız” şeklinde yanıltıcı bir iddiayla karşılaşabilirsiniz. Gerçeği savunma mücadelesi verenleri “yalancı” olarak damgalamak ya da onları görmezden gelmek için kullanılan şaşırtıcı ikna teknikleriyle dolu geniş bir araç setine sahip olabilirler.
Şehirli ‘eğitimli’ toplum kesimi, yaşamlarını hipermarket alışverişleri, dijital EMF iletişim sistemleri, bilgisayar destekli eğlence paketleri ve çok uluslu şirketlerdeki yüksek maaşlı işlerle doldurdukları bir kredi kartı balonu içinde sürdürüyor ve bunda bir sorun görmüyorlar. Peki, direnişin kaynağı nerede olacak? Eğer bu insanlar, maddi varlıklarının ‘mutlu bir şekilde’ ellerinden alınmasına yönelik geniş çaplı bir planla karşı karşıya kaldıklarında bile bir içsel tepki vermeyecek kadar duruma alışmışlarsa, uyandırma sirenini kim ya da ne çalacak?
İnsanlığın geleceğine dair yazılan senaryoların farkında olanlar azınlıkta gibi duruyor. Duygusuz bir psikopatın zihniyetini ve her şeyi sahip olma, kontrol etme isteğini anlamak da pek yaygın değil. Fakat Allah tanımaz, şehirli, alışveriş düşkünü, sabah dokuz akşam beş mesaisiyle gününü geçiren ve ‘iyi eğitimli’ diye adlandırılan üniversite mezunlarının dünyasının ötesine baktığınızda, insan potansiyelinin gerçek boyutlarını keşfetmeye başlarsınız.
Sıradan insanlar için, Klaus Schwab’ın Dördüncü Sanayi Devrimi Teorisi ve Yeşil Yeni Düzen tarafından vaat edilen dijital ve sibernetik gelecek, erişilmesi güç bir hayal gibi duruyor. Küresel medya tekelinin yaydığı bu fikirlerin anlamını çözmeye çalışmak onlar için anlamsız. Onlar, toplumun temel taşları ve birliğin koruyucuları olarak sosyal piramidin en altında bulunuyorlar. Ancak adım adım büyüyen bir insan grubu, zihinsel manipülasyonun psikolojisine ve dijitalleştirilmiş bir geleceğin savunulmasına karşı çıkıyor.
Avrupa başta olmak üzere dünya genelinde çiftçiler, Dünya Ekonomik Formu ve onlara hizmet eden Birleşmiş Millletlerin küresel planlarına karşı ‘Yeşil Anlaşmayı Atın’ hareketiyle dikkat çekici ve birleşik protestolar düzenliyorlar. Bu protestolar, toprak işleme ve hayvancılık faaliyetlerinin sonlandırılmasını öngören, ‘2045 Net Sıfır’ hedefi altında yürürlüğe konan politikalara karşı çıkan çiftçilerin güçlü duruşunu sergiliyor. Kamuoyu yoklamalarına göre, Avrupa vatandaşlarının büyük bir çoğunluğu olan yaklaşık %80’i, çiftçilerin bu mücadelesini destekliyor.
Gerçek gıda ve sürdürülebilir tarımın geleceği, tüketicilerin aktif desteği ile şekillenecektir. Bu harekete dahil olmak ve bu ivmeyi korumak, köklü bir değişim yaratmak adına büyük önem arz etmekte olduğunu biliyoruz.
Küresel Yeşil Anlaşma’nın çiftçi topluluklarının gereksinimlerini karşılamakta yetersiz kaldığı ve Dünya Ekonomik Forumu ile Birleşmiş Milletler tarafından önerilen tarım politikalarının tarım ve gıda sektörünü riske attığı görüşündeyiz. 2024 yılı itibarıyla, çiftçilerin gerçekleri savunma konusundaki kararlılıklarını herkesin benimsemesi gerektiğine inanıyoruz.
Çiftçileri, dünyamızın son bağımsız bireyleri olarak kabul ediyoruz. Doğal ve besleyici gıdalara erişim, her insanın yaşamı için elzemdir ve çiftçilerin desteklenmesi, hem onların hem bizim hem de ülkemizin geleceğimizin refahı açısından hayati önem taşımaktadır. Bu sebeple, çiftçilere, ülkemize ve gezegenimize değer veren, yaşam kalitesini artıracak değerler üzerine kurulu global somut bir değişimin zorunlu olduğunu vurguluyoruz.
İyi niyetli insanların, insanlığa karşı olumsuz faaliyetlerde bulunan unsurlarla mücadele edebilmek ve zafer kazanabilmek için bir araya gelmeleri şarttır. Kontrollü kölelik durumu kabul edilemez ve yeşil anlaşmaların, “yürüyen canlı cenazeler” yaratma doktrininin bir parçası olduğu düşünülmekteyiz
Gerçeği bulmanın yolu, tavizsiz bir şekilde ve toplumsal baskılara karşı durarak ilerlemekten geçer. Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) tarımı ve çiftçiliği desteklemek yerine tamamen yok etmeye yönelik haokkabazlık içeren politikalarına karşı dikkatli olmak ve herkesi dikkatli olmaya çağırarak uyandırmak başarıya ulaşmanın ilk adımıdır.
Şunu da asla unutmamalıyız;
Küresel Elit Şeytanların insanları köleleştirme amacıyla hiçbir taşın altını boş bırakmamacasına gizli planlarına rağmen yerde ve gökte hiçbir şey gizli değildir. Dünya çiftçiliğini ve doğal gıda çeşitliliğini azaltıp insanlığı sentetik gıdalara mahkûm ederek kontrol etmeyi amaçlamaktadırlar. Nitekim gıdayı kontrol eden insanlığı da kontrol edebilir. Gıdayı kontrol altına almak Büyük Sıfırlama (great reset) araçlarından biridir.
Bunlardan korkup sinmek yerine insanlar uyanık olduğu ve mücadele etmek için kollektif olarak bir araya geldiği ve çalıştığı müddetçe insan nesline düşman olan Büyük Şeytanın ve Küresel İşbirlikçi küçük şeytanların ve dünyanın dört bir yanına dağılmış işbirlikçilerinin planları zayıftır ve kolaylıkla da bertaraf edilebilir.
Merak ettiğiniz, okuduğunuz ve bir küresel “Büyük Sıfırlama” planının daha ifşasını fark ettiğiniz için teşekkürler…
Guwuste.Com